1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Hey Corç, versene borç!
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Hey Corç, versene borç!

A+A-

Kıbrıs’ın kuzeyinde son 10 yıllık dilimde kağıt üzerinde bir 'fakirleşmeden' söz etmek mümkün.
Kağıt üzerinde diyorum...
Zira sokağa yansıyan görüntü fakirleşmeye işaret ediyor mu?
Bence değil…
Çok değil, bundan yıllar yıllar önce Lefkoşa'da ekonomik hareketliliğin yüksek olduğu Dereboyu'nda Cuma geceleri dışında bir hareketlilik yoktu.
Şimdi haftanın her günü kafeler, barlar mekanlar dolu…
Caddede dolaşan araçlara bakıyorsunuz, Mercedes'ler, BMW'lar, lüks arazi araçları, spor araçlar, motosikletler, ATV'ler…
Peki ama nasıl?                    

                                                           ***
Bir başka resmi veriye bakalım o zaman…

Araç satışları TL'nin döviz karşısındaki erimesine rağmen yükselmiş!

En çok satan araçlar yine iyi markalar…
Yani araç satışlarında yükselme var ve satılan markalar da sıradan değil, lüks, pahalı cinsinden…
Facebook'taki 'tatil' paylaşımları, keza öyle…
Avrupa kentleri, Türkiye ve yurtiçi tatiller…

Demek istediğim yaşam standardımızda düşüş yok, aksine yükselen bir trend var sanki.
En azından sokaktaki manzara buna işaret ediyor.

                                                 ***

Peki kağıt üzerinde bir fakirleşmeden söz ediyorsak bu tezat niye?
Nasıl olur da gelirimiz düşerken, böylesi bir harcama yapabiliyoruz?
Nasıl olur da bir yandan ‘fakirleşirken’ diğer yandan sokak bize tam tersini gösteriyor?
Bunu nasıl başarıyoruz?
Ekonomik verileri bu sorularımıza da cevap veriyor.
Borçlanıyoruz!
Her şeyi borçlanarak elde ediyoruz.
Yani ödemeyi öteliyoruz.
Yani faizleri yükleniyoruz.
Peşin ödeme yok!
Taksit taksit…
Arabalar, evler, tatiller banka kredisi ile…
Günlük harcamalar kredi kartları ile…
Kıbrıs'ın kuzeyindeki ekonomi politikaları ile gelirleri azalan toplum çareyi borçlanmada bulmuş.

Hem de her şeyi borçla alıyoruz artık!
Evini, arabasını uzun vadeli kredilerle satın alıyor.
Tatilini taksitlendirerek faiz yükünü sırtına alıyor.
Okul ödemelerinde de taksitlendirmeler derde çare oluyor.
Çünkü toplum yaşam standardında meydana gelen 'gerileme riskini' kabullenmek istemiyor, bu çok açık.

                                                ***
Peki sonrası?
Böyle giderse ne olacak, hiç düşündünüz mü?

Geçenlerde yayınladık!

Alacak-verecek davaları patladı!
Evet, dövizde yaşanan dalgalanma 'alacak verecek' davalarının artmasına neden oldu.

Çünkü bu borçları ödeyemeyeceğiz! Ödeyememeye başladık!
“Yapılması gereken en basit önlem kazandığımız para biriminden borçlanmak, uzun vadeli döviz borcuna girmemek” diyor uzmanlar...
Özetlemek gerekirse; yaşam kalitemizdeki gerileme riskini reddeden bakışımız, kredi faizleri ve dövizdeki değer artışı bizi daha da borca sokacak, bu kesin…

Pahalılığın bizi getirdiği yegâne son borç batağıdır, çok net.
Peki bu borçlar nasıl ödenecek? İşte bunu kimse bilmiyor.

Bu yazı toplam 1601 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar