1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Heyula bir ‘otoriter’in gölgesi
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Heyula bir ‘otoriter’in gölgesi

A+A-


Kıbrıs'ın geleceğine dair en önemli risk denizin ötesinde...
Gittikçe otoriterleşen, kendine biat etmeyeni yerle bir eden bir anlayış var.
Avrupa Birliği üzerinden yeni bir güven süreci başlayabilir, diyorduk, yine meydan okudu.

***

TC Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski danışmanlarından Ahmet Sever'i okuyorum.
AKP'yi iki döneme ayırıyor.
“Peş peşe demokratik reformların yapıldığı, AB’ye üyelik yolunda önemli adımlar atıldığı, Türkiye’nin ilgi ve hayranlıkla izlendiği ilk dönem...”
İşte bu ilk dönemde, Kıbrıs'ta da ezber bozulmuş, doğrusu, "çözümsüzlük çözüm değildir" diyen AKP’nin duruşu adada da saygı görmüş, Erdoğan’a bir hayranlık uyanımıştı.
Sonrası mı?
"Sadece dünyayla kavgalı değil, kendi içinde de kavgalı bir Türkiye..."
Tam bir abanmışlık var, kocaman coğrafyanın üzerine...
Heyyula otoriterin gölgesi, ağır bir karanlıkla Akdeniz’in koynuna da düşüyor.

***

Bir başka değerlendirme okuyorum dün, iyice kırılıyor umudum...
İtalya’nın eski başbakanlarından Romano Prodi, Türkiye’de yaşanan gelişmelerin Avrupa Birliği ile müzakere sürecini uzatacağını ve böyle giderse Türkiye’nin hep Avrupa’nın dışında kalacağını söylüyor...
“Erdoğan iktidara geldiğinde, onu demokratikleşme sürecini ileri taşıyacak biri olarak karşılamıştık. Ama gidişat değişti ve Erdoğan her tür muhalefeti bastıran, gittikçe artan bir otoriterliğe kaydı” diyor.
Kendimizi kandırmayalım.
Türkiye Avrupa’nın dışında kaldığı sürece, Kıbrıs’ta çözüme izin vermez.
Bırakmaz...
Bir yerde tıkar yolu mutlaka...

***

Bir ülke bir başka devlete bu kadar “bağımlı” yaşarsa, hep diken üzerinde yürür.
Bizim durumumuz budur.
Anastasiadis geçenlerde bir laf etmişti, ki niyetinden şüpheliyim...
Ama sonuçta dediği doğru...
“Kıbrıs sorununun çözümü, Kıbrıs Türk toplumunu Ankara’ya bağımlı kılan rejimin sona erdirilmesinin de tek garantisi olacak...”
Üstelik “çözüm” sonrasından dahi şüpheliyim! Öylesine “kurumsallaştı” ki buralarda bu bağımlılık...

***

Peki, "ne yapacağız?"
Bu sorunun yanıtını dünya arıyor...
“Biat” kültürü ile “çözüm” umudu kesişiyor, öylece izliyoruz olup, biteni...
Kıbrıs'ın kuzeyinde hükümet dağıtan güç, kendi içinde Başbakan'ı evine yolluyor, Avrupa'ya "herkes kendi yoluna" diyor.
Ve biz "şaşkınlar", Akdeniz'in koynunda para ile ideal, menfaat ile haysiyet, iktidar ile gelecek arasında bocalıyoruz ha bire...

Bu yazı toplam 1940 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar