Hiç bir işaret yok, tam bir sessizlik hali hakim!
Pek hayra alamet değil gibime geliyor!
Efendim, yaklaşık bir ay sonra, Cenevre’de Kıbrıs meselesi ile ilgili çok önemli bir toplantı yapılacak ama ortada “iyi veya kötü”; “olumlu ya da olumsuz” hiçbir somut bilgi yok!
Bu da bana çözümsüzlüğün devamı yanlıları için de çözümcüler için de “hayra alamet olmayabilecek” bir duygu salıyor!
-*-*-
Yani her an her şey olabilir!
Peki nasıl?
-*-*-
Tüm ilgili taraflarda bir müthiş sessizlik ve bol bol da “dedikodu” ya da “beklenti” veya ne bileyim “tahmin” söz konusu…
-**-
Mesela, Türk tarafı, inat ve ısrarla “iki devletli çözüm ve egemen eşitlik” diyor…
Ama bunun bile tam olarak ne anlama geldiği net bir şekilde duyurulmuyor, anlatılmıyor, açıklanmıyor, bilinmiyor…
-*-*-
Tüm öteki taraflar, AB ve BM de dahil, Türk tarafının bu “savunmasına”, “çöp” muamelesi yapıyor…
-*-*-
Egemen eşitlik ve iki devletli çözümün ne olduğunu Türk tarafı kendi içinde de netleştirmiş değil!
Fransa ve İtalya gibi bir şey mi?
Yoksa başka türlü mü?
Mesela İsviçre gibi mi?
Ya da Birleşik Krallık gibi de olabilir!
-*-*-
Elbette bir yerlerde bazı planlar yapılıyor çünkü en az beş gün beş ülkeden onlarca insanı, bir o kadar gazeteciyi ve BM görevlisini neden oraya götürsünler ki!
-*-*-
Ancak, özellikle Kıbrıs’taki iki tarafta, çok da ciddi hazırlık yapılmadığı konusunda bilgiler söz konusu…
-*-*-
Özellikle Kıbrıs Türk Tarafı, yani Ersin Tatar, Gaziveren’de kulüpte pilot oynayan dört köylüm kadar bile müzakerelerle ilgili değil!
Öyle görünüyor!
Tatar’ın ajandasında bir tek “yeniden beni aday yapın”dan başka bir şey yok gibi duruyor!
-*-*-
Kişi olarak da “gizemli” bir karakter görüntüsü veren TC Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da bir şey söylemiyor…
-*-*-
Ortada, bir ay sonraya hazırlık yapıldığı ile ilgili bir manzara yok!
-*-*-
“Böyle bir durumda çok da iyimser olmamak lazım” diye düşünüyorum ama konunun yıllardır yakın takipçisi hatta etkili ismi olmuş kişilerin bazılarında “sürpriz” beklentisi yok değil!
-*-*-
Nedir bu olası sürpriz?
Çözümün rotası veya şekli; pişirilmiş olarak masaya getirilecek; iki tarafa ve üç garantöre de “imzalayın” denilecek!
-*-*-
İyi tamam da; bu rota veya anlaşma taslağı nerede – nasıl hazırlanıyor, nerede nasıl hazırlandı?
Ses yok!
Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin istihbarat birimlerinin başkan ve ekipleri Londra’da bir araya gelmiş!
Bu dedikodu ya da bu iddia dışında, cılız birkaç buluşmadan söz ediliyor…
-*-*-
Elbette elektronik ortamda da taraflar çok rahat bazı hazırlıklar yapıyor olabilir ama yine de; “iyimser” olmak için çok da rahat bir pozisyonumuz olduğunu söyleyemem!
İzliyoruz!
-*-*-
Haaa başka bir sürpriz olabilir mi?
Mesela Donald Trump’ın, “Gazze artık benimdir” diye yorumlanabilecek tutumu, Kıbrıs için de benzer radikal noktada bir tavra dönüşür mü?
Hayır, Trump’ın “Ada artık Amerikan toprağıdır” falan demesini beklediğimden değil ama doğrudan müdahalesi, hani sürpriz dedim ama hiç de öyle olmayabilir!
Gazzeliler ve Kıbrıslı Türkler!
Gazze ile ilgili tartışmalar; korkunç bir katliamın ardından devam ediyor…
Gözle görülür bir gerek var ki; İsrail, ağabeyi Amerika ile birlikte Gazze’ye yerleşecek…
-*-*-
Buna tek tepki veren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan…
Erdoğan, Endonezya'da konuyla ilgili açıklama yaptı ve İsrail’in ateşkes sözünü tutmadığını belirterek, “… İsrail, Filistin topraklarında sürdürdüğü işgale son vermeli ve sebep olduğu zararları da tazmin etmelidir” dedi.
-*-*-
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, daha önce de Erdoğan’ın benzer suçlamalarına “sen Kıbrıs’tan çekil, Kürtlere de şunu yaptıydın falan ve de filan” gibisinden yanıt vermişti…
-*-*-
Netanyahu’ya göre, kendisine en son tepki verecek kişi, Türkiye Cumhurbaşkanı!
Haklı mı değil mi ayrı mesele ama zaten arkasına Trump’ı da alarak çok rahat davranan Netanyahu, kimin ne diyeceği ile uğraşmıyor…
-*-*-
Gazze ve Gazzeliler konusunda geçtiğimiz gün İngiltere’de çok ilginç bir karar açıklandı…
Daily Telegraph’ın dün manşetinden verdiği habere göre, İngiliz yargısı – mahkemesi, Gazzelilere, tıpkı Ukraynalılara tanınan, “İngiltere’ye yerleşebilme hakkı” tanıdı…
-*-*-
Elbette Gazzeli çaresiz on binlerce insan için bu bir “hoş” tavır gibi görülebilir…
Ancak doğru olan, Gazzelilerin, Gazze’den asla kovulamamasıdır ki Erdoğan bu konuda yüzde yüz haklıdır… İsrail ve Amerika derhal işgali sonlandırmalıdır, sebep oldukları zararı da ödemelidir…
-*-*-
Bu konuyla ilgili yorum yaparken, “Türk gibi düşünmek” veya “İsrailli gibi düşünmek” size çok sağlıklı muhakeme şansı vermez!
Dolayısıyla, mesela bir Japon veya bir Avustralyalı gibi olaya bakarsanız; o zaman tabii ki Sayın Erdoğan’a, “Siz de Kıbrıs’tan çekilin ve de tazminat ödeyin” demeden; “… en azından Kıbrıs sorununun çözmeye yardımcı olun” demez miydiniz?
-*-*-
Bizim Gazzelilerden ciddi bir farkımız var…
Kıbrıslı Türklerin çoğu zaten ya İngiliz vatandaşıdır ya da İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth) üyesi bir ülkenin vatandaşıdır…
Bizim için İngiliz mahkemesinin “gelip yerleşebilirler” kararı almasına da gerek yoktur; gidip yerleşiriz…
Bilmem anlatabildim mi?
“Allah göstermesin” diyeceğim ama çok üzgünüm gidişat “gösterecek” gibi duruyor!
Hürriyet gazetesinin dünkü manşeti çok önemli… Türkiye’de Sanayi Bakanlığı, Merkez Bankası ve TÜBİTAK tarafından hizmete sokulan bir internet sitesi, vatandaşlara yedi market zincirindeki yaklaşık 50 bin farklı ürünün fiyatını bilme ve kıyaslama kolaylığı veriyor… KKTC’de de hükümet, buna çok benzer bir şekilde, Güney Kıbrıs’ta da var olan, marketlere etiket kontrolü getirmeyi planlıyor… Bunu yapın, fiyat kontrolünü sağlayın, vatandaşı pahalılığa ya da aşırı enflasyona karşı koruyun; ayakta alkışlayalım…