Hiç bişeycik olmaz!
Arabam bir ok gibi
Yollarsa sanki yay
Slalom yapalım, biraz eğlenelim
Akacak kan damarda durmaz!
Aslında şansım yoktur
Ama bana hiç bişeycik olmaz.
Hiç bişeycik olmaz, olmadı da bugüne kadar
Yine olmaz, yine olmaz!
Bülent Ortaçgil
Trafik kazası yine, acı, büyük acı, dağlandı yürekler...
Suçsuz insanlar, iş çıkışı evlerine giderken, durduk yere...
İçimiz kanadı tanısak tanımasak. Suçlu aradık sağımızda solumuzda. Yollara kızdık, Devlet’e diş biledik, yasaları eleştirdik.
Aynaya bakmadık!
Sistemimiz sistemsizlik ya, her yerde olduğu gibi, verdik veriştirdik sistemsizliğimize, bizi bu hallere getirenlere. Sistemi bizim yarattığımızı, trafiğin bizden ibaret olduğunu, siyasileri seçenlerin de, Devlet’in her organında çalışanların da yine bizler olduğunu unuttuk.
İddiam yeterince kişi isterse trafik sorununun çözüleceği benim. Hepimizi yasa boğan dramların yaşanmayacağı bir daha. Hazır mıyız, yapabilir miyiz, niyet var mı niyet? Bunu sorgulamalı, yoksa milli yas ilan etmenin, karalara bürünmenin, sağa sola öfke kusmanın bir başına kimseye bir faydası olmuyor.
Dürüst olalım, araba kullanırken cep telefonunda konuşuyor muyuz? Konuşuyoruz. Yasa var mı? Var. Caydırıcı mı? Oldukça. Sonuç? Aynı!
Evden geç çıktık diyelim. Bir yandan yoldayım diye mesaj atıp, bir yandan da son sürat, ışıkları çok da sallamadan, önümüzdekileri hiç durmadan sağlayarak, gideceğimiz yere ulaşmaya çalışıyor muyuz? Evet! Bir de normal hızda seyahat edenlere öfke saçıyoruz.
Kırmızı ışık henüz yandıysa, nasılsa fırsat var diyerek bir dakika beklememek adına acele ile geçmeye çalışıyor muyuz peki?
Hiç hayır demeyin, arkamda çalan borulardan biliyorum. Üstüne bir de ‘kadın sürücü değil mi, n’olacak?’ sosu! Trafikte maçoluk buram buram, buyurun.
İtiraf edin, kaçımız hız sürat kameralarının yerini ezbere biliyor ve hızını kameraya yakalanmamak üzere ayarlıyor? Kaç kişi kamera olan yerlerde hız düşürüp, kamerayı geçer geçmez yine aynı hıza ulaşıyor aramızda?
İlk kamera sistemi kurulduğu zaman ben bir ay içinde arka arkaya üç ceza yemiştim, artık yemiyorum. Kendimi hiç ayırıyor değilim yani sürüden, suçu paylaşıyorum ve söz veriyorum, değişeceğim!
Kendimizden başka kimseyi kandırmıyoruz aslında, zararımız ise hem kendimize hem karşımızdakine. Bilmiyor muyuz, sanki? Umursamıyoruz!
Alkollü araba kullanan desem? Güney Lefkoşa’da araba kullanacağım diyerek alkol almayan ama kuzeyde hiç oralı olmayanlar tanıyorum. Orada polis gözünüzün yaşına bakmıyor diye, kuzeyde bu işler rahat diye...
Trafik cezalarını sildirenler? Bakan yapınca ‘ooo ayıp, Bakan’a bak’ diyoruz da, içimizde kaçımız fırsatını bulunca yapmıyor, ya da bulsa yapmayacak ben harbi merak ediyorum. Yapıp da yakalanmamak bizim marifetimiz esas!
Suçum suç, cezamı çekerim, kulağıma küpe edinir, bir daha da yapmam diyenler el kaldırsın lütfen. Onun yerine, daha çok ne kadar iyi oyuncuyum, polise öyle bir rol kestim, acıdı ceza yazmadı diye bir de hava atanlarımız var üstüne. Ne diyeyim, allah vergisi...
Yunan bir dost anlatmıştı, Yunanistan’da emniyet kemeri ilk zorunlu hale geldiği dönemde üzerinde emniyet kemeri desenli beyaz tişörtler satış rekoru kırmış. Bizim niye aklımıza gelmedi bu cingözlük diye şaşaladım duyunca. Her şey trafik polisini atlatmak için nasılsa. Canını, sevdiklerini düşünenler, o yüzden emniyet kemeri takanlar üzerine alınmasın lütfen.
Bu konuda benim başım dik bakın! Güzel bir dost, kısa bir mesafe için emniyet kemerimi takmayı red ettiğim gün, uzanıp kolunu emniyet kemeri yapmıştı göğsüme; canın benim için değerli, o zaman bu şekilde yola devam ederiz diyerekten. Duygulanıyor insan. O gün bugündür hiç aksatmadım emniyet kemerimi bağlamayı.
Trafik ışıklarında kendini açıkgöz belleyip hızlı ilerleyen şeriti alanlardansanız hele, son dakika gitmek istediğiniz tarafa yönelip sıralarını sabırla bekleyenlerin önüne geçmek üzere, hiç parmağınızı başkasına sallamayın siz. Bu keşmekeşte payınız var ve açıkgöz değil, sadece SAYGISIZSINIZ!
Araç muayenesi rahat geçsin, bir sorun çıkmasın diye, attığımız taklalar var bir de. Genel yol güvenliği için alınan önlemleri angarya olarak algılarız nedense. Ya aracın sorunlarını saklamaya çalışırız ya da mecburen değişiriz ön lastikleri, müfettişin bu konuda hassas davrandığını duyduğumuzdan. Can güvenliğine takılmayız ki biz.
Birşey olmaz çünkü, bize hiç bişeycik olmaz!
Oluyor ama işte, hergün eksiliyoruz, ağlıyoruz, dövünüyoruz da giden geri gelmiyor. Değişim istiyorsak önce aynaya bakmalı, değişimin kendi olmalı, üstadın dediği gibi. Bakın görün arkası nasıl gelecek.
25 Ocak 2014
Marsilya