“Hiç olmazsa bir meslek sahibi olsun!”
Eğitimde başlı başına bir planlama yapılması gerektiğini hep söylüyoruz.
Hep söylüyoruz da lâfta kalıyor çoğu şeyler gibi…
Elbette ki eğitimde en başından, uzun vadeli planların yapılmasının da çok kolay olmayacağını anlayabiliyoruz.
Ancak ne kadar zor olursa olsun bu uzun vadeli planlamanın mutlaka bir yerden başlanması gerektiğini de biliyoruz.
* * *
En azından kendi adıma söyleyeyim; Bir kez daha dikkat kesildim bu konuya… Tabii ki eğitimci değilim, bu konuda uzman değilim ama dün sevgili Didem Menteş’in Yenidüzen için, Yüksek Öğrenim ve Dış İlişkiler Dairesi Müdürü Ziya Öztürkler’den aldığı bilgiler çok çarpıcıydı.
Aslında bilinmeyen şeyler değildi ama yüksek öğrenimi bir kez daha rakamlarla irdeleme olanağı yakaladık.
Örneğin her yıl 2500 civarında öğrenci liselerden mezun olurken bu mezunların önemli bir oranı, %70-75’i üniversitelere gidiyor.
İyi güzel de bu ülkenin her yıl 1800 kadar gencini üniversiteye gönderdikten sonra onlara iş olanağı hazırlamak gibi bir olanağı var mı?
Elbette yok.
Peki ne olacak?
Lise mezunlarının, Daire Müdürünün de söylediği gibi ön lisans ve teknik bölümlere yönlendirilmesi gerektiği açık…
Hatta bu işi lise mezunu olmaya bırakmayıp, orta 3’ten sonra mesleki ve teknik liselere yönlendirilmesi için planlamaların yapılması çok önemlidir.
* * *
Peki ama bu planlamada kimler yer alacak? Yani orta 3’ten sonra mesleki ve teknik bölümlere yönlendirilecek öğrencilerin kriteri ne olacak?
Bu soru önemli ve bunun altını doldurmak gerekir. Doldurmak için de ülkenin ihtiyaçlarını ortaya koymak, bu bölümlerden mezun olacak gençlere iş olanakları sağlamak, diplomalı işsiz olmayacaklarının garantisini vermek, aileleri ve dolayısıyla gençleri buna ikna etmek gerekli.
Çünkü şimdilerde biliyoruz ki mesleki teknik liselere genellikle düz liselerde ders notu olarak başarı gösteremeyen öğrencilerin gönderildiğini, “madem okumuyor, hiç olmazsa bir meslek sahibi olsun!” dendiğini biliyoruz.
“Hiç olmazsa bir meslek sahibi olsun” derken bu durumu küçümser gibi konuşmanın önüne geçebilmek ve “bir meslek sahibi olsun diye” şekline dönüştürmek çok önemli.
Bunu lisedeyken yapabilmek, ardından üniversite aşamasında da planlayabilmek ve işsiz üniversite mezunları yerine meslek sahibi, iş bilir gençlerin üretim safhasına geçebilmelerini sağlamak gerekliliği vardır.
* * *
“Üniversiteye gitmezse benim çocuğum başarısız olur, toplum dışına itilir” kaygısını ailelerden uzaklaştırmak için eğitimle beraber ekonominin de mesleki ve teknik eğitim mezunlarına iş yaratabilecek düzeye getirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Ülkelerin farklı iş dallarına, mesleki beceriye, pratiğe ihtiyacı vardır. Bu gibi planlamalar üretimin de artmasını sağlayacağı gibi diplomalı işsiz ordusunu da zaten en baştan en aza indirgeyecektir.