Hiç yoktan iyidir ve ayrıca bir sıfırdan büyüktür!
Cenevre’de ne oldu?
Bu soruya yanıt aramak yerine, “Cenevre’de ne olmadı?” sorusuna bakmak lazım!
-*-*-
Mesela, Cenevre’de masa devrilmedi!
Olumlu açıklamalar yapıldı!
-*-*-
Evet, çok büyük beklentide olanlar bulunduğu gibi, çok ötede gelişmeler umanlar da yok değildi!
Doğrusu benim de beklentilerim daha yüksekti!
-*-*-
Cenevre’den net bir bilgi; “eşit egemen devlet” saçmalığı bir kenara bırakıldı!
-*-*-
Net bilgi yanında bir de dedikodu aktaralım:
“… Bundan sonraki gayrı resmi her temas veya olası resmi müzakereler BM Parametreleri Şemsiyesi Altında olacak… Hakan Fidan, bu konuda BM Genel Sekreteri’ne açık çek verdi!”
-*-*-
Ersin Tatar ve Tahsin Ertuğruloğlu’nun yüz ifadelerindeki “asıklığın” veya özellikle Tahsin abide zaman zaman beliren garip gülümsemenin sebebinin de “Hakan Fidan’dan gelen bazı fırça darbeleri” olduğu iddiasını da es geçmemek lazım!
-*-*-
Tatar’ın birkaç kez anlamsız çıkışları hatta masayı terk etmelere kadar giden bazı tavırcıkları olmuş ama beş on dakika Fidan ile görüştükten sonra karnında biriken fazla gaz alınmış!
-*-*-
Kısacası gayet net bir şekilde görülmektedir ki; çok kısa bir süre içerisinde “kapsamlı çözüm müzakereleri” olmayacak ama bir çok adım atılabilecek…
-*-*-
Kıbrıslı da der, “Hiç yoktan iyi şeyler oldu!”
Ve matematik bilimi de der ki, “bir, sıfırdan büyüktür!”.
-*-*-
Umutsuzluk yok!
Ev ve dükkan sahipleri dernek kuruyor
Bu ülkede en sık işittiğimiz sorunların başında “ev sahibi – kiracı” kavgaları gelir…
-*-*-
Bazı ev sahiplerine göre ülkemizdeki yasalar kiracıdan yanadır!
Bazı kiracılara göre ise bazı ev sahipleri gaddardır, acımasızdır…
Depozito, altı aylık peşin kira, hatta bir yıllık peşin kiralar istenmesi kabul edilebilir değildir…
-*-*-
Bir grup dükkan ve ev sahibi; geçtiğimiz günlerde dernek kurup haklarını aramak amacıyla bir araya geldi, ön toplantı yaptı…
-*-*-
Sevgili Salih Öztoprak abim bu konuya öncülük edenlerden biri…
-*-*-
Salih Öztoprak diyor ki, “… Evimizi, dükkanımızı kiraya verirken malımızdan olmak, mahkemelerde sürünmek istemiyoruz… Sözleşmeler kiracının olduğu kadar ev sahibinin de haklarını korumalı. Ev sahibini bağlayıcıysa kiracıyı da bağlamalı… Kiracı, ‘kirayı ödemiyorum, nereye istersen git’ dediğinde mühürlenmiş, onaylanmış sözleşme onu da bağlamalı… Ev sahipleri yıllarca avukat parası ödemek ve mahkemelerde sürünmek zorunda kalmamalı… Mahkeme 3 yıl hatta daha uzun süren davada tahliye kararı aldığında, kiracı elini kolunu sallayarak – bir kuruş ödemeden gitmemeli… Gidememeli…”
-*-*-
Evet, ciddi sorunlar var bu konuda…
Salih Öztoprak daha neler anlattı neler…
-*-*-
Amaçlarının kesinlikle sadece ev sahiplerini değil, ama ev sahiplerini tedbir almaya zorlayan ve örneğin 6 aylık peşinat ve hatta bir yıllık peşinat talep etmesine zorlayan tedbirlerden de vazgeçirecek çağdaş yasa olduğunu söylüyor…
-*-*-
Ve kurmak istedikleri dernekle ilgilenenlerin kendisine mail atabileceklerini ekliyor…
Trafik cezası ödemek ölmekten zor!
Cenevre’ydi, okullarımızdaki ya da daha doğrusu KKTC’deki ağır gericilik tehlikesiydi derken hayat devam ediyor…
-*-*-
Zaman zaman kalp atışlarımın hızlandığını hissederim!
Evet son zamanlarda yaşıma uygun sporumu ihmal etmiyorum, son derece kaliteli bir diyetisyenin diyet uygulamasına titizlikle uymaya çalışıyorum…
-*-*-
Alkolü şişe ile hesaplıyordum şimdi yatay parmakla hesaplar haldeyim…
-*-*-
Kısacası bazen kendimi öküz hatta gergedan kadar güçlü falan hissedebilirim ama o hızlı atışlarla paranoyaya kapılmayı birleştirdiğimde, kan testimi yaptırıp doktoruma gittim…
-*-*-
Doktorum “çok iyisin gardaş” dedi…
-*-*-
Babamı, arkasından amcamı son üç ayda kaybettik…
İçimde korku değil de “Serhatcığım herkes gibi sen de bir gün…” hissi gelişti…
-*-*-
Geçtiğimiz gün, “Ölürsem beni gömmesinler; Limnidi’de Petra Adası’nın dibinde babamın çok sevdiği ve bana da sevgisini miras bıraktığı “Asproyi” diye bilinen bir küçük koy var… Yaksınlar, küllerimi de oraya atsınlar” diye dalgın dalgın araç kullanıyormuşum ki; bi kaç saat sonra Gönyeli Karakolu’ndan aradılar…
-*-*-
“Şu numaralı araçla şu saatte şurada bulunan sürücü siz miydiniz?” sorusuna, “evet bendim” diye yanıt verdim…
-*-*-
“Lütfen karakola kadar gelebilir misiniz?” dendi, “gelirim” dedim, gittim…
-*-*-
İki polis subayı kırmızı ışıkta geçtiğimi görmüşler…
8 bin TL’den fazla para cezası ve 30 puan kesmişler!
Ceza kağıdı bana tebliği edildi…
15 gün içinde ödemezsem ki maaşı alana kadar ödeyemem, iki kat olacak… Onu da ödemezsem mahkemeye gidebilirim…
-*-*-
Şimdi git mahkemeye, iki polis de yanlış gördüydü, doktordan göz kontrolü isteyelim, maç uzasın, bitmesin, 10 sene sonra öde falan…
-*-*-
Veya tipik KKTC usulüne başvur, torpil ara!
-*-*-
Hiç gerek yok!
Polis doğru olanı yaptı!
Ben hata yaptım, cezamı ödeyeceğim!
-*-*-
Bunu neden yazıyorum?
Birincisi sayfayı doldurmak amaçlı ama asıl önemli olan ikincisi; “… Sakın trafik cezası almayın, kırmızı da geçmeyin, sigortanız, ehliyetiniz, seyrüseferiniz hep tamam olsun… Hele hele alkollü olarak araç kullanmayın… Ödeyemeyeceyik! Taksitle da kabul etmiyorlar!
Şimdi ben inandım, Ekrem İmamoğlu terörist… Ekrem İmamoğlu suç örgütü lideri… Ne yazdılarsa, ne söyledilerse tamam! İçeri atsınlar, Tayyip Erdoğan da ölene kadar Cumhurbaşkanlığı yapsın, ölünce de aynı görevi oğlu devralsın… Vallahi da karışmam, billahi da karışmam! Ama şu konu çok aklıma takıldı… Son günlerin moda tartışması olan “Kıbrıs ağzı” veya “şivesi” ile soruyorum; “Ma YÖK, KKTC üniversitelerinin en eskilerinden birinin diplomasını tanımaz?”… Peeee sevgili Cenk Mutlyakalı da bekler Fenerbahçeymiş Çetinkayaylaymış top oynasın! Hem da çullisine bile oynasalar gabul edeceğimiş”… Hade cauuuv… Anavatan’dan Yavru’ya bir kazık daha! Yerseniz canlarım benim! Bir de affınıza sığınarak sormak istiyorum, GAÜ’den mazun olanların ya da GAÜ’de başlayıp da daha sonra yatay geçiş yapanların hepsi mi hapsedilecek? Hepsinin mi diplomaları geçersiz?
