1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. HİÇLEŞTİREMEDİKLERİMİZDENMİŞSİNİZ
Sami Özuslu

Sami Özuslu

HİÇLEŞTİREMEDİKLERİMİZDENMİŞSİNİZ

A+A-

Corona biter bitmez Kıbrıs’ın kuzeyinden dünyanın başka ülkelerine yeni bir ‘göç dalgası’ başlayacak gibi görünüyor. Bunun nedeni virüs ve etkileri değil.
Ülkenin yönetilme şeklinden bıktı, usandı insanlar. Birçok kişi ‘gidişatın tamam olmadığını’ görüyor ve kaygı duyuyor. Kendisinin, ailesinin, çocuklarının yarın nasıl bir ortamla karşılaşacağını kestiremiyor insanlar.
Ülkede yönetim neredeyse sıfırlandı çünkü. İpler bizim ya da bizi yönetsin diye seçilenlerin ellerinden kayıp gidiyor. Toplumun söz sahibi olduğu kaç konu, kaç alan kaldı ki?
Bakın daha düne kadar bakanlık yapmış siyasiler bile ‘Biz yokmuşuz gibi davranılıyor. Kendi kurumlarımızı yok saydırıyoruz’ diye şikayet eder duruma geliyor.
Cumhurbaşkanı’nın kim olacağına bu toplum karar vermedi.
Hükümetin hangi partiler arasında kurulacağında bu toplumun iradesi rol oynamadı.
Ekonomi alanında bu toplumun ortak aklı belirleyici olamıyor.
Sosyal yaşama, eğitime dair kararlar bu toplumun kendi iç dinamikleri tarafından alınmıyor.
Kıbrıs sorununu, dış politikayı, savunmayı, gazı, Doğu Akdeniz’i saymıyorum bile…
O konularda ağız dahi açılamıyor artık…
Açmayı deneyenler ise derhal ağızlarının payını alıyorlar. Hınç ve nefret iklimiyle herkes susa durdurulmak isteniyor. Bir ‘korku imparatorluğu’ kuruluyor toplumun ensesinde…
O kadar ileri gidebiliyorlar ki, artık cenazeler ile cenaze sahiplerinin arasına dahi girme hakkını kendilerinde buluyorlar bu ülkede…
Sürekli olarak ‘ispiyonculuk’, ‘gammazlama’, ‘fitleme’ operasyonları yapılıyor. Devletin tepesine kondurulanlar, tepesinde oturduğu toplumunu birilerine hedef göstererek sırtını oralara dayamaya çalışabiliyor.
Bir diğeri kendisinin fikri dahi sorulmayan bir etkinliği mecburen savunmak zorunda kalıyor, toplumuna bin bir uyduruk mazeret sıralayıp komik duruma düşüyor.
Yetkisiz yetkililer, altı boş makamlar, hukuk devleti olmaktan süratle uzaklaşan bir devlet yapısı giderek sırıtıyor.
İnsanlar bunları çok yakından izliyor, görüyor ve kahroluyor. Moral, motivasyon sıfırlanıyor.
Çünkü toplum hiçleşiyor, hiçleştiriliyor.

*  *  *

Kıbrıslı Türkler tarihin hiçbir döneminde tam anlamıyla ‘özne’ olamadı. Buna izin vermediler.
Osmanlı döneminde de olmadı, İngiliz İdaresi’nde de… Üç yıllık Kıbrıs Cumhuriyeti dönemi devam edebilmiş olsaydı, belki de ‘özne’ olmak gerçekleşebilecekti. Ancak ilahlar istemedi, zira Soğuk Savaş’ta ‘batmayan uçak gemisi’ mutlaka emin ellerde kalmalıydı.
Kaybeden Kıbrıslı Türkler oldu. KTFD ve KKTC dönemlerinde de ‘özne’ olmak nasip olmadı, zira uluslararası hukuk orada duruyordu. Özne olabilme imkanı ilk ve son kez Annan Planı’yla gündeme geldi, lakin başarısızlıkla sonuçlandı.
Adada federal bir çözüme varmak dışında Kıbrıslı Türkleri ‘özne’ yapabilecek bir alternatifi henüz kimse dillendirmiş değil. Ne TC’nin, ne de bizimkilerin ‘KKTC tanınsın’ diye bir siyaseti bu yüzden hiç olmadı. Olacak gibi de görünmüyor.
Hatta daha geriye gittik, artık ‘TC’ye ilhak’ı konuşuyoruz. Tam bağlanmayı yani… 
“Pandemi bitsin, ilk fırsatta çekip gideceğim ve bir daha da dönmeyeceğim” dedi dün bir arkadaşım…
‘Tası-tarağı toplayıp gitmek’ten söz edenlere sık rastlıyorum bu dönemde… Sadece genç insanlar da değil hem… 
Ekonomik nedenler de büyük rol oynuyor ama ‘göç’ düşüncesini asıl tetikleyen mesele ‘yok oluyoruz’ algısı, ‘hiçleştiriliyoruz’ kaygısı…
Umudu yitirmeyenler ise ‘hiçleştirilmeye’ karşı direnmeye devam ediyorlar.
Hiçleşmeyi kabullenenlere ve hiçleştirmeye çalışanlara inat!..
 

Bu yazı toplam 1401 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar