Hikaye.
Bir çok nedenden dolayı insanlar Taksim’e ve Taksim gibi ülkenin bir çok kentindeki meydan ve caddelere çıktı. Nedenlerden biri de Boğaz’da yapılacak olan üçüncü köprünün adının Yavuz Sultan Selim konulması olabilir.
En azından ben öyle düşünüyorum
Neden mi ?
Selim sultan olur olmaz ilk büyük seferini doğuya yaptı.
Amaç Şii Safavilerin Anadolu’daki yandaşlarını ortadan kaldırmaktı..
Yani Kızılbaş Alevi Türkmen ve Kürtleri..
Nasıl olsa Şeyhülislam Nurettin Elhamza’dan fetvayı almıştı..
1512 tarihli fetvaya göre :
‘’Kızılbaşlar kafir ve dinsizdir. Öldürülmeleri vacip ve farzdır’’..
Selim de fetvaya göre davrandı..
Önce onbilerce Alevi’yi tutuklattı ya da sürgüne gönderdi..
Sonra da saldırıya geçti..
Çok farklı rakamlara göre 50 bin civarında insan öldürüldü.
Selim hemen peşinden İran Seferine çıktı ve Safavi devletinin Sultanı Şah İsmail’i Çaldıran’da yendi.
Hızını alamyan Selim 1516’’da Mercidabık savaşından sonra Halep’e girdi. Oradan Lübnan ve Filistin’e devam etti. Ocak 1517’de ise Ridaniye Savaşından sonra Kahire’yi elegeçirdi.
Bağdat’taki Arap Abbasileri ve onlarla ittifak haklinde olan Türk kökenli Memlukileri Suriye ve Msıır’da yenen Selim artık Sünni Arap ve müslüman aleminin Halifesiydi..
Üstelik Şii Acemlerle Alevi Kürt ve Türkmenleri de yenmişti.
Ne kadar da benziyor bugünün koşullarına.
‘Arap Baharı’ ile birlikte Müslüman Kardeşler Libya, Tunus ve Mısır’da iktidara gelince Başbakan Erdoğan Sünni İslam aleminin lideri olabilceğini düşündü.
Nasıl olsa batı AKP modelinden hoşlanıyordu..
Uyumlu İslam..
Durum böyle olunca Başbakan her fırsatta Suriye lideri Esad’ın Aleviliğinden ve Şii İran ile Şii Hizbullah’ın onu desteklemesinden söz ediyor.
Türkiye sınırları içinde yaşayan milyonlarca Anadolu Alevisi bu söylemden rahatsız..
Hatay bölgesinde yaşayan Alevi ve Arap kökenli insanlar bundan rahatsız..
Ama Suudi Arabistan, Katar, Mısır benzeri Sünni ülkeler bundan çok memnun.
Onlara göre Safavilerin mirasçısı bugünün Acemlerini yenebilecek yegane güç Sünni Alemin lideri Erdoğan’dır.
Onlar bu oyunu 1980 yılında da oynamıştı..
Saddam’ı İran’a saldırtarak..
O savaşta Sünnilerle Şiiler birbirni kırdı ve 1 milyon insan öldü.
2003’te Irak’ın işgali sürecinde Şiiler ve Sünniler hala birbirini öldürüyor ya da birbirine kırdırılıyor.
Türkiye dahil bu coğrafayanın bir çok ülkesinde uzun zamandır buna benzer irili-ufaklı kırımlar oldu, oluyor..
Tabi Kürt kırmlarını da unutmayalım..
Unutamayız çünkü boğazdan her geçtiğimizde Yavuz Sultan Selim köprüsü bize bunları hatırlatacak ve birileri bize ‘Selim gibi düşünün ve öyle davranın’ diyecek..
İşte Taksim direnişinin farklı olan bir diğer önemli vurgusu bu olsa gerek..
Her yaştan insanlar ve aralarında gurur duyduğum iki kızım Taksim’de bu coğrafyanın tüm Selim’lerine ‘hayır’ dedi, diyor..
Bu coğrafay’da yeni Selim’ler istemiyorlar..
Belki hiç hiç birşey istemiyorlar.
‘Biz biz olalım’ diyorlar..
‘Biz insan gibi insan olmak istiyoruz ‘ diyorlar.
‘’Çünkü biz özgürürz’’
Özgürlük için direneceğiz , savaşacağız ve kazanacağız.
Yıllardır tepemize çöken kapkara korku bulutlarını dağıtarak..
Ben öyle anladım Taksim Direnişini..
Bana üniversite yıllarımı hatırlattı..
Sağolun gençler..
Umut verdiniz herekse.