Hileli zarlarla oyun oynanmaz
ASİMİLASYON PLÂTFORMU
“Buyurgan”,
“Tek doğrulu”,
“Uzlaşmaz”...
Bir sonraki nesillere aktaracağımız kültürel miras bu mu olmalıydı ?!..
Oysa gençler, bir ülkenin en önemli kamu malıdır...
Ama onları, ideolojik kaynaklı çeşitli yargıların insafına terk etmişiz...
Doğal yeteneklerinden uzaklaştırıp çarçur etmişiz...
Artık gençlerimiz, ya “bizden yana”lar ya da “bize karşı”lar...
Açılan "vicdani red pankartı"nda teneffüs ettiğimiz hava budur...
Bu hava, kendi doğrularını belletmeye ve onun karşıtlarını reddetmeye dayanır...
“Uzlaşmaz”, “buyurgan” ve “tek doğrulu” ...
Normları belirsiz, korkulardan oluşan bir "asimilasyon" plâtformu...
Kendisi gibi düşünmeyen güçleri baskı altına alacak...
Kamu kaynaklarını kullanarak, değişim isteyen insanları muhalefette yaşatacak...
SORUMSUZ İÇGÜDÜ YA DA MİSTİK VAHİY
Mantığı teslim ettiğiniz anda, akıl iki “canavarın” insafına kalmış olur...
Biri, sorumsuz içgüdülerle hareket eden bir vücut;
Öteki, mistik vahiylere göre hareket eden bir ruh...
Bu ikisinin de ortak yanları var:
Her ikisi de aklımızı teslim edelim istiyor !..
Biri vahiylere teslim olmaya çağırırken,
Diğeri de, reflekslere teslim olmaya davet ediyor...
ENKAZ
Bir toplumun ulaşabileceği başarılar arasında en önemlisi,
Diğer tüm başarıları mümkün kılabilecek şeydir;
O da, kendi karakterini yaratmaktır...
Rotasını başkalarının çizmesine kim izin veriyorsa,
O, çekme halatıyla çekilip hurda alanına götürülmekte olan bir enkazdır…
Hükümet halkın menfaatini, özgürlüğünü, eşitliğini korumakla mükelleftir...
Ve halk iradesini bunun için ödünç almıştır...
ZORBA MI DEJENERE Mİ ?
Eğer yozlaşmanın dereceleri varsa,
Hangisinin önde geldiğini bana siz söyleyin...
Kendi aklını başkalarına zorla empoze eden zorba mı?
Yoksa!
Başkalarına kendi aklını yönlendirme hakkı tanıyan dejenere mi?
Hileli zarlarla oyun oynanmaz...