“Hindi tüketimini 10 binlere ulaştırdık”
“Hindi tüketimini 10 binlere ulaştırdık”
Didem MENTEŞ
Kuzey Kıbrıs’ta hindi üretiminde yeni bir uygulamaya geçiliyor. İlk kez 2005-2006 yılları arasında Girne’de bir çiftin uygulamaya koyduğu ‘hindide suni döllenme’ yönteminin, 1-2 yıl içerisinde ülkenin tek büyük hindi çiftliği olan E’ler Hindi’de sanayileşmesi hedefleniyor. Vadili’de yıllardır tavuk yanında hindi üretimi ile satışını yapan E’ler firması ‘suni döllenme’ yöntemiyle de hindi üretimine yenilik katmaya hazırlanıyor. Kuzey Kıbrıs’taki ilk suni döllenme yöntemini hayata geçiren Veteriner Hekim Dr. Mehmet İsfendiyaroğlu’nun girişimiyle başlatılan bu yöntemin üretim açısından önemli bir adım olacağı vurgulanıyor...
TASARRUF HEDEFLENİYOR
Yaklaşık 5 buçuk ayda 20- 23 kilo ağırlığında hindiler yetiştirilmesi hedeflenen ve hindinin çiftleşme dönemindeki sıkıntıları ortadan kaldırmak ve üreticinin tasarruf etmek amacıyla E’ler firmasında uygulamaya konulacak yöntem gerekli alt yapılar tamamlandıktan sonra hayata geçirilecek. E’ler Hindi’de uygulanacak uygulamayla ilgili Veteriner Hekim Dr. Mehmet İsfendiyaroğlu, ADRES KIBRIS için suni döllenme yöntemini gösterirken, E’ler Hindi firmasının direktörü Eriş Çoban da üretimleriyle ilgili bilgi verdi.
SUNİ DÖLLENME YÖNTEMİ
“Hindicilikte dişi hindiler çoktur, erkekler daha azdır” diyen Veteriner İsfendiyaroğlu, erkek hindiden alınan spermin dişi hindiye kolay aktarılabildiğini ancak erkekten spermin alımının özel yönteme tabi tutulduğunu söyledi. Kuluçka döneminden sonra her gün arka arkaya özel spermi alım yönteminin yapılmak zorunda olduğunu, erkek hindinin buna alışması gerektiğini belirten İsfendiyaroğlu, spermin her gün dişi hindiye verildiğini ve bir haftada yumurtaların döllü çıktığını belirterek, 7’inci günde sperm verilmezse 8’inci gün dölün gerçekleşmediğini aktardı. Literatüre göre alınan spermin 40 dakika içerisinde dişi hindiye verilmesi gerektiğini söyleyen İsfendiyaroğlu, 5- 5 buçuk ay sonra 20 kiloluk hindilerin oluştuğunu ifade etti.
Hindilerde idrar ve dışkı yolunun aynı kanal olduğunu ve titizlikle spermin alınması gerektiğini aktaran İsfendiyaroğlu, spermin dışkıya değmemesi gerektiğinin altını çizdi. Dünyada büyük sanayileşmiş kurumlarda bu yöntemin otomatik tabanca ile hindiden alındığını ve aşılamanın yapıldığını anlatan İsfendiyaroğlu, ülkemizde pipet ile ağız yöntemiyle çekilerek, ya da ince plastik pipetlerle pompa sistemiyle alındığını aktardı.
ÇOBAN: “25 YILLIK ÇİFTLİĞE KİLİT VURMUŞTUK…”
Ülkede tek hindi çiftliği bulunan ve üretim yapan E’ler Hindi Direktörü Eriş Çoban ise 8 yıl önce tavuk yetiştiriciliği yaptıklarını ancak kuş gribi vakaları görülmeye başlanınca sadece güçlü firmaların ayakta kaldıklarını, küçük firmaların ise kapıya kilit vurduğunu söyledi. O dönem kanatlı hayvana devlet tarafından hiç teşvik verilmediğinden yakınan Çoban, “25 yıl önce kendi uğraşlarıyla ve katkılarıyla kurmuş olduğu çiftliği kilitlemek zorunda kaldık. Biz 3 kardeş ise ne yapabileceğimizi düşündük. O dönem Veteriner Dairesi’ne giderek Mehmet İsfendiyaroğlu’ndan hindi tüketimiyle ilgili yıllık verileri aldım. KKTC genelinde yaklaşık 600 adet tüketim olduğunu gördük. Sadece yılbaşında tüketiliyordu. Firmalara da en başından sipariş alıp bir kere getirsinler ve bir daha uğraşmasınlar diye bu işle cazip geliyordu. Dolayısıyla halkın da hindiye olan talebi, buradaki stratejik hatadan dolayı zayıflamıştı” dedi.
“600 ADET TÜKETİMİ 10 BİNLERE ULAŞTIRDIK”
Eriş Çoban, hindiye çok düşük bir talep olduğunu ancak ülkede bir firma olmaması ve yıl içinde tüketiciye ulaşacak kadar üretim yapabilmekle birlikte işin değişebileceği düşünülerek bu işe girmeye karar verdiklerini aktardı. “Bir umutla bu işe girdik” diyen Çoban, o dönemde 600 adet olan tüketimin 8 yıl sonra 10- 12 bine yükseldiğinin altını çizdi. Bu tüketim miktarlarıyla sadece hindi üreterek bir firmanın ayakta kalmasının çok zor olduğunu vurgulayan Çoban, hindiciliğin yanında tavukçuluk ve arıcılık da yaptıklarını dile getirdi. 8 yıl boyunca kademeli bir şekilde üretimi artırdıklarını söyledi. Eriş Çoban, hindi etinin doktorlar ve diyetisyenler tarafından da önerilen sağlıklı bir besin olduğunu dolayısıyla kendilerinin de firma olarak hem üretimi hem de tüketimi fazlalaştırmak amacıyla da uğraş verdiklerini vurguladı.
“HALKI BİLİNÇLENDİRECEĞİZ”
Eriş Çoban, “Halkımız bu etin faydalarını yeterince bilmiyor. Bazı doktor ve diyetisyen arkadaşlarla görüştüm ve onların da öngörülerini ortaya koyarak, çeşitli duyuru ve reklamlarla hindi etinin faydalarını anlatmayı düşünüyoruz. Doktorlar Akdeniz ülkesinde olmamıza rağmen en fazla görülen rahatsızlıklar kalp-damar hastalıkları olduğunu dolayısıyla bu hastalıkla doğal mücadelede hindi tüketimi çok önemli olduğunu söylüyorlar. Bunları ön plana çıkaracak ve halkın bilinçlenmesi noktasında böyle bir çalışma düşünüyoruz. Sanırım bu çalışma bu farkındalığı yaratacak ve talep de fazlalaşacak” dedi.
“BU YIL 18 BİN HEDEFLİYORUZ”
Bu yıl hindi satışının 18 bine ulaşacağını tahmin eden Eriş Çoban, otellerle de bazı anlaşmalar yaptıklarını, birçok otelin sadece yılbaşında değil yıl içerisinde de bu ürünü alma garantisi verdiğini söyledi. Özellikle bu yıl otellerle yapılan anlaşmalar bağlamında yıl içinde ilk defa hindi civcivi yurt dışından getirilerek üretim yaptıklarını aktaran Çoban, 2-2.5 ay sonra civcivlerin kesime gireceğini, aynı anda da yine yeni civcivlerin getirileceğini kaydetti.
Sadece bütün hindi satışı değil hindinin çeşitli parça satışının da yapılacağını aktaran Çoban, şu anda büyük marketlere de ‘hindi adana, göğüs, şiş, burger, but’ gibi paket ürünlerin verildiğini ve satışının yapıldığını ifade etti.
“ÇEŞİTLİ ÜRÜNLERİMİZ VAR”
Eriş Çoban, hindi tüketiminde 10 binlik tüketim oranın yüzde 80’ini otellerin oluşturduğunu belirterek, yüzde 20’lik payın da halkın olduğunu aktardı. Hindi üretiminde çok çeşitli ürünler piyasaya sürdüklerini belirten Eriş Çoban, “but, incik, şişlik, filet, baget, ciğer, taşlık, boyun, bonfile, hamburger, jambon, füme, adana, adana köfte, pastırma gibi hindinin tüm parçalarından oluşan paketleme yapılmaktadır. Hindi etiyle ilgili her türlü ihtiyacı karşılar durumdayız” dedi.
“YÜZDE 100 KAPASİTEYLE ÇALIŞABİLİRİZ”
Şu anda üretim kapasitesinin 30 bin civarında olduğunu ama bunun 3’te birini kullandıklarını söyleyen Çoban, alt yapı sıkıntısı olmadığını, yüzde 100 kapasiteyle de çalışabildiklerini söyledi. Hindi tüketiminde 20 bin talep olması halinde 20 bin ekstra üretim yapabileceklerini, tüm ekipmanlarıyla bu üretimi yapmaya hazır olduklarını dile getirdi.
“ZOR ŞARTLARDA ÜRETİM YAPIYORUZ”
Eriş Çoban, dünya standartlarına bakılınca en pahalı elektrik ve ham maddeyi kullandıklarını belirterek, bunların dünya piyasasında da rekabet edebilirliği düşürdüğünü ifade etti.
KKTC’de birçok üreticinin çok zor şartlarda üretim yaptığını, kendilerinin de hindi üreticisi olarak dezavantajlarının halkın hindi etine duyarlılığının diğer ürünlere nazaran daha az olmasından kaynaklandığını belirtti.
“DEVLET DESTEĞİ İTHAL ÜRÜNÜ GETİRMEMEK, TEŞEKKÜR EDERİZ…”
Devlet desteğinin bu noktada önemli olduğuna değinen Çoban, şunları söyledi:
“E’ler Hindinin ülkede tek oluşu başlı başına bir destek. Ama şunun altını çizmek isterim ki ben tekelleşmeye kesinlikle karşı olan bir işletmeciyim. Dolayısıyla bizim önümüz açıldığı noktada, bir piyasa olursa 2-3 firma bu işe talip olursa bir sıkıntı yok. Birbirimizle rekabet etme şansımızdan vatandaş da artı noktada nasibini alır. Ama bir işletmeye bile sadece hindi üreterek, yetmeyecek olan bir pazardan bahsediyorum. Bu noktada da devletin bize çok büyük katkısı var. Tek olduğumuzdan dolayı önümüzü görebilene kadar yurt dışından hindi gelmemesi başlı başına bize büyük bir katkıdır. 8 yıldır KKTC’nin bütün otellerine bu ürünü ulaştırıyoruz, hiçbir sıkıntımız yok. Bir zaman bazıları Güney’den kaçak getiriyordu. O dönemin Tarım Bakanları tek tek bu konuya müdahil oldular ve çok ciddi çalışma yapıldı. Bu hala daha bugün böyle… Sadece bir toptancı yurt dışından 1-2 otel için hindi jambon ve filet getirmesi için girişimi oldu. Ama Tarım Bakanı hemen benimle iletişime geçti. Bizim üretimimizin piyasaya yetecek ve fiyat açısından da makul olduğu için bu girişimi durdurdu. Tarım Bakanlığı ve Veteriner Dairesi’nin bu konuda net bir duruşu var. Bakana ve yetkililere çok teşekkür ederim”