HIRSLI DEĞİLİM DİYENLERİN SİYASETTE NE İŞİ VAR?
Siyasette en çok söylenen ve benim asla anlayamadığım söylem, “çok hırslı” söylemi olmuştur.
Bu söylemin neden negatif olarak kullanıldığını hiç anlayamamışımdır mesela.
Bu söyleme göre ülkenizde gerçekleştirmek için hırslandığınız vizyonlar olmamalıdır mesela.
Kişi sanki bulunmaz bir Hint kumaşıymış gibi “Ben istemiyorum da halkın baskısı var” demelidir her fırsatta.
“Yani bu görevi layık görmüşler, halkın sesine de kulak tıkayamam” diye naz yapmalıdır samimiyetsiz bir şekilde.
Bazen de iyice ileriye gidip “Parti görev verdi, partinin verdiği görev ulvidir.” diye görev için kendinden ödün verdiğini hissettirmelidir.
“Ben zaten normalde işimde çok başarılıyım, siyasetle işim olmaz.” diye de üzerine mum dikmelidir.
Bu klişe ve samimiyetsiz lafların bolca sarf edilmesinin sebebi ise vizyonlar, inançlar ve politikalar üzerinden değil de kişilerin peşinden gitmemizden kaynaklanır aslında.
Başkanlar, reisler, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları, halk adamları, önderler, liderler…
Vizyonları ve politikaları seçmek yerine bu insanları yüceltiyoruz gözümüzde. Ama yüceltirken de tevazu arıyoruz.
Onlar da basmakalıp cümlelerle ne kadar tevazu sahibi olduklarını ve hırslı olmadıklarını kanıtlamaya çalışıyorlar bizlere. Her ne kadar bunun yalan olduğunu bilseler de.
Bu bana hiç samimi gelmiyor.
Çünkü vizyonlar konusunda hırslı olmayan insanların gizliden gizliye para veya güç hırsı taşıdığını düşünüyorum. Çünkü siyasette hırslı olmayan insan yoktur.
Ben hırslıyım mesela.
Gittiğim her ülkede müzeleri inceliyorum ve bu müzelerin planını çıkarıyorum. Adeta saatlerce didik didik ediyorum. Ve Lefkoşa Surlariçi’ne her geldiğimde kendimi iç çekerek mahkemeler binasına bakarken buluyorum.
Bir gün, bir yerde fırsatını bulursam eğer, öyle bir hırsım var ki, önce mahkemeler binasını müzeye çevirmek ve sonra önündeki yolu yayalaştırarak Venedik Sütunu’nun olduğu meydanı o tarafa doğru genişletmek için elimden geleni sonuna kadar yapacağım.
Dahası, ikinci olarak KKTC Turizm Bakanlığı binasını, ardından da ilk meclis binasını müze yapmak için deli gibi mücadele edeceğim. “Bu ülkede müze olmaz” diyenlere, turizm ülkesinde müzenin ne kadar fayda getireceğini göstermek için hırsla çalışacağım.
Hayal belki. Ve evet, aynı zamanda da hırs. Ama, hayal kurmak ne zamandan beridir ayıp oldu bu ülkede?
Bir de toplu taşıma hırsı var mesela.
Önce yıllar boyunca siyasetin “bizim ülkede çalışmaz” dediği, sonra da toplumun bu konuyu talep ettiğini fark edince göstermelik bir şekilde arada bir gündeme aldığı toplu taşıma.
Tam 11 yıldır çalışıyorum. Öyle bir hırs var içimde. Daha yüksek lisansımı bitirip adaya ilk döndüğümde önce Emine Sütçü ile KKTC Tramvay ve Tren İnisiyatifi’nde çalıştık aylarca. Proje hazırladık.
Sonra, 2011 yılında Lefkoşa İmar Planı Değişiklik Taslağına dört kişilik bir ekiple hazırladığımız sayfalarca rapor var bu konuda mesela. Onlarca çizilmiş plan ve tanımlamalar ile birlikte.
Ve bunların ardından, Lefkoşa Türk Belediyesi’nde Kadri Fellahoğlu döneminde hazırladığımız ve Kadri Başkan kaybedince rafa kaldırılan tramvay projesi ise bu konudaki en son çabamız.
Henüz sonucuna ulaşamadıysak bile içimizdeki bu toplu taşıma hırsı hiç ölmedi.
Dereboyu Deresi ve Dereboyu Ormanı konusunda olan hırs ise Kanlıdere’yi fersah fersah dolaşmama sebep oldu. Dereyi gezdikçe bu vizyona daha fazla inandım, çünkü müthiş bir doğal hayat vardı dibimizde ve biz burayı çöplük olarak kullanıyorduk.
Bu vizyonun hırsı beni etkilediği kadar tüm Lefkoşa’yı da etkiledi ama yine siyaset bunu göstermelik “Hazırladık, yapıyoruz.” haberleriyle sömürdü.
Peki, tek ben miyim içinde hırs olan? Kesinlikle hayır!
Kadın hakları için hırsla çalışan insanlar var bizim ülkemizde! Büyük ilerleme katettiler.
LGBT hakları için örgütlenen ve büyük mücadeleler verenler var!
Çalışan hakları için yıllarca omuz omuza yürüyen insanlar var!
Bu ülkede düzgün imar planları olması için ömrünü harcamış teknik insanlar var!
Kıbrıs Sorunu’nun çözülmesi için ömrünü ve hayatını adamış mücadele insanları var bu ülkede!
Bu insanların inandıkları doğruları gerçekleştirmek için içlerinde olan mücadele hırsı olmasaydı eğer, sanırım bugün çok daha kötü bir ülkede yaşıyor olurduk.
Demem o ki siyasette herkeste hırs vardır, bu kaçınılmaz!
Seçtiklerinizde vizyonları gerçekleştirme hırsı olmasından değil, olmamasından korkun!
ÇÜNKÜ VİZYONLAR OLMADIĞINDA GERİYE SADECE KOLTUK HIRSI KALIYOR.
Koltuk hırsı da, koltukta kalmak için toplumların hayalleri ile, sağlıkları ile ve yaşamları ile oynamaktan asla geri durmuyor.
Dün söylediğinin aksini, bugün sırf iktidarda kalmak için kullanıyor koltuk hırsı. Her yol, her türlü oyun ve her türlü taviz mubah oluyor.
Ama, koltuk hırsını önceden tespit etmemizin bir yolu da var aslında:
Sadece karşınızdaki yöneticiye bakın, gözlerinizi kısın ve dün ne dediğini hatırlayın, bu dediklerinin kaçını hayata geçirmiş diye sorgulayın ve bugün söyledikleri ile çelişiyor mu diye karşılaştırın.
Ve bir de, “Ben istemiyorum da halkın baskısı var” gibi yapmacık tevazu gösterilerine artık pek de kulak asmayın.