1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Hobiden mesleğe, üretim…
Hobiden mesleğe, üretim…

Hobiden mesleğe, üretim…

İngilizce öğretmeni Esra Özbay Personn, üretime duyduğu ilgisini keşfettiğinde, risk alarak Atelier Peri isimli atölyesini kurdu…

A+A-

İngilizce öğretmeni Esra Özbay Personn, İngiliz Edebiyatı okuduktan sonra İngilizce Öğretmenliği üzerine yüksek lisans yaptı, öğretmen olarak çalıştı. 2011’de Ankara’dan adaya iş için gelen Özbay, burada yaşamaya başladı.

Şimdi Lapta’da yaşayan Özbay, 2015’te, mesleğinde mutlu günlerini geçirmediği bir dönemde dekorasyon dergisinde gördüğü panoları çok beğendiğini, kendisinin de üretmek istediğini dile getiriyor.

Bir risk alarak, kendi el işlerini satışa sunduğu atölyesini açtığını kaydeden Özbay, tamamen sıfırdan başlayıp kendisini geliştirdiğini söylüyor.

 

“İşim bana sabretmeyi öğretti…”

Üniversitedeyken dershanede yarı zamanlı çalışarak öğretmenlik yaptığını ve tecrübe kazandığını ifade eden Özbay, “İyi bildiğim bir konuda ihtiyacı olan birine yardım etme isteği içimde hep vardı, öğretmenlik de bunun için iyi bir araç oldu diyebilirim” diyor.

Özbay, 2015 yılında bir üniversitede çalışırken işinden memnun olmadığını ifade ederek, anlatıyor: “Tabii ki birçok işin zorluğu var, ama öğretmenlik gerçekten çok zor bir meslek. Günümüzde maalesef çok az değer verilen bir meslek haline dönüşmüş durumda, bu da birçok öğretmende tükenmişliğe ve değersizlik hissine sebep oluyor. Ben de erken tükenenlerden biriyim aslında. Bu çok mutsuz olduğum dönemde bir çıkış yolu ararken bir dekorasyon dergisinde kanaviçe panolar gördüm. Resmen içim kıpırdadı ama yapamayacağımı düşündüm otomatik olarak. Bir Ankara ziyaretimde annemin bir arkadaşı beni teşvik etti, elime iğne iplik verdi, çok basit bir şekilde işleme yapmayı öğretti bana. Birkaç basit malzeme aldım, videolar izledim ufak tefek desenler işlemeye başladım. Başlarda çok sabırsızdım ve hemen harika bir sonuca ulaşmaya çalışıyordum ki öyle olmadı tabii. Üzerinde çalıştığım işlemeler bana sabretmeyi, sakinleşmeyi öğretti ve pratik yapa yapa elim alıştı. Önce arkadaşlara ve aileye ufak hediyeler yapmaya, sonrasında da sosyal medya üzerinden ürettiklerimi paylaşmaya başladım. Ufak ufak olumlu geri dönüşler alınca devam ettim. Atelier Peri böylece kurulmuş oldu…”

 

“En büyük isteğim Atelier Peri’yi bir hobiden çıkarıp başarılı bir işe dönüştürmek”

Şu anda takı ve ahşap baskı üzerine çalıştığını, ürünlerinin çoğunun kendi el emeği olduğunu belirterek, sadece çok beğendiği ürünleri ithal ettiğini kaydediyor. Özbay, salgın döneminde evde kalmayı da, yine mesleği için kullanarak ‘online dükkan’ açmış. Yakında festivallere ve etkinliklere katılmayı, ürünlerini tanıtmayı dilediğini de ekliyor. Özbay, “En büyük isteğim Atelier Peri’yi bir hobiden çıkarıp başarılı bir işe dönüştürmek. Pandemi öncesinde Lefkoşa’da bir dükkan/atölye açma kararı almıştım, şu anda ekonomik açıdan pek mümkün görünmüyor. Umuyorum bir gün hem kendi ürünlerimi hem benim gibi tasarımcıların ürünlerini sergileyebileceğim, yaptıklarımı meraklılarına öğretebileceğim ve benim de yeni şeyler öğrenebileceğim bir atölyem olacak. Mutlaka birilerinin de hayatına dokunacak bir iş olmasını istiyorum. Benim yaptığım işlerin alasını yapabilecek kapasitede birçok kadın evinde oturmak zorunda kalıyor farklı sebeplerden. Onların yeteneklerini aktarmalarına ve gelir elde etmelerine fırsat yaratabilirsem çok mutlu olurum…” diye konuşuyor.

 

“Kıbrıs’ın kendine has kültürü, havası bir ilham kaynağı”

Toplumsal cinsiyet rollerinden uzaklaşabileceğimiz, herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği güvenli bir alan yaratmak istediğini dile getirerek, birkaç atölye çalışması yaptığını, erkeklerin ve oğlan çocuklarının hiç katılmadığını fark ettiğini belirtiyor.

Bir başka isteğinin ise Kıbrıs’ın doğru tanıtımına katkıda bulunmak olduğunu söyleyen Özbay, “En büyük ilham kaynağım adanın ta kendisi, denizi, camileleri, sokakları, yasemin kokusu… Ben burada yaşadığım 9 sene boyunca Kıbrıs’la ilgili bildiğim çoğu şeyin eksik ya da yanlış olduğunu öğrendim. Kıbrıs çoğu insanın düşündüğü gibi yenilip içilip kumar oynanacak bir “tatil yeri” değil. Köklü bir kültürü, dili, bambaşka gelenekleri görenekleri alışkanlıkları olan ve tabi ki dışarıdan gelen herkesten saygı görmeyi hak eden nadide bir yer. Buraya gelen çoğu insan özellikle bu “saygı gösterme zorunluluğunu” görmezden geliyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Ada beni yıllardır çok güzel misafir ediyor, ben de ürünlerim aracılığıyla onun tanıtımına katkıda bulunmayı istiyorum. Bu nedenle ürünlerim hep ‘adalı’” diyor.

 

“Bilinmeyen birçok eşsiz üretici var…”

Özbay, sözlerine şöyle devam etti: “Adada yüksek kalitede eşsiz ürünler ortaya çıkaran bir sürü tasarımcı/üretici var. Tek isteğimiz bu özel ürünlerin daha çok insana ulaşması. Bu yolda bize yardımcı olmak çok kolay, örneğin bir sonraki doğum günü hediyesini alırken el emeği olmasını tercih edebilirsiniz. Bu üreticilerin çoğu bir “tık” uzakta ve ürünlerini kapınıza kadar teslim ediyorlar. Bu bakımdan hem herkese bu güne kadarki destekleri için teşekkür ediyorum hem de daha çok desteğe ihtiyacımız olduğunu hatırlatmak istiyorum…”

esra-ozbay-(7).jpg

Bu haber toplam 7190 defa okunmuştur