Hoş geldiniz tarikatlar dönemine!
Aslında uzun zamandır uygulanan entegrasyon siyaseti adım adım ileriye taşınıyor.
CTP’nin hükümette olduğu dönemlerde yavaşlayan hatta durma noktasına gelen bu duruş yeni hükümetin göreve gelmesiyle yeni bir ivme kazandı.
Azınlık Hükümeti toplumu hiçe sayan Türkiye'deki tarikatlar ve onların bürokratik uzantıları ile ko kola vermiş kültürel, ekonomik ve sosyal tüm alanlarda toplum mühendisliğini yeni bir boyuta taşıyor.
Aynı sorunu "su" tartışmalarında yaşadık, yaşıyoruz.
Ve gördük ki maksat çok başkaymış meğer…
Meğer "anavatan" sıfatını kullanan ülke 21. Yüzyılda 'yayılmacı' siyasetini devreye koymuş parsel parsel işgal ve istila politikasına devam ediyor.
Koordinasyon Ofisi aslında bir gösterge, bir niyet aracı…
Meselenin Kıbrıs Türk halkının ve adanın kuzeyinin tamamıyla Türkiye'nin kontrolüne geçmesi meselesi olduğu artık apaçık ortada…
Sağ olsun UBP ve DP de tarikatların cirit attığı TC bürokrasisinin marifetleri ile yeni bir yapılanmaya gittiği adanın kuzeyinde "gençlik ve spor" gibi iki önemli konuyu bu adamların kontrolüne verdi.
Artık geri dönüşmez bir çıkmaza doğru sürükleniyoruz.
Tarikatların güdümünde haremlik selamlık diye ayrımların yapıldığı gençlik ve spor kampları uzak değil artık…
Bir süredir zaten faaliyette olan bu tarikat artık çok daha güçlü, çok daha yetkili…
Zira "maaşları tamam ödeyen" çiçeği burnunda hükümetimiz memleketi bu tarikata teslim etti dün sabah…
Silik bıyıklı imamlar koordine edecek gençlik kamplarını…
Bu imamlar karar verecek hangi kulübe ne kadar kaynak aktarılacağına…
Ve bu imamlar denetleyecek bizi!
Hala Sultan İlahiyat Koleji ile başlayan süreç hız kazanıyor artık.
Oralarda yapılanan tarikat elindeki yetkileri kullanacak önümüzdeki dönemde.
Kocaman camisi, İmam Hatip Okulu, İlahiyat Koleji, yurtları ve dahası.
Çok kötü günlere yol alacağız şimdi.
“Dini bütün” (!) gençlik yetiştirmek isteyenlerin elinde şimdi her şey.
Hüseyin Özgürgün, Serdar Denktaş ve diğerleri.
Sattılar bu gençliğin geleceğini dün sabah, sabah namazıyla…
Kaybettik mi peki?
Evet şimdilik kaybettik ama direnmek dışında da hiçbir seçeneğimiz yok.
Bu tarikatı, bu çürümüş beyinleri, UBP-DP denen işbirlikçileri memleketimizden temizleyene kadar direnmek düşer bize.
Bu pisliği 'sol iktidar' temizler.
Sağ siyasetten artınmış yeni iktidar dönemini yakalayana kadar yeni bir mücadele başladı şimdi.
Bunu başaracağız.
Başka yolu yok.
BİR DİRENİŞİN DETAYLARI…
GENÇLER, SENDİKALAR, PARTİLER…
"Koordinasyon Ofisi" konusunda yaşadığımız süreç dikkat çekici detayları ortaya çıkardı.
Bir kere UBP-DP çok uzun yıllardır güttükleri siyasetten ödün vermiyor, bu kesin. Teslimiyetçi anlayışlarından MİLİM SAPMA YOK. Daha önceleri Serdar Denktaş tarafından dillendirilen "TC Yardım Heyeti kapatılsın" mealindeki çıkışların BOŞ OLDUĞUNU kayda geçirmek gerekiyor. Demek ki bu adamlardan hayır gelmez, bu da kesin…
Aralarında CTP GENÇLİK dahil birçok örgütün yer aldığı gençlerin oluşturduğu SİNERJİ ÖNEMLİYDİ ancak bir şeyleri değiştirmeye yetmedi, özür dilerim ama başka yöntemleri de konuşmak lazım artık.
Yasa maratonu sürerken Cumhurbaşkanı Akıncı'nın “gece yarısı” çağrısı İŞE YARAMADI. Seçimden önceki vaatleri arasında “toplumsal olaylara duyarlılık” olan ve bu konuda söz veren Akıncı'nın GECİKMİŞ TAVRI da işe yaramadı, bu gecikme PAHALIYA MAL OLDU. Keşke Akıncı daha erken saatlerde siyasi parti başkanlarını Saray'a çağırsaydı, ama olmadı… Umarım Sayın Başkan'ın akşam başını yastığa koyarken bir azınlık hükümetine memleketi teslim ettiği için vicdanı sızlamıştır.
Yaşanan bu süreç CTP açısından da önemli bir sınav oldu. Genç vekillerin enerjisinin, Gençlik Örgütü'nün dinamizminin partiye önümüzdeki süreçte önemli fayda sağlayacağı kesin…
Koordinasyon Ofisi meselesi nedeniyle toplumun gözünde ciddi puan kaybeden UBP ve DP için şimdi "İZAHAT" DÖNEMİ başladı. Ne diyecekler çok merak ediyorum.
Yaşanan direniş günlerinde bence muhalif siyasi partiler CTP-TDP-YKP-BKP hakkını verdi. Hem vekilleri ile hem de gençlik yapılanmaları ile geçer not aldı. Aralarındaki tüm farklılıkları bir kenara iten partilerin temsilcilerinin bir araya gelmesi önemliydi. Umarım bir birliktelik ortak konularda farklılıkları göz ardı ederek devam ettirilebilir.
Her dönem eleştirilen siyasi partilerin doğru duruşuna rağmen SENDİKALARIN SESSİZLİĞİ VE PASİFLİĞİ gözlerden kaçmadı. Direniş sürerken gençlerin sosyal medyadan sendikacılara ve üyelerine yaptığı "MECLİSE GELİN" çağrılarına kulak asılmaması bu kısa mücadele döneminin ilginç detaylarından biri oldu.
İleriki günlerde 'lokal' mücadeleler başlayacak, mesela Elektrik Kurumu gibi… O günler geldiğinde bu kez Elektrik Kurumu çalışanları "mücadeleye gelin" diye çağrı yapacak, göreceğiz ve bu gençler aynı enerji ile gidecek. Umarım o günler geldiğinde sendikaları yönetenler biraz olsun bu durumdan vicdani rahatsızlık duyarlar.
Önceki geceki olaylarda polisin ve meclis görevlilerinin tavrı da önemli ve kayda değerdi. Umarım bundan sonraki süreçlerde de polis bu tutumunu sürdürür.
Yaşanan bu kıza direniş süreci bizlere gösterdi ki statüko partileri yerinde sapa sağlam duruyor. Evet mücadele süreçleri yeni başladı ancak yeni mücadele yöntemleri ile bu dönemi çeşitlendirmek ve çok daha kitlesel katılımın önünü açmak için sendikal yaşamın silkelenip kendine gelmesi gerekiyor. Zira bu güne kadar hep kaybettik, bundan sonraki kayıpların önüne geçmek için gençlerin sinerjisini örnek almanın seçilebilecek en önemli yollardan biridir diye düşünüyorum ancak daha yürüyecek yolumuzun çok olduğunu da biliyorum. Zira bu davada "kazanılanlar" hanesine gençlerin enerjisini yazmak dışında elimizde bir şey olmadığı da apaçık ortada…
BİR KULİS…
UBP'li gençler kızgın: Niye Zorlu Töre'nin kızı?
Spor Dairesi’ne bağlı “Piyangolar Birimi”ne yapılan 3 istihdam UBP'de rahatsızlık yarattı.
Hatırlanacağı üzere Birim Müdürü Biray Deliceırmak görevden alınırken yerine Tigin Kişmir getirilmişti.
Kamu görevlisi olmayan Kişmir “dışarıdan atama yöntemi” ile göreve gelmiş, istihdam edilmiş sayılmıştı.
Piyangolar Birimi’ne Tigin Kişmir dışında 2 istihdam daha yapıldığı ortaya çıkmıştı.
Piyangolar Birimi’ne istihdam edilen iki kişiden biri UBP Milletvekili Zorlu Töre’nin kızı Aysel Töre… Diğeri ise Tamer Gültaş…
Bu 3 istihdam UBP'de kamuya istihdam bekleyen gruplar arasında büyük tepki toplamış.
Zira uzun süredir istihdam sözü alan UBP'li gençler sürekli parti değiştiren Zorlu Töre'nin kızının istihdam edilmesine kırılmış ve bu yöndeki tepkilerini merkeze iletmiş.
Neler olacak göreceğiz ancak UBP istihdama da yanlış başladı, bu kesin.
BİR ATAMA…
Tartışmalı atamaya Akıncı'dan onay!
Geçen hafta gündeme getirmiştim.
Atamada hız kesmeyen UBP zihniyeti yeni bir marifeti ile gündemde…
6 ay sonra yaş haddinden emekliye ayrılacak bir kişiyi müdür atadı UBP…
Daha önce, eski hükümet döneminde Maliye Bakanlığı’nda üst düzey göreve atanmak istemiş ancak ataması yapılmamıştı.
Şimdi UBP tarafından yapılan atama ile Nüfus Kayıt Dairesi’ne “Müdür” oldu söz konusu şahıs.
Neden?
Bu atama ile söz konusu kamu çalışanının emeklilik ikramiyesi 61 bin TL artsın ve aylık emekli maaşı da 1,140 TL yükselsin diye!..
İşte tam UBP zihniyeti…
Bu atama Cumhurbaşkanı Akıncı'nın önüne geldi geçen hafta, ne yazık ki imzalamış!..
Ancak Akıncı hükümet yetkililerine hassasiyetini belirtmiş.
Özgürgün de "Siz imzalayın biz daha sonra görevden alacağız" demiş.
Peki, Özgürgün'ün sözünü ettiği bu “görevden alma” 6 aylık sürede mi gerçekleşecek yoksa önce mi?
Ben pek güvenmiyorum ama…
Bunu hep birlikte göreceğiz.
S.Denktaş: Yardım Heyeti'nin kapatılması gerekir (2014)
Muhabir: Koordinasyon Ofisi'ni kim yönetecek?
S.Denktaş: Tabii ki Türkiye'den biri olacak. (2016)