1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. HP'li bakanların suçlama oyununa yanıt: 'Samimiyet yok, yazık”
HP'li bakanların suçlama oyununa yanıt: 'Samimiyet yok, yazık”

HP'li bakanların suçlama oyununa yanıt: 'Samimiyet yok, yazık”

Katıldıkları televizyon programında dörtlü koalisyona dönük suçlamalarda bulunan UBP-HP hükümetinin HP'li bakanları, yeni bir siyasi gerilimin de fitilini ateşledi

A+A-


 

Katıldıkları televizyon programında dörtlü koalisyona dönük suçlamalarda bulunan UBP-HP hükümetinin HP'li bakanları, yeni bir siyasi gerilimin de fitilini ateşledi. YENİDÜZEN'e konuşan 4'lü hükümette görev alan eski bakanlar HP'den gelen suçlamalara yanıt verdi:  “İtibar kaybettiler, toplumu ikna edemediler, suçlu arıyorlar.”

 

Fehime ALASYA

 

Halkın Partisi bakanlarının “dörtlü koalisyon”a yönelik eleştirileri, siyasette “samimiyet” tartışmasını gündeme açtı.
HP’li üç bakan katıldıkları televizyon programında Ulusal Birlik Partisi’ne sahip çıktı, 15 ay boyunca koalisyon ortaklığı yaptığı partilere ise ciddi suçlamalar yöneltti.
YENİDÜZEN'e konuşan 4'lü hükümette görev alan eski bakanlar ise HP'den gelen suçlamalara yanıt verdi:  “İtibar kaybettiler, toplumu ikna edemediler, suçlu arıyorlar.”

Başbakan Yardımcısı Kudret Özersayi, İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars ve Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan’ın televizyon programında, dörtlü koalisyon hükümetine yönelik söylemleri eski ortakları tarafından tepkiyle karşılandı.
Söz konusu açıklamalar Besim Tibuk’a ait Diyalog TV’de, Reşat Akar ile Aytuğ Türkkan’ın sunduğu televizyon programında yer aldı.


HP’li Üç bakanın iddiaları

“Türkiye’ye mali açıdan güven verilemedi…”
“Mali açıdan önümüzde güven veren bir tablo göremedik.”
“Vatandaşlık Yasası ekim ayında hazırdı ancak ortaklardan yanıt alamadık.”
“Yollar için kaynak yaratılmadı.”
“Siyasi partilere ödenek azaltılmasına ortaklar karşı çıktı.”
“HP, UBP ile koalisyon kurma derdinde olsaydı önceden hükümeti bozardı.”
“İtibarsızlaştırma vardı. Elimizden geldiği kadar götürdük…”

 

4’lü koalisyonun bakanları ne dedi?

 

Sağlık Eski Bakanı Filiz Besim:

“Biz oyalamışız denmesi beni çok şaşırttı”


“Bazı şeylere çok şaşırdım. Özellikle vatandaşlık yasasıyla ilgili açıklamalara… Ekim'de Ayşegül Hanım sadece taslak getirdi, görüş alışverişinde bulundu ki herkes görüş verdi, yeniden toparlayıp getireceğini söylemişti. Yasa taslağını da bir buçuk ay önce getirdi, sanki Ekim'de getirmiş de biz bu vakte kadar oyalamışız gibi bir söylem vardı, çok üzüldüm açıkçası. Başbakan birkaç kez sormuştu, ara eleman eksikliği var üzerinde çalışıyoruz demişti. Biz oyalamışız demesi beni çok şaşırttı. Biz hep söyledik, çok uyumlu ve samimi bir 15 aydı, en azından sonrasında da süreçleri aktarırken daha dikkatli olmalı, doğru aktarmalıyız. Neticede siyaset uzun vadeli bir olaydır, yine birlikte çalışıp bir şeyler yapacağız. Dörtlü koalisyon döneminin doğru değerlendirme, analiz ve aktarım çok önemlidir. Popülizm bize yakışmaz. Gerçekten ekonomik, sel olarak sıkıntı yaşadık ama kenetlenmeye çalıştık, dört parti değil bir parti gibi çalıştık. Ya da en azından biz öyle sandık.”

 

“Kronometreyi kurdum bekliyorum”

 

Filiz Besim ayrıca sosyal medyada şu değerlendirmeyi de yaptı:
“Diyalog Tv’de Sayın Özersay, Ayşegül Baybars ve Tolga Atakan’ı izledim. Daha 15 gün önce aynı bakanlar kurulunda oturmuş; biz hepimiz yüreğimiz bu toplum için bir şeyler yapalım diye çırpınırken, samimiyetlerine yürekten inanmışken... Meğer çoktan bittiğini ama gözlerimizin içine baka baka bunun sadece bir algı operasyonu olduğunu söylediklerini düşünürken... Ve bir gün sonra 15 ay yan yana en zor koşullarda oturmuş bizlere bilgi verme açıklama gereği dahi duymadan “biz hükümetten çekildik” diye açıklama yapan arkadaşlarımızı hüzünle ve hayal kırıklığıyla izledim. Yok hüznüm Sağlık Bakanlığını bıraktığım için değildi. Bıraktığımın ertesi günü kliniğimde müthiş bir huzurla hastalarımla haşır neşirdim. Yaşamımda onurla hayat taşıma yazdırdığım bir dönemi daha kapatmıştım. Hem de nefes nefese her saniyesini toplum için çalıştığım bir dönemi... Elbette toplum için ağlayanın gözyaşının asla dinmeyeceğini bile bile... Ama hüzünle ve üzülerek izledim programı, çünkü 15 ayda yapamadıklarını anlatırken ille ki bir suçlu arar gibiydiler. Halbuki ben tüm yaptıklarımızı el ele hep birlikte yaptığımızı düşünmüştüm. Yapamadıklarımız ise eksi hanemize yazdığımız şartlar ve imkansızlıklar yumağı... Ki bana göre el ele devam edilebilseydi ille ki başarabileceğimiz konulardı. Sayın Ayşegül Baybars “yurttaşlık yasasını Ekim’de getirdik ama ortaklarımızdan cevap alamadık” diyor. Ben de eğer o bakanlar kurulunda oturuyorsaydım diyorum ki öyle olmadı. Sayın Baybars yurttaşlık yasasını hazırlayacağı bilgi notunu Ekim´de getirdi. O toplantıda Serdar Bey yoktu. Biz hepimiz ve özellikle yasa yapma konusunda deneyimli bir hukukçu olan başbakanımız bu bilgi notuna çok ciddi katkı sağlamaya çalıştık. Sonra aradan aylar geçti ve Sayın Başbakan’ın yine bir uyarısıyla Ayşegül Hanım yurttaşlık yasa tasarısı ve beyaz kimlik dediğimiz ikamet izni taslağını Nisan gibi bakanlar kuruluna getirdi. Elbette ki bakanlıklarımızın insan kaynağı ve özellikle hukukçu sıkıntısını hepimiz biliyoruz ve bu yasa taslaklarını çok hızlı getirmesi beklenemezdi ama “ getirdik de cevap alamadık” demesi üzücü... Şimdi ben kendi adıma kronometreyi kurdum bekliyorum. Bu ülke için hayati önem taşıyan ve de hazır olan bu yasa ne zaman Meclis’ten geçip yasallaşacak. Bir sonraki seçime 10 bin yeni vatandaşla mı gideceğiz yoksa burada yıllarca yaşayıp mağdur olan birçok insana yaşamlarını kolaylaştıracak eğitim sağlık ve çalışma hayatlarında kolaylık sağlayacak beyaz kimlik mi verilecek... Bu minicik ülkede arkadaşlıklar dostluklar ve özellikle siyasi birliktelikler önemlidir. Yaşam aslında bir çeşit politikadır ve ille ki uzun vadede toplumu kurtaracak olan günübirlik politikalar değil; doğru düzgün, prensipleriyle var olan politikalar ve politikacılardır. Değerli dostlarım ben Meclis’te olmasam da 15 aylık bakanlar kurulu, hükümet ve ateşten gömlek sağlık bakanlığı görevimle ilgili tecrübelerimi, yaşadıklarımı sizlerle bu sayfadan paylaşacağım. Bazen eleştirecek, bazen sadece fikrimi söyleyeceğim ama bilin ki hep iyi niyetle ve yapıcı olacağım. Bunu da topluma ve geleceğe olan borcum için yapacağım. Her şey ama her şey bu coğrafyada çocuklarımıza daha güzel bir gelecek için... Sevgiyle kalın...”

 

 

Milli Eğitim ve Kültür Eski Bakanı Cemal Özyiğit:

“Böyle bir suçlamayı kabul etmiyoruz”

“Gereği yapılmadı açıklamalarını reddediyorum. Hazırlanan çeşitli tasarılar var, Bakanlar Kurulu'nda görüşülen tartışılan ve olgunlaştırılmaya çalışılan tasarılar vardır, bu doğrultuda beklenen hızda ilerlemese de Vatandaşlık Yasası'nın bir an önce geçmesinde ısrarcı olanlardandık. Spesifik bazı şeyleri öne çıkarıp biz adım atmak istedik onlar atmadı diye bir şey yoktur. Bazı konular öne çıktı ama geliştirilip olgunlaşması gerektiği için sonuca varmadı. Vicdani ret, kamu reformu, gibi çeşitli konulardı… Vatandaşlık konusunda da çeşitli çalışmalar, görüş alışverişi vardı. Belki tek olumsuz nokta beklenen hızda ilerlenememesiydi ama böyle bir suçlamayı kabul etmiyoruz.”

 

Maliye Eski Bakanı Serdar Denktaş:

“Suçlamalar devam ediyor çünkü itibar kaybettiler”

"Kudret Bey, 'hükümet ortaklarımızdan destek bulamadık' diyor ve çok ayıp ediyor. Hatta benden fazla Tufan Bey'e ayıp ediyor. Anlaşılır gibi değil. Kurulan samimiyete ayıp. İçimden bazı şeyler söylemek geçiyor ama...

Tolga Atakan’ın kaynak talebini değerlendiren Denktaş, “Yok böyle bir şey, yerel kalemlerden ayrılmış kalemlerden para aktarımı yaptık, memur, işçi istedi verdik. Her türlü kalemini karşılamaya çalıştım ve çok iyi ilişkiler içindeydik. Bu suçlamayı yapmalarını gerçekten anlamıyorum. Elimizden gelen katkıyı Türkiye’den para gelmediği halde bile yarattık. Özersay’ın Türkiye’den para gelmemesine ilişkin yorumlarını da dinledim. Nasıl güven vermemişiz, Türkiye’yle görüşen ben değildim, Başbakanlık ve yardımcısıydı, en fazla da yardımcısıydı. Eğer güven verilememişse suçlu biz değiliz, kendisidir. Çünkü ben mali olarak görevimi tam anlamıyla yerine getirdim. Ben görevlerimi yerine getirdim. Bana böyle bir suçlama yapmalarını alsa kabul etmem. Kendi bilgisizlikleri, becerisizlikleri, konsantrelerini başka taraflara kaydırmaları, oturup karşındakinin samimiyetine de güvenerek diyalog kurmaması… Böylesi bir suçlamayı nasıl yaparlar bilmiyorum, hep duyardık dedikodu olarak gelirdi ama yüzümüze söylemediler. Bakanlar kurulunda bu şekilde bir sorun bize gelmedi. Sadece maaş ödemişiz de başka bir şey yapmamışız, insaf! Suçlamalar devam ediyor çünkü itibar kaybettiler. Aylardan beridir Bakanlar Kurulundaki güvensizliğin ana nedenini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.

Kör gözüme parmağım hareketi yapmasınlar, o kadar da aptal değiliz.”

 

Ekonomi ve Enerji Eski Bakanı Özdil Nami:

“Vatandaşlık Yasa Tasarısı için en yoğun talep CTP ve TDP kanadından geldi”


“Vatandaşlık Yasa Tasarısı'nın gecikmenden hazırlanmasıyla ilgili en yoğun talep CTP ve TDP kanadından geldi, yetki İçişleri Bakanlığı'ndaydı, hazırlık onlardan beklendi, taslak bulunuldu fakat HP başkanı dahil diğer koalisyon ortakları, ekonomik krize yoğunlaştıkları için Bakanlar Kurulu'nda detaylı tartışma yapılması zaman adlı. Fakat bu süre zarfında taslakla ilgili Bakanlar Kurulu'na herhangi bir talep ve telkin de gelmedi. Konunun kurulda tekrar gündeme gelmesi üzerine CTP ve TDP kanadından kurula taşındı ve bu tasarıyı bir an önce bitirmemiz gerektiği, parti meclislerimizden de görüş alıp meclise sevk etmemizin aciliyeti Bakanlar Kurulu'na diğer ortaklar tarafından getirildi, HP tarafından değil. Buradaki suçlamasını oldukça yersiz buldum. Birçok konuda hepimiz tasarı hazırlayıp gönderdik, öncelik sırasına göre her iş ele alındı.

Altyapı yatırımlarına yeterli kaynak konusu ise tüm bakanların katkısıyla çözüm aradığımız, bütçelerimizden fedakarlık yapacağımızı beyan edip kaynak arayışına girdiğimiz bir konuydu. Başbakan da kendi fonundan ayırmayı kabul etti, birçok yerden kaynak aktarılacaktı, tüm bakanlıklar buna hazırdı, yasal düzenleme de hazırdık, iki de çok uzun Bakanlar Kurulu toplantısı yaptık ve kamuoyuna yansıdı. TC’den kaynak gelmese bile ülkenin ihtiyaçları nasıl karşılanabilir bunun formüllerini üretmeye başlamıştık. Böyle bir ortamda HP kanadı koalisyonu bozdu. Bu açıklamaları samimi bulmak imkansız.

Mali güven konusu ise tamamen desteklenemeyecek bir iddiadır çünkü çalışma takvimleri Türkiye ekipleriyle kurgulandı, oradan cevap bekliyorduk. 8 Mayıs haftası TC bize protokol taslağını gönderecekti. Bu taslağı beklemeden hükümeti bozanların bu açıklamada bulunması inandırıcı değil, gerçekle uzaktan yakından ilgisi yoktur.”


///////////
 

Çalışma ve Sosyal güvenlik Eski Bakanı Zeki Çeler:

“Bunlar bahane uyduruyor”

“Ek maaş desteğini en çok istemeyen parti onlardı, yolsuzlukların üzerine gidilmedi deniliyor. Hangi yolsuzluk önümüze gelse hemen müdahale ettik, bunlar bahane uyduruyor. Vatandaşlık yasası konusunda ise buna en çok destek veren taraflardan biriydik, hepimiz taslağa görüş ve fikir verdik, uygun bulduk, hemen meclise sunun dedik, destekledik.

Yurttaş olan özel sektör çalışanlarının maaşlarına ‘ek devlet desteği’, 750 TL ek maaş desteği çalışması vardı, buraya toplu iş sözleşmeli ve sendikalı olma şartı koymuştuk, ama buna en başta karşı çıkan parti HP olmuştu. Burada sorun çıkmaması için sorumluluğu Serdar Denktaş üstlenmişti, çünkü buna ciddi anlamda karşıydılar. Bu gibi birçok örnek var, ben her türlü televizyon programına katılmaya, bunları anlatmaya gerekse yüz yüze konuşmaya varım. Bu yapılanlar beceriksizliklerini üzerimize yıkmaya çalışmalarıdır.”

 

“Şu anda gonnora toplamıyoruz!”

 

Yapılan yorumları kısaca değerlendiren ve bazı örneklerle ifade etmeye çalışan Çalışma ve Sosyal güvenlik Eski Bakanı Zeki Çeler, YENİDÜZEN’e yaptığı açıklamada “Bunlar bahane uyduruyor” dedi.

Çeler, sosyal medya hesabından ise yaptığı açıklamada ise “Bizler üzerinden aklanacağını sanıyorsan, halen daha siyaseti ve bu toplumun ne kadar akıllı olduğunu anlamamışsın demektir! Şu anda gonnora toplamıyoruz! Üzerimize yıkmaya çalıştığın beceriksizliğini bir ağzımızı açarsak başına geyecen haberin yok! 
Saygımızdan, samimiyet hissettiğimiz için sakin durduğumuzdan dolayı ensemizde andrez oynamana müsaade etmeyceyik. Yazık çok yazık...” ifadelerine yer vermişti.

 

/ //

 

Tarım ve Doğal Kaynaklar Eski Bakanı  Erkut Şahali:

“Ne toplumu ne de bizi inandıramadılar”


“İcraat konusundaki hız meselesi ve bizim onları yavaşlattığımıza yönelik iddialar çok çirkin iddialardır. Çok ağır koşullardan geçtik, ekonomik kriz, doğal afetler dolayısıyla tamamı bizim planladığımız çalışmalara engel teşkil etti. Bu hükümette görüş birliği olmayışı veya uyumsuzluk değildi. İçinde olduğumuz şartların getirisiydi. Örneğin yurttaşlık yasası görüşleri çok üzüntü vericiydi, konuya ilişkin ekim aynında bize bilgilendirme yapılmıştı, mutabakatımızı beyan ettik ancak yasa tasarısı nisan ayı başında hükümet ortakları görüşüne açıldı, bakanlar kuruluna gelmesinde de Başbakanın ısrarı vardı. Aynı şey çoklu tarifeyle ilgili de oldu, Başbakanın burada da ısrarı ve talebi vardı. Sürekli o konular ne oldu diye sormuştu. Ardından çoklu tarifeyle ilgili, özellikle HP temsilcileri kendilerinin onayı dışında bir uygulamaymış gibi hareket etmişlerdi. Gerçekten üzüldüm, hem takdirimizi hem de onayımızı verdik ama sanki bir prangaymışız gibi hareket ettiler. O dönemde uyumlu ve samimiydik ama hükümet bozulurken ortaya koyulan gerekçeler ne bizi ne de toplumu inandırmadı.” 

 

Turizm ve Çevre Eski Bakanı Fikri Ataoğlu:

“Ömrümüz, Kudret beyin mızıkçılıklarını tamir etmekle geçti”

“İllaki eleştiri yapmak için eleştiri yapılmaz. Dörtlü koalisyonda tüm görüşmelerimiz çok şeffaftı, Tolga beyin istediği maddi olanak yaratılmaya çalışılıyordu. Borçlanma yoluna gidilip yolların yapılanması sağlanacaktı. 55 Milyon TL’nin onayını verdik ama ömrümüz yetmedi. Bu eleştiriler yersizdir, kurul uyum içinde çalışıyordu. Herkes birbiriyle uyumluydu, mızıkçılık ve altını deşme olayı yoktu, olduğunda da bunu yapan Kudret beydi. Örneğin maaşlar ödenirken maliyenin bir hafta sonrası alacağı rakamı borçlanmadan bir hafta önceden alınmasına dahi laf söylemişti. Buna teşekkür etmemiz gerekirdi. Bu ve bunun gibi eleştiri ve mızıkçılıklar, sürekli HP tarından gündeme geliyordu.

Ömrümüz, Kudret beyin mızıkçılıklarını tamir etmekle geçti. Elle tutulur bir olay yok, bugün dörtlü koalisyon içindeki mızıkçılıklara bakıp ikili koalisyonda nasıl yapacaklar diye hayret ediyorum. Aynı mızıkçılık devam ederse, ikili koalisyonun üçüncü toplantısında kavga başlayacaktır. Şu andaki UBP’den Bakanlar Kurulu’nda yer alan arkadaşları önceden tanıyorum, çalıştık ve biliyorum, bu mızıkçılıkla mutlaka kavga edecekler. Kudret beyin mızıkçılıkları olmasaydı bu hükümet 5 sene sürerdi.”

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 5045 defa okunmuştur