“Hristofyas-Talat uzlaşısına sahip çıkalım”
YENİDÜZEN’e konuşan “Kıbrıs Cumhuriyeti” İçişleri eski Bakanlarından, AKEL Merkez Komitesi Siyasi Büro Üyesi, Siyasi Büro Genel Koordinatörü Neoklis Silikiotis, enerji konusunun Kıbrıs sorununda motivasyon aracı olabileceğine işaret etti.
Tünay MERTEKÇİ
Tassos Papadapulos hükümetinde 1 yıl İçişleri Bakanlığı, Dimitris Hristofias hükümetinde 4 yıl İçişleri Bakanlığı ve 1 yıl da Turizm, Sanayi ve Enerji Bakanlığı, 2014-2019 yılları arasında da Avrupa Parlamentosu milletvekilliği yapan Neoklis Silikiotis YENİDÜZEN’e konuştu. Şu an ise AKEL Merkez Komitesi Siyasi Büro Üyesi, Siyasi Büro Genel Koordinatörü görevlerine devam eden Neoklis Silikiotis, Kıbrıs sorununda mevcut durumu değerlendirdi ve “iki devletli çözüm” fikrini de yorumladı. Böylesi bir çözümün, Kıbrıslıların tümü için “yıkımın kapısını” açacağını vurgulayan Silikiotis, bu kadar küçük bir adada uzun vadede iki ayrı devletin yaşamasının imkânsız olduğunu söyledi. Silikiotis, “Böylesi bir şey Kıbrıs sorununun çözümünü değil, aksine Kıbrıs’ta çözümün kapısını tamamen kapatır” diye konuştu ve Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların dünyaya, “BM kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu birlikte kurabiliriz ve ortak geleceğimizi birlikte inşa edebiliriz” mesajını vermesi gerektiğinin altını çizdi.
“En uzun süren çıkmazla karşı karşıyayız”
Kıbrıs sorununda bugüne kadar yaşanmış en uzun süren çıkmazla karşı karşıya olunduğunu belirten Neoklis Silikiotis, müzakerelerin bu kadar uzun süre kesintiye uğradığı başka dönem yaşanmadığının altını çizdi. “Müzakerelerin yeniden başlaması konusunda, BM tarafından özel temsilci atansa dahi birtakım zorluklar yaşanması bekleniyor” diyen Silikiotis, sorunun daha da karmaşık hale geldiğini söyledi. Silikiotis, sorunun daha da karmaşık hale gelmesinin nedenini, “Kıbrıs Türk toplum lideri Ersin Tatar ve Türkiye’nin resmi yetkilileri tarafından iki devletli çözüm konusu öne sürülüyor” ifadeleriyle açıkladı. Söz konusu durumun, müzakerelerin yeniden başlayabilmesini zorlaştırdığına dikkat çeken Silikiotis, “Çünkü Kıbrıs sorununun çözümü konusunda üzerinde anlaşmaya varılmış olan zemini iki devletlilik tezi ihlal etmiş oluyor” diye konuştu.
“Hristodulidis girişimde bulunmalı”
Kıbrıslı Rum Lider Nikos Hristodulidis’ten üzerinde anlaşmaya varılmış zeminde müzakerelerin yeniden başlatılması yönünde daha büyük tutarlılıkla girişimlerde bulunmasını beklediklerini vurgulayan Silikiotis, müzakerelerin sadece Crans Montana’da kalınan yerden devam etmesi talebini sözle ifade etmenin yeterli olmadığına da işaret etti. Silikiotis, “Müzakerelerin Crans Montana’da kalınan yerden başlayabilmesi demek, o zamana kadar varılmış olan görüş birliklerinin, yakınlaşmaların da korunması demektir. Bir yandan 2017’ye kadar varılan yakınlaşmaları tartışmaya açacak söylemlerde bulunup diğer yandan Crans Montana’da kalınan yerden müzakerelerin yeniden başlamasını söylemek, birbiriyle çelişen söylemlerdir” ifadelerini kullandı. AKEL’in, 2020 yılının aralık ayında dönemin Rum Lideri Nikos Anastasiadis’e, önerilerini somut bir biçimde yazılı olarak gönderdiğini anımsatan Silikiotis, aynı önerileri güncelleşmiş biçimde Rum Lider Hristodulidis’e de sunduklarını kaydetti.
“Ön koşul olmaksızın tüm yakınlaşmalar kabul edilmeli”
Üzerinde anlaşmaya varılmış olan çözüm zeminine sadık kalınmasının önemine işaret eden Silikiotis, bu çözüm zemininin de BM kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon olduğunu belirtti. Görüşmelere Crans Montana’da kalınan yerden yeniden başlanmasının gerektiğini vurgulayan Silikiotis, AKEL’in sunduğu öneride tüm bunların yer aldığını belirtti. Silikiotis 2017’de Crans Montana’da çözüme çok yaklaşıldığının dile getirildiğini de anımsatarak “Crans Montana’da kalınan yerden devam etmek, Guterres çerçevesini kabul etmek demektir. Herhangi bir ön koşul öne sürmeksizin müzakere süreci boyunca varılmış olan yakınlaşmaların kabulü demektir. Hristofyas ve Talat, Akıncı ve Anastasiadis döneminde varılan görüş birliklerinin kabulü demektir. Görüş birlikleri, yakınlaşmalar derken, öncelikle siyasi eşitlikten bahsediyoruz. Siyasi eşitliği kabul ediyoruz. Bu da Kıbrıs Türk toplumunun sonuç alıcı bir şekilde yönetime, ortak devlete katılımı demektir” diye konuştu.
“Müzakerelerin yeniden başlamasını istediğimizi tutarlı bir biçimde göstermiş oluruz…”
Silikiotis, “Bu çerçeveyi kabul etmek demek hem dönüşümlü başkanlığın hem ağırlıklı ve çapraz oyun kabul edilmesi demektir. Aynı zamanda bakanlar kurulunun alacağı kararlarda en az bir Kıbrıslı Türk bakanın olumlu oyunun, onayının olmasını kabul etmek demektir. Yani bakanlar kurulunda bir karar alınabilmesi için Kıbrıslı Türk bakanlardan en az birinin bu kararı onaylaması gerekecek. Bunlar kabul edildiği takdirde, müzakerelerin yeniden başlamasını istediğimizi tutarlı bir biçimde göstermiş oluruz” dedi. Kıbrıs Türk toplumunun istediği temel unsurun siyasi eşitlik olduğuna vurgu yapan Silikiotis, kararlarda sonuç alıcı bir şekilde katılımın önemine işaret etti. “Bunları kabul ettiğimiz takdirde, zaten samimiyetle müzakerelerin yeniden başlayıp kısa sürede sonuca varılabilmesini istediğimizi göstermiş oluyoruz” diyen Silikiotis, tüm bunları Rum Lider Hristodulidis’in BM’ye aktarması gerektiğine dikkat çekti.
“Tatar görüşlerinde ısrar ederse, zorluk yaşanacaktır”
Kıbrıs Rum tarafının yapması gereken şeyin, bu tutumu BM’ye aktarmak olduğunu dile getiren Silikiotis, “Ersin Tatar şu anda dile getirdiği görüşlerinde ısrar ederse, zorluk yaşanacaktır. Kıbrıs Rum tarafının BM tarafından da kabul edilen çözüm çerçevesine bağlı olduğunu ve müzakerelerin bu zeminde yeniden başlamasını gerçekten istediğini çok net bir şekilde hem BM’ye hem AB’ye hem de tüm uluslararası topluma göstermesi gerekiyor” diye konuştu. Doğu Akdeniz’de bulunan doğal gaz yatakları nedeniyle, son yıllarda bölgede enerji konularıyla ilgili yoğun bir hareketliliğin yaşandığını söyleyen Silikiotis, söz konusu hareketliliğin gerek Kıbrıs’ın gerekse İsrail ve Mısır’ın Münhasır Ekonomik Bölgelerinde (MEB) bulunan hidrokarbon rezervleri nedeniyle yaşandığına dikkat çekti. “Hepimiz bildiği üzere Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de jeostratejik bir konumu söz konusudur” diyen Silikiotis, Kıbrıs’ın MEB’inde de doğal gaz yatakları bulunduğunun tespit edildiğini kaydetti.
“Enerji, Kıbrıs sorununun çözümünde motivasyon aracı olabilir”
“Kıbrıs’ın gerek jeostratejik konumu gerekse varlığı tespit edilmiş olan doğal gaz yatakları, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olarak katalizör işlevi görebilir” diye konuşan Silikiotis, bu doğal gaz yataklarının değerlendirebilmesi için Kıbrıs sorununun çözümünün gerektiğinin altını çizdi. Kıbrıs sorunun çözümüyle bu doğal gazın, yurt dışına ihraç edilebileceğini belirten Silikiotis, enerji konularının Kıbrıs sorununun çözümünde katalizör işlevi görmesi ve motivasyon aracı olmasını öngören önerileri olduğunu vurguladı. AKEL olarak Rum Lider’e sundukları öneriler içerisinde, “Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik motivasyonu sağlamak için enerjinin değerlendirilmesi önerisi” bulunduğuna dikkat çeken Silikiotis, “Hristofyas ile Talat arasında varılan görüş birliklerine sahip çıkılması ve bunların teyit edilmesi gerekiyor. O dönemde iki lider doğal kaynaklarının ve deniz bölgelerinin federal devletin yetkisi içerisinde olacağı konusunda anlaşmışlardı. Ayrıca iki lider o dönemde, doğal zenginliklerden elde edilecek olan gelirlerin iki toplum arasında nasıl paylaşımının yapılacağı konusunda da anlaşmaya varmışlardı” hatırlatmasında bulundu.
“Çözüm olmadan fondaki para kullanılamaz”
Kıbrıs sorununun çözümünü hedefleyen görüşmelerde stratejik mutabakata varılması halinde, Kıbrıslı Rumlardan ve Kıbrıslı Türklerden oluşan bir komisyon oluşturulup doğal gazın birlikte idaresinin sağlanabileceğini kaydeden Silikiotis, “Çözümün ardından bir federal fon oluşturulması gerekiyor. Hidrokarbonlara yönelik bir fon. Böylesi bir fon şimdiden oluşturulmuş durumda. Ancak bu fonda birikecek olan paralar, çözüm olmadan kullanılmamalı. Çünkü bu fonda biriktirilecek olan gelirler, iki topluma da aittir. Yarın Kıbrıs doğal gaz satmaya başlarsa, bu satıştan elde edilecek gelirler bu fona yatırılacak. Doğal gazdan elde edilecek gelirde Hristofyas-Talat arasında varılan görüş birliğinde de yer aldığı gibi, Kıbrıslı Türklerin de payı vardır. Bu nedenle doğal gazdan sağlanacak gelir söz konusu fona yatırılacaktır ve çözüme ulaşılması öncesinde bu fona yatırılan paraya kimse dokunmamalıdır. Eğer şimdiden bu paralar harcanırsa, doğal gaz Kıbrıs sorununu çözüme kavuşturma konusunda itici güç olmayacak. Bu nedenle ne Kıbrıslı Rumlar ne de Kıbrıslı Türkler bu fondan çözüm öncesinde para almasın diyoruz” ifadelerini kullandı.
“Adadaki bölünme, devasa sorunlara yol açıyor”
Enerji konularıyla ilgili değerlendirmesinde, “Türkiye’yi de çözüm yönünde nasıl motive ederiz?” sorusunu da yanıtlayan Silikiotis, “Kıbrıs sorununun çözümünü sağlarsak, birleşik federal devlet ile Türkiye arasında iki ülkenin münhasır ekonomik bölgelerinin belirlenmesi konusunda anlaşmaya varılması hedefiyle hemen görüşmelere başlanmalıdır. Eğer teknik ve ekonomik açıdan yararımıza olduğu görüşündeysek, doğal gazın Türkiye üzerinden başka ülkelere gitmesi konusunda araştırmalar başlayabilir. Bu da çözümün ardından yapılması gereken bir şey. Çünkü bu sayede, doğal gazın çözüm yönünde motive edici bir unsur olması sağlanır. Eğer şimdiden Kıbrıs Cumhuriyeti bu konuda Türkiye ile anlaşırsa, Kıbrıs Türk toplumunun bundan kazancı ne olacak? Kıbrıs sorununun çözümünü gerçekleştirdiğimiz takdirde daha geniş bölgede enerji planlamalarında Türkiye’nin de yer almasının yolu açılabilecektir. Bu, Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözümünü istemesi yönünde motive edici bir unsur olacaktır” dedi. Adadaki bölünmenin, devasa sorunlara yol açtığına değinen Silikiotis, bu yüzden Kıbrıs sorununun çözümünü istediklerini belirtti.
“Adadaki demografik dengenin kurulması da önemlidir”
Silikiotis, “Adadaki bölünme hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların haklarının ihlal edilmesine neden oluyor. Bugün Kıbrıslı Rumların köylerine gidip yaşayabilmeleri, mülklerinde yaşayabilmeleri mümkün olmuyor. Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıslıların tümünün insan haklarından ve temel özgürlüklerinden yararlanabilmelerinin yolu Kıbrıs sorununun çözümünden geçiyor” diye konuştu. Karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık meselesiyle ilgili soruya verdiği yanıtta Neoklis Silikiotis, 1974’ten itibaren Türkiye’den adaya nüfus taşındığını ve yerleştirildiğini ifade ederek, bunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. Silikiotis bu durumun aynı zamanda Kıbrıs’ın demografik yapısını da değiştirdiğinin altını çizerek, “Bu, Kıbrıs Türk toplumunun varlığı açısından da ciddi tehlike teşkil etmektedir. Kıbrıs Türk toplumu yok edilirse, Kıbrıs yok edilir, Kıbrıs Rum toplumu da kaybolur. Bu nedenle nüfus oranlarıyla ilgili olarak görüşmelerde görüş birliğine varılmış olması da önem taşımaktır. Kıbrıs Türk toplumunun varlığının korunması önemlidir. Aynı zamanda adadaki demografik dengenin korunması da önemlidir” ifadelerini kullandı.
“Karma evliliklerden doğan çocuklar konusu, insani bir konudur”
Adada doğmuş ya da Kıbrıslı Türklerle evlenen insanların, çözümün ardından adada kalabilmeleriyle ilgili görüş birliğini de anımsatan Silikiotis, “Yasa dışı biçimde adaya nüfus taşınarak yerleştirilmesi uluslararası hukukun ihlali olduğundan, bunun yol açtığı sonuçların kabul edilmemesine ilişkin bir yasa var. Ancak karma evliliklerden doğan çocuklar konusu ayrı bir konu, insani bir konu olarak ele alınmalıdır. İster annesi ister babası Kıbrıslı Türk ise, bu çocukların vatandaşlık alabilme perspektifinin olması gerekiyor. Biz hükümette olduğumuz dönemde bu soruna çözüm yolu buluyorduk. Nitekim yüzlerce başvuru onaylandı ve vatandaşlık alabilmeleri sağlandı. Bizim o dönemde uyguladığımız politika, 2013’ten itibaren Anastasiadis’in yönetime gelmesiyle sonlandırılmış durumda. Aynı politikayı bugünkü hükümet de sürdürüyor. Yapılan başvurulara olumsuz yanıt vermiyorlar ama özünde hiçbir şey de yapmıyorlar” diye konuştu. Karma evliliklerden doğan çocukların karşılaştıkları bu sorunun çözülmesi gerektiğini ifade eden Neoklis Silikiotis “Bu sorunu yaşayan çocuklara yönelik çözümler üretilmesi, yasa dışı yerleşimin kabul edilmesi anlamına gelmez” dedi.
“İki devletli çözüm fikrine karşı birlikte mücadele etmeliyiz”
“Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler olarak iki devletli çözüm fikrine karşı birlikte mücadele etmeliyiz” diye konuşan Silikiotis, böylesi bir çözümün, Kıbrıslıların tümü açısından “yıkımın kapısını” açacağını vurguladı. Bu kadar küçük bir adada uzun vadede iki ayrı devletin yaşamasının imkânsız olduğunu söyleyen Silikiotis, “Böylesi bir şey, nihai olarak adanın bölünmesi Kıbrıs sorununun çözümünü değil, tam aksine Kıbrıs’ta çözümün kapısını tamamen kapatır. Adada iki ayrı devlet olduğu takdirde, Kıbrıs Türk toplumunun varlığı büyük tehlikeye girecek, adanın kuzeyindeki devlet Türkiye’ye bağlı olacaktır. Böyle bir çözümü AB de kabul etmeyecektir” ifadelerini kullandı.
“Bu memleket bölünemeyecek kadar küçüktür”
İki toplumdaki barış yanlısı ilerici güçlerin çözüm hedefiyle mücadelelerini yoğunlaştırmalarının önemini vurgulayan Silikiotis, “İki toplum tarafından pek çok ortak faaliyet yapılıyor. Siyasal partiler, sendikalar, gençlik örgütleri mücadele ediyor ama daha da fazlasını yapabilmemiz gerekiyor. İlerici güçler olarak el ele vererek çözüm hedefli faaliyetlerimizi nasıl daha fazla geliştirebiliriz, bu konuya odaklanmalıyız” dedi. Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Rumların dünyaya, “BM kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu birlikte kurabiliriz ve ortak geleceğimizi birlikte inşa edebiliriz” mesajını vermesi gerektiğinin altını çizen Silikiotis, ortak mücadelenin önemine işaret ederken “Çözümle de işimiz bitmiyor. Çözüm sonrasında da yine çözüm yanlısı güçler, bu çözümün yaşatılabilmesini sağlayacak olan güçlerdir” diye konuştu. Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) eski başkanlarından Özker Özgür’ün bugün 18’inci ölüm yıldönümü olduğunu anımsatarak “Özker Özgür’ün ölüm yıldönümünde onu saygıyla anıyorum ve onun şu sözlerini bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Bu memleket bölünemeyecek kadar küçük ama hepimizin barış içerisinde yaşayabileceği kadar da büyüktür” diyen Silikiotis “Kıbrıslılar olarak bu güzel vatana sahip çıkmalıyız” diye ekledi.