HÜKMÜ YOK
Üç beş güne kadar UBP’li Ersan Saner yeni bir hükümeti kurmuş olacak. Belli ki pazardan önce ‘bu iş’ bitecek. Zira Pazar 15 Kasım… KKTC’nin kuruluş yıldönümünden dolayı değil, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek olmasından ötürü bitmeli.
Ankara patentli senaryo uyarınca önce Saray için, ardından da Başbakanlık ve UBP Genel Başkanlığı için yapılmış müdahalelerle şekilleniyor her şey…
Bakın, 10 ay ya da 45 gün ertelemeden söz eden UBP liderliği kurultayını da erkene çekti. Bu hafta sonu, yani Erdoğan’ın ziyaretinden bir gün önce ‘o iş’i de temize havale edecekler.
O makam için yarışanların tamamı sus-pus kesildi. Hele ilk turda ciddi oy farkıyla birinci olan Faiz Sucuoğlu ‘kayıplar’ı oynuyor.
Kısaca ‘onay vermek durumunda kaldım’ dedi, ‘çekilme’ işine… Ve fakat gerekçelerini söylemedi. Niçin ‘o durumda kaldığı’nı kamuoyu bilmiyor. Çünkü muhatabı –her nedense- susmayı tercih ediyor.
Öyle ‘vatan için’ lafları da kimsenin karnını doyurmuyor tabii… Üç yaşındaki çocuklar dahi bunlara inanmıyor. Zira inandırıcı değil.
Orta yerde bal gibi bir ‘müdahale’ var ve bu gerçek UBP’liler dahil herkesten fellik fellik saklanıyor.
***
Peki ama şimdi kurulacak yeni hükümete ‘normal’ gözle mi bakacağız?
Ersan Saner ‘Sayın Başbakan’ mı olacak?
Bakanlar ‘sayın’ diye mi anılacaklar?
Bakanlar Kurulu düzenli toplantılar yapacak ve de biz bunu içselleştirecek miyiz?
Alınacak kararların ‘başımızın üstünde’ yeri mi olacak yani?
Sanki ‘normal’ bir seçim süreci yaşanmışçasına hayata kaldığımız yerden devam mı edeceğiz şimdi?
Hoş, benzer sorular Cumhurbaşkanlığı seçimi için de geçerli zaten…
Tatar Saray’a çıktı ama nasıl?
Hak ederek mi?
Halkın desteğiyle mi?
Hayır!..
‘İlk müdahaleli seçim’ değildi 2020’de yaşananlar, ama o kadar işler çığırından çıktı ki artık, buna bir ‘son’ vermek, en azından ‘bu kadarı da fazla’ demek gerekmiyor mu?
***
Aslına bakarsanız toplum açısından ‘hükümsüz’ bir yönetim var artık başımızda…
Cumhurbaşkanı var, ama hükmü yok!..
Hükümet olacak, ama hükmü olmayacak!..
Nasıl olsun ki?
‘Elini veren kolunu kaptırır’ derler.
Bunlar değil eli-kolu, bütün gövdeyi kaptırdılar.
Artık oradaki ‘irade’ de kendilerinin değil, oraları idare edecek ‘akıl’ da…
Kumandalı idare dönemine girdik tamamıyla…
Bugün anket yapılsa ‘siyasete güven’in daha da dibi bulduğunu göreceğiz muhtemelen…
Bu toplum bunu hak etmedi asla…
Bu yüzden ‘müdahaleler’, yani ‘siyasi darbeler’ ile işbaşına getirilenler de o makamlarda rahat oturamayacaklar hiç…
Toplum için ‘hükümleri yok’ çünkü!..