1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. Hükümet başarılı mı, başarısız mı?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

Hükümet başarılı mı, başarısız mı?

A+A-

Kavurucu yaz sıcağında kurulan seçim sandıklarından çıkan CTP-DP koalisyon hükümeti ‘iki buçuk aylık’ oldu.

Henüz ‘ilk 100 gün’ü tamamlamadı belki, ama kamuoyunda hükümetle ilgili bazı yargılar oluşmaya başladı.
Bu yargıların bazıları olumlu, bazıları ise olumsuzdur.

Ancak kamuoyu nezdinde hükümet henüz ‘yeni’dir ve başarılı olup olamayacağını ‘bekleyip görmek gerektiği’ görüşü yaygındır.

Her ‘yeni’nin bir ‘kredi’si vardır ve ‘yeni hükümet’ de bu krediyi kullanmaktadır.
Kredinin vadesi yapılacak icraatlar ve kamuoyunda oluşacak yargılara göre belirlenecektir.
Bir başka deyişle gidişatı belirleyecek olan hükümetin performansıdır.

**

Özkan Yorgancığlu başkanlığındaki hükümetle ilgili en belirgin özellik “işlerin yavaş ilerlediği”dir.
Birçok bakanın hala üst düzey yöneticisi atanmış değildir. Gerek hükümetin ‘olabildiğince eskilerden yararlanma, yeni müşavir yaratmama’ tavrı, gerekse parti içi çekişmeler veya uyumsuzluklardan ötürü birçok atama hala beklemededir.

Bazı bakanlıklarda ‘günlük işlemlerin dahi yapılamaz’ durumda olduğu yönünde şikayetler vardır. İki buçuk aylık hükümetin bürokrat atamalarını hala tamamlayamamış olması önemli bir handikaptır.
Ataması yapılmayan BRT, TAK gibi kurumlar da cabası!..

**
Hükümetle ilgili kamuoyu algısında öne çıkan bir diğer nokta koalisyon ortaklarının ‘uyumsuz’ olduğudur.
İki partinin başkanı, Başbakan ile Yardımcısı’nın medya önünde birlikte görünmemesi bu algının oluşmasına katkı yapmış olabilir.

Bununla birlikte başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’ın ‘geçici istihdamları’ ve ‘fonlar’ örneğinde olduğu gibi farklı mesajlar vermesi de ‘ortaklar arasında uyum yok’ algısını besliyor.

Öte yandan bu algının oluşmasında “CTP-UBP koalisyonu lobisi”nin etkili olduğunu da eklemek lazım. Bu konuda misyon üstlenmiş kişi, kurum ve merkezler olduğu açıkça gözlemlenebiliyor.

Dolayısıyla gerek CTP kanadının, gerekse DP kanadının ‘uyum’ konusunda hassasiyet göstermesi lazım.

**

CTP-DP koalisyonunu esas hırpalayan konuları ise TC-KKTC protokolü çerçevesinde yaşanan gelişmeler ya da atılması öngörülen adımlar oluşturuyor.

2013-15 dönemini kapsayan ve altında KKTC adına imzaların yer aldığı o metinde revizyon hem kamuoyunun, hem de koalisyon ortaklarının ortak beklentisi ve hedefi…

Ancak bu işin kolay olmayacağı daha Sibel Siber hükümetinde yaşanan ‘maaş’ ve ‘taahhüt mektubu’ krizleriyle kendini belli etmişti.

TC kanadını temsil eden siyasetçiler ve bürokratlar protokolün dışına çıkılmasını istemiyor. Buna karşılık KKTC hükümeti revizyonu gerekli görüyor.

Geçen ay başı yaşanan krizin nedeni de buydu. Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın ziyaretinde konu zamana yayıldı. Ancak mevzu tamamen kapanmış değil.

Dolayısıyla TC ile ilişkiler konusunda hükümetin yeni krizler yaşama olasılığı orada duruyor.

**

Yukarıda sıralananların yanı sıra elektrik zammı hükümetin en fazla yara aldığı konuların başında geliyor. Her ne kadar zorunluluk gereği yapıldığı söylense de, alım gücü yerlerde sürünen vatandaşın ve işletmelerin lehine bazı tedbirler almadan, elektrikteki sıkıntıları giderecek başka uygulamaları hayata geçirmeden ‘zam’ yapmak doğru olmadı.

KIBTEK’in mazot alamaz, elektrik üretemez noktaya ge(tiri)lmesinde her ne kadar eski hükümetin rolü çok büyük ve affedilmez olsa da, bu zam eskisini değil, şimdiki hükümeti yaraladı.

**

Toplumda moraller bozuktur. Yaşanan her olumsuzluk sosyal psikolojiye katmerli şekilde negatif yansımaktadır. Bunun temel sebebi ‘çaresizlik’ diye özetlenebilecek ruh halidir.

Bu ruh halindeki topluma moral vermek, insanlara umut aşılamak kolay değildir. Özellikle gençlerin ve yeni yetişen nesillerin gelecek kaygısı çok büyüktür.

Son dört-beş yıllık süreçte toplum iyice fakirleşmiş, ‘orta sınıf’ı oluşturan en geniş kitle süratle dibe vurmuştur.
Kıbrıs sorunundaki kimi olumlu gelişmeler yeniden bir umut ışığı olsa da, şu anki durgunluk yeniden ışığın karamsarlığa dönüşmesine neden olmuştur.

**
Toplumun ‘iyi’ işlere ihtiyacı vardır.
Bunun için hükümetin bir an önce hareketlenmesi, üzerindeki ‘ölü toprağı’nı atması ve  süratle insanımızın yüzünü güldürecek, gururunu okşayacak adımlar atması gerekiyor.
Sokaktaki vatandaş Başbakan’ın ve bakanların elinde ‘sihirli değnek’ olmadığının bilincindedir. Kimse olağanüstü gelişmeler, mucizeler beklemiyor.
Ama örneğin borçlularla ilgili yasal düzenleme gibi birtakım adımlar ve hayatı ucuzlatacak bazı kararlar yaraya ‘merhem’ olabilir.
Başbakan’ın ve hükümetin TC ile ilişkiler konusunda UBP’nin aksine ‘onurlu bir duruş’ sergilemesi, sosyal diyaloğa açık olması önemli bir farktır.
Yurttaşlıklarla ilgili işlemlerin askıya alınması, askerlik süresi gibi sosyal yaralara el atılması, demokratikleşme yönünde yasa hazırlıklarının devam etmesi, Kıbrıs sorununda ‘federal çözüm’ için aktif bir tavır sergilenmesi hükümetin ‘iyi işler’ hanesine yazılan önemli noktalardır.
Kamuoyu hükümete henüz ‘karne’ vermeyi erken buluyor, ama kabinenin de bir an önce daha sıkı bir tempoda ders çalışmasında büyük fayda var.

Bu yazı toplam 2300 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar