1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Hükümet başarılı olur mu?
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Hükümet başarılı olur mu?

A+A-

4’lü koalisyon hükümeti bir yılı aşkındır görevde…
Bu sürede neler olmadı ki? Döviz krizi, fırsatçıların da eliyle yaratılan pahalılık furyası, gerçek pahalılık, doğal afetler, mali tıkanıklık ve dahası…
Yavaş yavaş hepsi geride kalmışa benziyor. Şimdi bir yol alacak bu hükümet. Ve toplumu dönüştürmek gibi bir de görevi var.
Toplumun her kademesinde haklı beklentiler var.
Bunu kamusal alanda bizzat görebiliyorsunuz.
Herhangi bir sohbette konu dönüp dolaşıp ‘hükümete’ geliyor.
Hükümet programları çok da bağlayıcı olmasa da 4’lü koalisyon için yazılan metnin laf ola yazılmadığını anlamak için okumanız gerekiyor.
Sorunların tespiti ve çözüm yolları bilerek ve isteyerek seçilmiş.
Memleketin dikkat çeken sorunlarının başında gelenler programda da kendini iyiden iyiye hissettirmiş.
Yurttaşlık, adalet, dini baskıların bir sonucu olarak laiklik sorunu, ekonomideki çarkların dönmeyişi ve kamudaki sorunlar programda altı çizilen meseleler.
Hükümetin ‘yazılı’ kısmı tamam anlayacağınız, 10 üzerinden 10.
Şimdi beklenen bu ‘yazılı’ maddeciklerin tek tek hayata geçmesi.

                                                                  *  *  *

Elbette realitede de toplumun beklentisi yüksek.
Ancak temkinli bir de iyimserlik var.
“Dur bakalım ne olacak” mealinde izliyor süreci herkes.
Bu hükümetin görevi elbette hem bir icraat hükümeti olması hem de toplumu dönüştürecek bir devinim yakalamasıdır.
Pek tabii ‘4 senede toplumu dönüştürecekler’ beklentisi kimsede yok ama iyiye doğru bir ivme yakalanmasını beklemek herkesin hakkı, en çok da  CTP-HP-TDP üyelerinin!
Zira bu güne kadar verilen mücadele çok daha iyi bir toplum-ülke yaratmak için değil miydi?
Burada karşılıklı bir beklenti var anlayacağınız.
Hem partiler hem de toplum bir birinden dönüşüm talep eder noktada.
Krizler, doğal afetler de geçtiğine göre; şimdi arada buluşacaklar!
Böylesi bir adım atma arifesinde olan toplum ve yönetenlere ek bir aktör daha var hiç kuşkusuz!
Türkiye Cumhuriyeti.
Normal bir ülkede yaşasak ve değişim dönüşüm talebiyle bir iktidar göreve gelse iki aktörden bahsederdik hiç kuşkusuz, toplum ve yönetenler!
Ancak bizde değişmez bir ortak daha var.

Yardım Heyeti bu dönüşümün neresinde olacaktır?
İletişim çağındayız, iki bakan bir odada buluşsa gazetecilerin haberi olur, o derece hızlı bir enformasyon var şimdilerde…
Bu nedenle kimin ne düşündüğü, kimin ne yapmaya çalıştığını anlamak artık çok da zor değil.
TC Yardım Heyeti, ya da TC Elçiliği toplumla yönetenlerin dönüşüm adımında beklentinin tersine bir duruş sergilerse bu çok net ortaya çıkar.

                                                                  *  *  *

Yukarıda bahsettiğim gibi kamusal alandaki sohbetlerde Erhürman Hükümeti’nin kesinlikle başarılı olmasına dönük beklenti yüksek.
Hatta yorumu daha da ileriye götürenler var ki ben de bu görüşe katılıyorum.
“Bu hükümetin başarısı topyekun toplumun başarısı anlamına gelecektir”
Çünkü bu son şans ve son denemedir.
Kıbrıslı Türkler kritik bir eşiktedir siyasal anlamda.
Ve bu eşikte atılacak her adımın değeri-anlamı vardır.
Adımlarımızı daha çağdaş daha dünyalı bir toplum olma yönüne doğru mu atacağız?
Yoksa geri kalmış, dini yozlaşmanın batağında bir 3. dünya ülkesi mi olacağız?
Geldiğimiz kavşağın resmi budur dostlar!
Bu nedenle bu hükümet ne CTP’nindir, ne HP’nin, ne TDP’nin ne de DP’nin…
Bu hükümet olduğu gibi bütün toplumundur ve başarısı toplumsal bir başarıyı getirecektir.
Yol ayrımı çok net olarak karşımızda durmaktadır.
Adım adım UBP eliyle sürdürülen ilhak adımlarına karşı duruş, faşist sokak eylemleri olarak su yüzüne çıkan toplumu değiştirme çabasına karşı direniş ve dini baskılara karşı duruş bu hükümetin de birincil görevi olmalıdır.
Tersi zaten toplumun dönüşümünün tersi yönde ilerlemesidir ve yapılacak işler de ‘makyaj’ olarak havada kalır.
Elbette ekonominin çarklarını döndürmeye başlamak, elbette yoksulluğa karşı adımlar atmak da şart ve elzemdir ama memlekette toplum mühendisliğine soyunanlara karşı mücadele etmek de önemlidir.
Bu hükümet; devlet dairelerinde çok daha verimli hizmet almayı sağlarken diğer yandan dini eğitim de sıkı denetimden geçirmelidir.
Bu hükümet; kamu hastanelerinden çok da iyi şartları oluştururken sokak olayları ile hem toplumu hem de yargıyı tehdit edecek kadar ileri gidenleri de görmeli, önlemlerini almalıdır.
Bu hükümet; bir yandan sosyal adalet duygusunu ön plana çıkaran adımlar atarken diğer yandan camilerde tarikatların sızmasını da engelleyebilmelidir.
Aksi, yaptıklarımız havada makyaj olarak kalır!
Umarım toplumun Kıbrıslı Türklerin hassasiyetleri temelinde dönüşümüne olanak sağlayacak adımlar atılır ve deniz ötesi de buna engel olmaz.
Sokaktaki hava ‘yapabilirsiniz-izlemedeyiz’ modundadır.
Hükümetten beklenen de budur.
Kısacası köşe yazımın başlığında sorduğum sorunun cevabında özne Tufan Erhürman olmaz.
Başaran olursa eğer bu hükümette, bu, bizzat toplum olur, topyekun bütün toplum.
Umarım öyle olur.

 

Bu yazı toplam 1735 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar