Hükümet bitti mi, uzatmaları mı oynuyor?
Eskilerin deyimiyle “Evkaf’ın su meselesi” hiç bitmezmiş. Bizim Türkiye’den gelmeye başlayan su da Evkaf’ın su meselesi gibi uzadıkça uzuyor. Bir türlü sonuçlanamadı.
Sanki ülkede hiç başka sorun yokmuş gibi. Sanki ülkenin bütün sorunları çözülmüş de bir su konusu kalmış gibi günlerdir, aylardır bu konuya kilitlendik.
Tarihin en geniş tabanlı, programında takvimlenmiş kalıcı reformlar öngören hükümet 6 ayda hiç icraat yapamadan eskidi. Şimdi yeni hükümet senaryoları konuşuluyor.
Son günlerde köşe yazarlarının çoğu hükümete ömür biçiyor. Kimisi “hükümet bitti” diyor, kimisi “hükümet uzatmaları oynuyor” diyor, kimisi de “hükümet bitmese de fiilen bitti” diyor.
Yeni hükümet senaryoları için birsürü yorum yapılıyor. Ama hiçbirinin ayakları yere basmıyor. Daha doğrusu son dönemlerde hiçbir hükümet uzun ömürlü olmadığı gibi hiçbir ciddi icraat da ortaya koyamıyor.
Bunun nedeni ülkeyi gerçekten kimin yönettiği belli değil. Hükümetin görünen ama görünmeyen, gizli ortakları fiili ortaklardan, yani hükümet ortağı siyasi partilerden daha çok etkili olmasıdır.
Uzun yıllar içinde yaratılan bu bağımlı yapı bugün çoğu kimsede rahatsızlık yaratıyor. Ama acı olan bu yapının kurulmaya çalışıldığı yıllarda hiç kimse rahatsız olmadı. Ya da daha doğru bir ifadeyle rahatsız olanların sesi kısıktı.
Toplum önce üretimden koparıldı. Herkes memur oldu. Devlet daireleri doldu, taştı ama kimse bundan rahatsız olmadı. Maaşlar ödendi. Enflasyon, devalüasyon ithal edildi, geçim zorlaştı buna karşılık eşel mobil ile maaşlar artırıldı, ülkenin yerek kaynakları yetmeyince Türkiye’den alt yapı yatırımları yanında maaş ve ücretlere de takviye geldi. Bu nedenle biraz bağırma, çağırma sonrasında para gelince herkes sustu.
Ama bu yapı giderek ülkeyi esir aldı.
Turizm teşvikleri TC Yardım Heyeti kanalıyla dağıtılır oldu.
Belediyelere proje karşılığı hibeler TC Yardım Heyeti onayı ile verilir oldu.
Tarım ve Esnaf kredilerini TC Yardım Heyeti, TC Ziraat Bankası aracığıyla dağıtır oldu.
KKTC Maliye Bakanlığının nereye ne kadar ödeme yapacağına TC Yardım Heyeti karar verir oldu.
Nihayet su meselesinde ak koyun, kara koyun belli oldu. Yıllarca ekonomik protokollere elektriğin özelleşmesini koyan ve KKTC hükümetlerine imzalatan TC kanadı bu kez yaş tahtaya basmak istemiyor.
TC tarafı “suyu ben getirdim, projelendirmesi dahil bütün masrafını ben üstlendim, bu su benim istediğim şekilde idare edilecek” dedi.
Türkiye’den Kıbrıs’a su getirilmesi projesi uzun yıllardır gündemdedir. Ancak gerçekleşmesi 2010 yılında yapılan projenin ve dönemin TC-KKTC hükümetleri arasında imzalanan protokol neticesinde oldu.
Bu protokol bizim tarafımızdan kabul edilebilir değildi. Ama kimse kusura bakmasın her zamanki gibi hep beraber yatıp uyuduk, hiçbirşey yapmadık. Proje gerçekleşerek su akmaya başladığı zaman da iş işten geçmiş oldu.
Şimdi bu geç kalmış tartışmaları yapmaya çalışıyoruz. Ne kadar başarabiliriz bilemem.
Ama bildiğim bu yapı sürdürülebilir değil. Birileri bu yapının sürdürülemeyeceğini TC tarafına açık açık anlatmalıdır.
Ha bunu yaparken toplum olarak bedel ödemeyi de göze almalıyız. Aksi halde sonumuz hiç ama hiç umduğumuz gibi olmayacak.
Suyu biz yönetiriz diyebilmek için önce bu ülkeyi biz yönetebilmeliyiz. Başka yolu yoktur. Ya hep beraber başaracağız, ya da yok olup gideceğiz.
O nedenle bu hükümet gitsin, başka hükümet gelsin demek sorunu çözmüyor. Gelecek olan bu yapıyı değiştirebilir mi ona bakmak gerekir.
CTP-UBP hükümeti bu yönde büyük umutlarla kuruldu. Henüz icraat bile yapmadı. Bence geniş tabanlı bu hükümete icraat yapacak zaman tanınmalıdır.