1. YAZARLAR

  2. Ödül Muhtaroğlu

  3. Hükümet, enflasyon ve pahalılık yangınını söndüremiyor 
Ödül Muhtaroğlu

Ödül Muhtaroğlu

Hükümet, enflasyon ve pahalılık yangınını söndüremiyor 

A+A-

Ülkemizde,  2024 yılı Ağustos ayı enflasyonu, yüzde 3.28 olarak açıklandı. Yıllık enflasyon ise, (Geçen Ağustos’tan bu Ağustos’a) yüzde 64.75’e ulaştı. Böylece, yılın ilk 8 aylık toplam  enflasyonu da yüzde 42.17 olarak gerçekleşti.

Yıllık gıda enflasyonu ise, yüzde 63.69 oranında gerçekleşti. Pahalılık, mutfağı da cehenneme cevirmiş durumda. Halk, mutfak masraflarını bile karşılamakta zorluk çekiyor.

Ağustos ayında en yüksek fiyat artışları, özel okul ücretlerinde, otel ücretlerinde, kiralarda ve  yurt dışı turlarda yaşandı.

İstatistik Kurumu’nun resmi rakamlarına göre, ülkemizde son dört ayda yüzde 19.19 enflasyon meydana gelmiştir. Bu oran kamu çalışanlarına, emeklilere ve sigorta emekli maaşlarına Eylül ayı sonunda yasa gereği yansıtılacaktır.

Türkiye’de ise, Ağustos ayı enflasyon oranı yüzde 2.47 yıllık, enflasyon oranı ise, yüzde 51.97 olarak gerçekleşti. Ayni para birimi kullanmamıza rağmen, Türkiye’den daha pahalı olduğumuzu, yıllık enflasyonlar arasındaki farktan da görebiliyoruz.

Öte yandan, açlık sınırı rakamının arttığını ve net asgari ücrete yaklaştığını hep birlikte görmekteyiz. Açlık sınırı, Ağustos ayı sonu itibarıyla KTAMS tarafından 27,402 TL olarak hesaplanmıştır. 29,516 TL olan net Asgari ücret, gıda harcamalarına bile yetmemektedir.

Şimdi gözler  yeni asgari ücret belirleme sürecine çevrilmiştir. Çalışma Bakanlığı, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun Cuma günü toplanacağını duyurdu. Bu duyurudan sonra, Hür-İş Federasyonu, Çalışma Bakanlığı önünde yapmayı planladığı eylemi askıya aldı. Bakalım, komisyon toplantısında neler yaşanacak..

Asgari ücret artışları, maalesef piyasadaki mal ve hizmetlere zam olarak yansımaktadır. Oysa işletmelerin maliyetini,  sadece personel giderleri oluşturmamaktadır.

Sabit giderler ve kurlar dengede iken, sadece asgari ücret ve personel maaş artışlarından dolayı, mal ve hizmetlere zam yapılması anlaşılır değildir.

Tüm mal ve hizmetlere devamlı zam yapılması, kısa sürede asgari ücreti ve diğer maaşları da eritmekte ve satın alma gücü, maaşlar artsa bile yeniden düşmektedir. Tam bir kısır döngü hali Hükümet ‘in piyasa denetimlerinde yetersiz kalması, pahalılığı tetiklemektedir.

 Öte yandan, Elektrik ve akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, üretim maliyetlerini de artırmakta, tüm mal ve hizmetlere zam olarak yansımaktadır.

Hükümet, özellikle elektrik zamlarını halka daha az yansıtmalı, yapılacak elektrik zamlarının bir kısmı, vatandaşa ve piyasaya ağır yük getirmeden, Maliye Bakanlığı tarafından karşılanmalıdır.

Akaryakıtta, kurlar dengede iken ve petrol fiyatları da düşerken, mutlaka indirim yapılmalıdır. Türkiye’de böyle durumda, akaryakıt ürünlerine indirim yapılmaktadır. Bizde ise çok nadir indirim yapılmaktadır.

Akaryakıt ürünlerinde gerektiğinde zam yapılıyorsa, fiyatlar düşünce de, indirimler gecikmeden yapılmalıdır.

Enflasyon artışları, devletin yılda 3 defaya çıkan hayat pahalılığı ödeneğini yükseltmektedir. Bu da devletin ve belediyelerin bütçe açıklarını artırmaktadır.

Bu çerçevede, Maliye Bakanlığının, maaş ve diğer ödemeleri için borçlandığı rakamlar da süreç içinde artmaktadır.

Maliyenin borçları artınca, bütçe açıklarını kapatmak için, Hükümet, kontrolündeki vergi, resim ve harçlara zam yapmaktadır.  Bu da, halkın satın alma gücünü düşürmekte ve fakirleşme sürecini artırmaktadır.

Ülkenin en büyük sorunu enflasyon ve pahalılık iken, Hükümet eli kolu bağlı, yaşanan pahalılığı seyretmektedir. Hükümet, genel anlamda ekonomideki sorunları çözmede başarısızdır.

Özellikle, gıda, ilaç ve temizlik malzemelerinde vergi, fon indirimleri ve denetimlerle yüksek fiyat artışlarına dur denmelidir.

Hükümet’in büyük partisinde yaşanan kurultay süreci, ülkedeki sorunların çözümüne odaklanmasını engellemektedir. Halbuki halk, eğitimde, sağlıkta, tarımda, hayvancılıkta, ekonomide, elektrikte yaşanan sorunların çözümünü beklemektedir.

Sanki de ülkede parti başkanlığı seçimi değil de, genel seçim havası estirilmek istenmektedir. UBP’li Bakanlar, milletvekilleri ve bürokratlar, kendi görev alanlarında konsantre olamamakta, kurultay işlerine yoğunlaşmaktadırlar. Kurultay bitene kadar da, bu konuda bir değişiklik olacağı beklenmemektedir. Ülkemizde adeta, keçi can derdinde, kasap et derdinde benzetmesi yaşanmaktadır.

Bu yazı toplam 1020 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar