1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Hükümet pembe tablo çiziyor”
“Hükümet pembe tablo çiziyor”

“Hükümet pembe tablo çiziyor”

Ekonomi ve Turizm eski Bakanı, Ekonomist Derviş Kemal Deniz, hükümetin ekonomik açıdan ‘pembe tablo’ çizdiğini, yaptığı doğru şeyler olsa da büyük tabloyu göremediğini aktardı.

A+A-

Ayşe GÜLER

Ekonomi ve Turizm eski Bakanı, Ekonomist Derviş Kemal Deniz, ülkede pahalılık ve yüksek enflasyonun önüne geçebilecek bir enstrümanın olmadığını söyledi, “Bizim yapabileceklerimiz; döviz artışı ve enflasyonu kabul edip, nasıl ara bölge kuracağımızı hesaplamalıyız” değerlendirmesinde bulundu.

“Stabil para birimine geçiş en güzelidir. Keşke bu memlekette yarın sabah anlaşma olsa” diyen Deniz, adanın kuzeyinin Türkiye’deki enflasyondan etkilendiğini, bu uygulamanın başarılı olup, olmayacağıyla ilgili kuşkularının bulunduğunu dile getirdi.

Deniz, gelir dağılımında oluşan anomaliye de vurgu yaparak,  hayat pahalılığı ile birlikte kamudaki maaşların çok yüksek rakamlara çıktığını ifade ederek, “Sosyal devlet anlayışının dışına, acımasız kapitalist düzene doğru gitme noktasına geliyoruz” dedi.

Hükümetin ‘pembe tablo’ çizdiğini,  yaptığı doğru şeyler olsa da büyük tabloyu göremediğini aktaran Deniz, ekonomide alınan her kararın, sadece insanların cebine giren parayla alakalı olmadığını, sosyal ve psikolojik etkilerine de bakılması gerektiğini söyledi.

Deniz, toplumun en büyük sıkıntılarından bir tanesinin de ‘sessiz muhalefet’ yapması olduğunu belirterek, “Bugün muhalefete de iktidara da oy verenlerin hepsinin ortak şikayetinin kökeni aynıdır, birbirinden farkı yoktur. Hayat şartları bir, herkes aynı geminin içerisinde, yaşanan sıkıntılar benzer…” dedi.

Maliye Bakanlığı’nın KKTC Merkez Bankası aracılığıyla yaptığı borçlanmalara da değinen Deniz, “Devlet her ay borçlanıyor. Gelirler artıyorsa, borçlanma neden yapılıyor? Borçlanma nedenleri açıklanmalıdır. Eğer açık veriyor ve borçlanıyorsa bir yerde sıkıntı var demektir” şeklinde konuştu.

Çok süratli bir şekilde Avrupa Birliği ile ilişkilerin düzene girmesi gerektiğini de vurgulayan Deniz, “Yeniden bakan olsaydınız, atacağınız ilk 3 adım ne olurdu?” sorusunu da şöyle yanıtladı: Çok süratli bir şekilde Avrupa Birliği ile ilişkileri düzene sokardım. Türkiye ile ilişkileri bizim ihtiyaçlarımıza göre şekillendirirdim. Ekonomiyi açmak için tüm haklarımızı kullanır, bunun için de hukuk kadromu oluştururdum.

“Gelir dağılımında anomali var”

Ekonomi ve Turizm eski Bakanı, Ekonomist Derviş Kemal Deniz, hayat pahalılığı ile birlikte kamudaki maaşların çok yüksek rakamlara çıktığını dile getirerek, gelir dağılımındaki anomaliye dikkat çekti.

Ekonomide kısır döngü içerisindeyiz. Alım gücünde gerileme, pahalılık sürerken, ekonomik kriz daha da derinleşiyor. İçinde bulunduğumuz durumu nasıl yorumluyorsunuz?

“Sadece Hükümetlerin politikalarına değil, onu talep edenlerin de tavrına bakmak lazım. Bu işin çıkmazda olduğunu söylemek çok kolay… Ama neyi talep ederseniz, karşılığında onu alırsınız. Eğer talepler belirli başlı isteklerse, bu isteklerin karşılanması dışında Hükümet kendini çok rahat hisseder. Kendi politikasını, programını uygular, yapabildiğini yapar. Ses çıkmadığı zaman da başarılı olduğunu düşünür. Toplumun en büyük sıkıntılarından bir tanesi de yaptığı muhalefeti çok sessiz şekilde yapmasıdır. Halbuki bugün muhalefete de iktidara da oy verenlerin hepsinin ortak şikayetinin kökeni aynıdır, birbirinden farkı yoktur. Hayat şartları bir, herkes aynı geminin içerisinde, yaşanan sıkıntılar benzer… Hükümetleri sıkıştırmadan önce halkın da ne talep edip, etmeyeceğini görmesi lazım… Vatandaşlar, dünya konjektörü içerisinde, Kıbrıs’ın güneyi veya farklı bir ülke ile karşılaştırdığında onlarla aynı seviyeye gelip gelmediğine bakmalı. Bunun üzerine taleplerde bulunmaya başlarsınız. Şikayetler belli; elektrik, Ercan, KDV indirimleri, enflasyon, hayat pahalılığı, asgari ücret, stabil para birimi…                                                                                                                                                                                                                      Hepsinin geldiği nokta, hayatın daha iyiye gelmesi… Stabil para birimine, insanların daha refah bir hayata yükselmesi, enflasyon muhasebesine ise zararda olan işletmelerin enflasyondan zarar görmemesini sağlamak için geçersiniz. Bunları yaparken, büyük resmi görerek hareket etmemiz gerekiyor. Plan program içerisinde değiliz. Ekonomik hayatta alınan her karar, sadece insanların cebine giren parayla alakalı değildir. Sosyal ve psikolojik etkilerine de bakmamız gerekiyor. Küçük bir adada olduğumuz için bunlar çok önemli.”

● Bir süredir, toplumun mutsuz olduğu ifade ediliyor. Bunun nedeninin ekonomi olduğunu söylemek doğru değil mi?

“Çok doğru, bunun nedeni ekonomidir. Ekonominin tek başına ‘bu kadar artış verdik, bitti’ demekle de alakası yoktur. Hayat pahalılığı ve maaş artışı veriliyor. Ama yüksek maaş ve alt grup arasındaki fark giderek açılıyor. Sosyal devlet anlayışının dışına, acımasız kapitalist düzene doğru gitme noktasına geliyoruz. Hayat pahalılığı ile birlikte kamudaki maaşlar çok yüksek rakamlara çıkıyor. Orta ve alt grupların maaşları da çok düşük kalmaya başlıyor. Gelir dağılımında bir anomali var. Gelecek nesiller için bir plan olmalı. Onlar bu ülkedeki umudunu yitirdiği zaman, biz istediğimiz kadar devletten bahsedelim, devlet olmaktan çıkarsınız. Gelir düzeyini artırıcı adımlar atılmalı.”

Gençler arasında da ciddi bir göç yaşanıyor…

“Evet aynen öyle… Devlet yapısı, sizin devlete ne kadar sahip çıkılabileceğiyle ilgili… Gelecek nesillerin yapacağı bir şey. Kıbrıs’ın güneyinde belirli kesim gençlerin ülkede kalması için doğru politikalar geliştiriliyor. Çoğumuz bunu tanınmışlığa bağlıyor. Mesele bu değil… Kısıtlı olup, yapamadığımız alanlar olabilir. Ama ekonomik hayatta bu sıkıntıları aşabileceğimiz uluslararası birçok haklarımız var. AB ile daha çok ilişki kurabilirsek, bu durum önemli katkı yapacak, koridor açacaktır. Biz sadece ticarette malın getirilmesiyle alakalı irtibat halindeyiz. Uluslararası finans, uluslararası ticaret, uluslararası irtibat merkezi olma konusunda mevcut olmasına rağmen yasalarımızı ne kadar harekete geçirilebiliyoruz? Temaslarımız yeteri kadar iyi durumda değil. Ticaret Odası’nın bazı çalışmaları var, görüyoruz. Ticaret Odası yalnız kalmamalı, Oda’ya destek olunmalı. Eğer bir hükümet ‘Ben sanayi yatırımlarını artıracağım, yeni bölge açacağım’ derse o ülkenin ekonomisinden anlamaz demektir. Mevcutların geliştirilmesi gerekiyor. Güney, sanayi üzerine mi gelişiyor? Hayır… Uluslararası ticaret merkezi olma üzerine gelişiyor. Çok mu mal gelip, gidiyor? Hayır… Ülkeleri, güneyde vergi avantajı olduğu, operasyonları Kıbrıs Cumhuriyeti üzerinden yürüterek, merkezleri buraya kurmaları konusunda teşvik ediyorlar. Yasalarımız mevcut, bunun uluslararası konjektöre uydurulacağıyla ilgili çalışmak gerekiyor.”

“Pahalılığın önüne geçebilecek enstrümanımız yok”

Deniz, pahalılık ve yüksek enflasyonun önüne geçebilecek bir enstrümanın olmadığını söyledi, “Bizim yapabileceklerimiz; döviz artışı ve enflasyonu kabul edip, nasıl ara bölge kuracağımızı hesaplamalıyız” dedi.

Yeni asgari ücret belirlendi. Ancak belirlendikten 1 gün sonra erimeye, birçok üründe fiyat artışları yaşanmaya başladı. Ekonomi Bakanı, Bakanlar Kurulu’na maaşlara hp oranının 4 ayda bir yansıtılması önerisinin kabul edilmediğini açıkladı. Bu yönde bir adım atılmış olması, ekonomik yaraya merhem olur muydu?

“Bakanın söylediği çok mantıklıydı. Bu yaklaşımın popülist olduğunu düşünmüyorum. Hızlı döviz artışları ile beraber insanların alım gücü geriliyor. Mesele, bunun senede 3 defa yapılmasında değil. Sıkıntı bunu verecek iş adamının ödeyip, ödeyemeyeceği, aynı sayıda personel tutup tutmayacağı konusuna geliyor. Bazı sektörlerin çok büyüdüğü ortadadır. Enflasyon nedeniyle para kaybeden çok geniş sektör var.”

● Kamuda borç yükü her ay artıyor, arka arkaya borçlanmaya gidiliyor. Kamu maliyesi sizce ne durumda?

“Devlet her ay borçlanıyor. Gelirler artıyorsa, borçlanma neden yapılıyor? Borçlanma nedenleri açıklanmalıdır. Eğer açık veriyor ve borçlanıyorsa bir yerde sıkıntı var demektir… Burada ciddi bir kayıt dışılık var…”

● Kayıt dışı ekonomiyle ilgili sorun neden hala çözülemedi?

“Bu konuda ciddi plan yapılması gerekiyor. Tüm vergileri aşağıya indirirsiniz, kayıpları hesaplayıp, ne kadarının finanse edileceğini bulup, ihtiyaç tespit edip, Türkiye ve AB ile masaya oturup, planınızı paylaşırsınız. Gençleri de içine alarak, doğru düzgün çalışma ve plan olmalı.”

● Hükümet, yakın zamanda ekonomik tedbir paketi açıkladı. Bazı ürünlerde KDV indirimi yapıldı. Ancak bunlar tatmin edici bulunmadı… Siz nasıl yorumluyorsunuz?

“ Hükümet pembe tablo çiziyor. Yaptığı doğru şeyler olsa da büyük tabloyu göremiyoruz. Daha büyük çerçeveyi görmeli. Zamanın ihtiyaçları, güncel konuları çözmeye yönelik adım atıyor. Daha geniş bir çerçeveye bakıldığında, pembe tablo daha inandırıcı oluyor.

● Piyasadaki pahalılık engellenebilir mi?

“Bunun önüne geçebilecek bir enstrümanımız yok… Ülkeye gelen malların yüzde 98’ini ithal ediyoruz. Enflasyonu kontrol edebilecek bir noktada değiliz. Bizim yapabileceklerimiz; döviz artışı ve enflasyonu kabul edip, nasıl ara bölge kuracağımızı hesaplamalıyız. Zaman zaman işveren, zaman zaman çalışanlara çeşitli yönlerle teşvik vererek, krizi atlatmalıyız. Sizin devalüasyon rezervi olmalı. Bu hiç kullanılmamalı, böyle zamanlarda ortaya çıkmalı. Sizin kontrolünüzde olan bir durum değil.”

Bir süredir stabil para birimine, Euro’ya geçiş de dillendiriliyor. Bu adımı atmak mümkün mü?

“Stabil para birimine geçiş en güzelidir. Keşke bu memlekette yarın sabah anlaşma olsa… Bunu çok isterim, bu konuda çok uğraştım. Yapılması gerektiğine inanırım ama kafamda başarılı olup olmayacağı konusu kafamda tam oluşmadı. Stabil para birimine geçsek de bizi Türkiye’nin enflasyonu da etkilediği için bozuyor. Avrupa etkisinde olsak, stabil para birimi çok iyi olacak.”

Yeniden görevde olsaydınız, ekonomide atacağınız ilk 3 adım ne olurdu?

“Çok süratli bir şekilde Avrupa Birliği ile ilişkileri düzene sokardım. Türkiye ile ilişkileri bizim ihtiyaçlarımıza göre şekillendirirdim. Ekonomiyi açmak için tüm haklarımızı kullanır, bunun için de hukuk kadromu oluştururdum.”

FOTOĞRAFLAR: Ertuğrul SENOVA

Bu haber toplam 2701 defa okunmuştur