1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Hükümet Programında Eğitim
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Hükümet Programında Eğitim

A+A-

 

Her toplum, kendi maddi ve manevi kültürel değerlerini, eğitim sayesinde yeni kuşaklara aktarmaktadır. Yirmi birinci yüzyıl dünyasında eğitimin hem önemi hem de hacmi devasa boyutlara ulaşmıştır. Eğitim sisteminin ülke kaynaklarının ne denli büyük bir kısmını tükettiği göz önüne alınırsa, bu önemin büyüklüğü ve ne kadar bilimsel bir plânlamanın yapılması gerektiği açıkça kendini göstermektedir.

Bir ülkenin ekonomik kalkınması, o ülke halkının kişisel ve toplumsal gelişmesi de eğitimin işidir. Bu nedenle de “Nasıl bir birey, nasıl bir toplum, nasıl bir eğitim istiyoruz?” sorularına verilen yanıtlar hayatidir… İşte tam da bu nedenle;  eğitim, rast gelelikten uzak, ciddî plânlama ve programlamayı gerektiren bir iştir. Eğitim maksatlıdır. Eğitimin belirlenmiş hedeflere ulaşma gerekliliği vardır. Eğitim sistemi ideal insanı yetiştirecek bir ideal eğitim anlayışına sahip olmalıdır.

İşte bu ideal eğitim anlayışının ilk izleri de hükümet programlarında aranmaktadır. Şüphesiz ki hükümet programları, ortaya konacak yol haritasının tüm içeriği ve detayları içermesi beklenmez. Böylesi programlardaki genel beklenti; önemli ve elzem konularda ortaya konacak yaklaşım ve anlayışlardır. Ancak ne yazık ki benim gibi birçok eğitim bilimcinin genel kanaati; birçok alanda oldukça iddialı hedefler içeren hükümetin programının eğitim başlığı altında verilenlerin tatmin edici düzeyde olmadığıdır…

Yine de her şeye rağmen, DP-UG’nin eğitim politikalarında yer alan ve eğer gerçekleşirse Kıbrıs Türk Eğitim Sistemi’nde köklü bir değişliğe neden olacak düzenlemelerin hükümet programında da yer alması oldukça anlamlıdır.

Bunlardan biri Talim ve Terbiye Kurulu’nu, “Akademik Kurul” düzeyine yükselterek; eğitim ve öğretimin geleceğini planlamaktan, insan kaynakları yönetimine kadar, eğitim adına çok geniş görev ve yetkilerle yeniden oluşturulmasıdır. Diğeri ise; ilkokul kademesinin öğretim süresinin 5 yıldan 6 yıla çıkartılması hedefidir. Bunların yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bir “Reform Yönetim Grubu”nun oluşturulmasına yönelik kararlılığın ifade edilmesi de önemlidir.

Hiç kuşku yok ki eğitimi, siyasi kaygılar taşımadan eğitim bilimi ilkelerine uygun olacak kararlarla yönetmek gereklidir, önemlidir ve her anlamda desteklenmelidir. Benzer şekilde öğrencilerimizin eğitim süreçlerine yeni bir yıl daha eklemek, onları eğitim ve öğretimle daha çok buluşturmak önemsenmesi gereken fakat her yönüyle tartışılması gereken bir hedeftir. Ancak programda ilkokul düzeyinde eğitimi 6 yıla çıkartılmasını içeren ifadede yer alan “bölge okullarının yeniden açılması” hedefinin hangi ihtiyaçtan ortaya çıktığı da pek anlaşılmış değildir.

Öte yandan, kolej giriş sınavlarının yapılıp-yapılmayacağı, yapılacaksa hangi anlayış ve çerçevede gerçekleştirileceği… Ciddi sorunlar yaşayan Atatürk Öğretmen Akademisi ile ilgili yaklaşımların ne olacağı… Eğitim Şurası’nın düzenlenmesi… Öğretmenlerin yetiştirilmesi, istihdam edilmesi ve yükselmesi ile ilgili hangi anlayışların ortaya konacağı… gibi birçok önemli konuyla ilgili hükümet programında hiçbir ifadeye rastlayamadık…

Oysa bu konular kamuoyu tarafından merakla beklenen ve genel eğitim sistemimiz adına büyük hassasiyet taşıyan konulardır. Bu konuların programda hiç yer almaması bu anlamdaki beklentileri karşılayamamıştır diyebilirim.

Bütün bunlara karşın eğitim bilimcilere düşen görev; çağdaş eğitim sistemini yaratma adına atılacak her adımın tam destekçisi ve en iyisini yapma gayretindeki çalışanı olmak. Peşin hükümlü bir anlayışla yaftalamak yerine, bilinçli vatandaşlar olarak verilen sözlerin yerine getirilmesinin, ortaya konan değişim ve reform hedeflerinin yakalanmasının takipçisi ve doğal denetleyicisi olmaktır.

Tüm bireylerin toplumsal kararlara aktif katılan, bilinçli birer vatandaş olarak hareket etmesi, “reform hükümeti” adıyla yola çıkan yeni hükümetin, Kıbrıs Türk Toplumu adına başarıyı ulaşmasındaki en önemli katkısı olacağı aşikardır. 


 

***


Anlayana - Gülmece

 

Yalakalık

Padişah bir saray yaptıracak. Yalaka çavuş durur mu? Hemen talip olmuş saray inşaatına. Tez elden bitirmiş işleri. Teslim edecek. Padişah almış vezirini sarayı gezmeye çıkar.

Yalaka çavuşla çok iyi anlaşamayan vezir, sarayın tuvaletinin olmadığını fark eder ve bu durumu padişaha hissettirmeye uğraşır.  Hemen söze başlar:
- Hünkarım! Sayın ki çişiniz geldi. Nasıl gidereceksiniz? Nereye edeceksiniz?

Yalaka çavuş fırsat verir mi? hemen atılmış söze. Vezire dönerek:
- Sana ne… Koskoca padişah! Sana mı soracak nereye edeceğini? Nereye isterse oraya eder!

 

 

 

***

Buraya Dikkat

 

Anne-Babalar İçin Okul Zili Çaldı

Önümüzdeki hafta ilk ve orta dereceli okullarda yeni öğretim yılı başlıyor. Başka bir ifadeyle 45 bine yakın öğrenci için son tatil haftası. Ancak anne-babalar için durum bundan biraz daha farklı. Onlar için okul zili çaldı bile…

Okul kıyafeti, çantası, kitabı, kalemi derken yeni öğretim yılına hazır olmak için anne-babaların koşuşmaları başladı. Aile bütçesini derinden etkileyen bu harcamalara çözüm bulma uğraşları yanında, anne-babaların çözmeleri gereken çok daha farklı ve büyük sorunları da var.

“Hangi dershaneye gidilecek? Hangi derslerden, hangi öğretmenlerden özel ders anılacak? Bu etüt, özel ders ve dershaneler hani bütçeyle ödenecek?” gibi sorular, bugünlerde her anne-babanın zihnindeki temel sorular… Bu sorulara bir an önce yanıt bulmak gerekiyor. Çünkü özel ders ve etüt grupları doldu doluyor…

Öte yandan çocuklarının okul kaygısını azaltmaları gerekiyor. Bütün bir öğretim yılı boyunca sonu gelmeyecek sınavlara, testlere, denemelere katılacak çocuklarını psikolojik olarak da hazırlamaları gerekiyor.

Tatil alışkanlıkları, düzeni bozulan uyku saatleri ve diğer sosyal ilişkiler öğretim yılına göre yeniden düzenlenmeli. Gerek ilköğretim çağındaki çocuklar için gerekse ortaokul ve lise dönemindeki gençler için bu alışkanlıkların yeniden şekillenmesinde anne-baba desteğinin büyük öneme taşıdığı aşikar… Bu nedenle anne-babaların bu anlamda da büyük bir çaba ortaya koymaları gerekiyor…

Kısacası okullar haftaya açılıyor ama anne-babalar için ziller çoktan çaldı…

Bu yazı toplam 2371 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar