1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. HÜKÜMETİN AKINCI'YI FRENLEME HESABI
Sami Özuslu

Sami Özuslu

HÜKÜMETİN AKINCI'YI FRENLEME HESABI

A+A-

Belli oldu: Kıbrıs müzakerelerinde ciddi bir noktaya gelinmesi halinde sağdaki iki parti çözümü engellemek için ellerinden geleni yapacaklar.

Dün basın toplantısı yapan Başbakan Özgürgün ve özellikle de Yardımcısı Denktaş çok açıkça Akıncı'yı frenleme mesajı verdiler.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu ise müzakere masasını şimdiden havaya uçuracak sözler sarf etti.

Hükümetin Cumhurbaşkanı ile zaman zaman gerildiği, sert polemikler yaşandığı malum. Dün yapılan açıklamalar bu gerginliğin devam edeceğini, hatta kopma noktasına gelinebileceğinin sinyallerini taşıyor.

Serdar Denktaş üç noktanın altını ısrarla çizdi:

1- 11 Şubat belgesini Akıncı'dan farklı yorumluyoruz
2- Müzakere heyetinde hükümet temsil edilmelidir
3- Müzakereleri takip için bir İZLEME KOMİTESİ oluşturulmalıdır

Kıbrıs sorunuyla ilgili sorulara Başbakan kendisi yanıt vermek yerine topu Yardımcısı Serdar Denktaş'a attı. Dışişleri Bakanı'na da söz verdi ama esas mesajları Denktaş verdi. Demek ki hükümette Kıbrıs sorunuyla ilgili 'bir numara' Serdar Bey... Bunu da not edelim.

***

Olası bir referandumda 'hayır' demeye hazırlanıyor UBP de DP de...
"Evet demek için neler lazım?" sorusuna bilerek cevap vermedi hükümet ortakları...
Çünkü hiçbir koşulda çözüm istemiyorlar!
Baştan sonra 'Rumların ne kadar uzlaşmaz, ne denli ikiyüzlü, nasıl süreyi uzatma çabası içinde' olduğunu anlatıp durdular.
Tabii bu hamasi sözlerin çok da önemi ve orijinalliği yok. Ama 11 Şubat belgesiyle ilgili yorum farkı, müzakere heyetinde hükümetin temsiliyeti ve izleme komitesi konuları önemli.
Belli ki Cumhurbaşkanı Akıncı'ya muhalefet yükseltilecek.
Bu yöntemle bir taşla birkaç kuş vurulmak isteniyor.
Birincisi, olası çözümü engellemek, 'hayır'a yatırım yapıyorlar.
İkincisi, solun temsilcisini yıpratarak seçimlere şimdiden yığınak yapıyorlar.
Üçüncüsü, Güney'deki çözüm karşıtlarını provoke ederek, karşılıklı suçlamaları tetikliyorlar.

***

UBP ve DP liderlikleri müzakerelerle ilgili siyasetini bu minvalde belirlerken, çözümsüzlük koşullarının devamı halinde nasıl bir çözüm yolu olduğunu da söylemek zorunda kalacak.
Israrla 'Kıbrıslı Türkler çözüm için dilenci' pozisyonuna düştü demeye devam ediyor Özgürgün mesela...
Nereden çıktı ki bu yorum?
Toplumun böyle bir yorumu yok ki...
Aksine, toplumun 'onurlu bir anlaşma' talebi olduğu kesin...
Zaten dünkü basın toplantısı bir anlamda 'test case' oldu. Başbakan ve kabine üyeleri Kıbrıs sorunuyla ilgili hiçbir basın mensubunu tatmin edemediler. Birçok soruya cevap verirken çelişki yaşadılar, geri adım atmak zorunda kaldılar.
Hatta Ertuğruloğlu Cumhurbaşkanı'nın kendisine "Az beyanat ver" dediğini bile açıkladı, o da işe yaramadı. Halkla ters düştüklerini gazetecilerin soru ve reflekslerinden de anlamak mümkündü.
İşin özü şu: UBP-DP koalisyonu 'çözümün lideri'ni yıpratmak için kolları sıvadılar.
Lakin 'evdeki bulgur' meselesi!..

Bu yazı toplam 3437 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar