1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. “Hükümetin ‘ben yaparım olur’ mantığı kabul edilemez”
“Hükümetin ‘ben yaparım olur’ mantığı kabul edilemez”

“Hükümetin ‘ben yaparım olur’ mantığı kabul edilemez”

Cumhuriyetçi Türk Partisi hükümetin Covid-19 salgın sürecinde Yerel İşgücü İstihdamının Desteklenmesi Fonu kullanılarak maaş desteği ödemesi yaptığına işaret etti, söz konusu fonun tüketildiğini belirtti.

A+A-

Cumhuriyetçi Türk Partisi hükümetin Covid-19 salgın sürecinde Yerel İşgücü İstihdamının Desteklenmesi Fonu kullanılarak maaş desteği ödemesi yaptığına işaret etti, söz konusu fonun tüketildiğini belirtti. CTP’den yapılan yazılı açıklamada “Yine aynı fon Sosyal Sigortalar’da oluşacak mali açıklar için de kullanılarak bitirilme noktasına getirilmiştir. Fonla birlikte birçok sektöre çeşitli kriterlerle sağlanan sosyal güvenlik destekleri ise fondaki kaynağın tükenmesi nedeniyle sona erdirilmiştir” denildi.

Belirli bir plan dahilinde çalışanlara açılan ihtiyat sandığı ödenekleri ile ilgili de değerlendirmeler yapılan CTP açıklamasında, “İçinde bulunduğumuz zor ekonomik şartlarda rahatlatıcı bir unsur olsa da, bu durum hem çalışanın kendi geleceğinden çalmak, hem de ihtiyat sandığı gibi iştirakçilerin geleceğinin teminatı olan fonu tehlikeye atmaktır” vurgusu yapıldı.

Hiçbir borçlanma yapmayan hükümetin, bireyleri borçlanmaya ve/veya İhtiyat Sandığı’na yönlendirdiği kaydedilen CTP açıklamasında “Hükümetin tüm ülkenin gelecek garantisi olan bir fonu üzerinden düzenlemeye gitmesi, sorumluluktan kaçması, elini taşın altına koymaması demektir ki bu tavır kabul edilir değildir” denildi.

İşte açıklama:

Cumhuriyetçi Türk Partisi içinden geçtiğimiz Covid-19 salgın sürecinde hayatımızdaki pek çok noktada yaşadığımız sorunları olduğu gibi, çalışma yaşamındaki gelişmeleri de yakından takip etmektedir.

Çalışma hayatı ile ilgili Covid-19 salgını süresince tüm kararların YGK (Yasa Gücünde Kararnameler) yolu ile alınmasının, demokratik süreçlerin yaşanmasında ciddi bir engel teşkil ettiğini bir kez daha belirtmek isteriz. Demokrasimizin en önemli temsil olgusu Cumhuriyet Meclisi’nin bugün dahi es geçilmeye çalışılması ve ülkenin YGK’lar ile yönetilmek istenmesi, en başta demokratik yaşamımıza aykırı bir durumdur. Hele de çalışma hayatı gibi birçok paydaşın bir arada olduğu ve mutlak uzlaşının aranması gereken bir alanda “Ben yaparım olur mantığı” ile hareket edilmesi kabul edilemezdir.

CTP olarak bundan sonraki süreçte YGK’ların komitelerdeki yasallaşma sürecini takip ederken, çalışma hayatı ile ilgili yasal değişikliklerin mutlak surette Cumhuriyet Meclisi’nde ele alınması için çalışacağımızı belirtmek isteriz.

İçinden geçtiğimiz Covid-19 salgını döneminde hayatımızın pek çok alanında olduğu gibi, çalışma hayatında da çok ciddi sıkıntılı bir süreç yaşanmaktadır.

Tam da böyle dönemler için yasalarımızda öngörülen “sosyal diyalog” mekanizmaları olan 33/1976 sayılı yasa altındaki “Sosyal ve Ekonomik Konsey”, 35/2000 sayılı yasa altında bulunan “Çalışma Kurultayı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Danışma Meclisi” gibi mekanizmaların işletilmesi ve önümüzdeki zorlu ekonomik ve sosyal sürece dair tüm paydaşların, katılımcı bir anlayışla görüşlerini ortaya koyması ve bunun sonucunda bir ortak payda yaratılması gerekmekteydi. Bu yönde bugüne kadar sözlü olarak yaptığımız uyarıları yeniden belirtmek isteriz.

İçinden geçmekte olduğumuz koşulların giderek zorlaşacağını, ekonomik anlamda yeni sorun ve sıkıntılarla karşılacağımızı, dolayısıyla toplum olarak sorunları ancak sosyal diyalog mekanizmalarını çalıştırarak çözebileceğimizi bir kez daha ifade ederiz.

Yaşadığımız bu zorlu süreç bize, sosyal güvenlik sisteminin sağlam temeller üzerinden şekillenmesi gerektiğini bir kez daha göstermiştir.

Geçirdiğimiz salgın süresince UBP-HP hükümeti 1500 TL gibi hangi kriterle belirlendiği belli olmayan bir yardım miktarı açıklamıştır. İlk önce, kendi çalışanlarımız ve Türkiyeli çalışanlar dışındaki işgücünün ve birçok sektörün dışarıda bırakıldığı ancak ciddi eleştirilerimizle düzeltilip genişletilen bir düzenleme ile karşı karşıya kaldık. Ancak uzun süre ödenmesi beklenen ve halen de 800 kişinin ödeme sorunu yaşadığı bu sürecin yönetilemediği çok açıktır.

Yerel İşgücü İstihdamının Desteklenmesi Fonu’ndan kullanılan bu miktarlar bugün bu fonu tüketmiş, yine aynı fon Sosyal Sigortalar’da oluşacak mali açıklar için de kullanılarak bitirilme noktasına getirilmiştir. Fonla birlikte birçok sektöre çeşitli kriterlerle sağlanan sosyal güvenlik destekleri ise fondaki kaynağın tükenmesi nedeniyle sona erdirilmiştir.

Oysa ki kayıt dışı çalışanı kayıt altına alan, sosyal güvenlik yatırımlarının gerçek maaşlar üzerinden olmasını sağlayabilecek iyi yönetilmiş bir sigorta sistemi bugünkü yaşadığımız süreci finanse edebilirdi. Bu anlamda da Yerel İşgücü İstihdamını Destekleme Fonu’nun bundan sonraki süreçte istihdamın sürekliliğini sağlamak adına çok daha etkili kullanılması gerekirdi.

CTP olarak, Kısmi Çalışma Kararnamesi ile esnek çalışma sisteminin ülkeye getirilmeye çalışıldığını ve bunun kalıcı olmasının ülkedeki emeğin değeri ve iş barışı açısından çok ciddi sorunlar ortaya çıkaracağını görmekteyiz. Özellikle kararnamedeki yasal boşluklar nedeni ile suistimale açık ve denetim zafiyetinin var olduğunu, çalışma yaşamında çok ciddi bir yasa dışılığın fiili olarak yaşanacağını öngörüyoruz. Yasa gücünde kararname maddelerinden faydalanacak işletmeler işten durdurmalar konusunda kısıtlamaya tabi tutulurken, paydaş örgütlerin katılımının sağlanacağı bir denetim mekanizması oluşturulması sürecin denetlenebilmesi açısından oldukça önemlidir.

Yasa gücünde kararname kapsamında yatırılacak olan sosyal sigorta primlerinin, 15 gün/21 gün ayrımına tabi tutulmaksızın, tümünün 30 güne tamamlanarak değerlendirilmesi ve çalışanın sosyal haklarına halel getirmeyecek bir düzenlemenin mutlak süreçte yasa kapsamına alınması gerekmektedir. Yasa gücünde kararnamede 10 çalışanın üzerindeki işyerlerinde yüzde 60 kuralının uygulanacağını dikkate alarak, bu konudaki muhtemel suiistimallerin önüne geçebilmek için, işyeri bazında değil, işveren bazında değerlendirileceği kuralının getirilmesi elzem noktalardan bir tanesidir.

UBP-HP hükümetinin önce emeklilik, malullük ve ölüm gibi sigorta çeşitlerinde Covid-19 salgın süresince kapalı olan işyerlerinde çalışanların sigortalarının 30 gün üzerinden sayılması ile ilgili Bakanlar Kurulu kararı yeterli olmayan ama yine de desteklenecek bir tutumken, bir sonraki toplantıdan anlaşılmaz bir şekilde aynı kararın iptali ise UBP-HP hükümetinin bu süreci yönetme anlayışının göstergesidir.

Bu noktada Cumhuriyetçi Türk Partisi, 16/1976 ve 73/2007 sayılı Sosyal Sigorta ve Sosyal Güvenlik Yasası kapsamındaki tüm sigorta çeşitlerinde (hastalık, analık, malullük, yaşlılık, ölüm, işsizlik gibi) sigortalardan yararlanabilmesi adına Bakanlar Kurulu’nda iptal edilen kararın geliştirilerek tüm prim aranan sigortalar çerçevesinde genişletilmesi gerektiğini düşünmektedir.

Belirli bir plan dahilinde çalışanlara açılan ihtiyat sandığı ödenekleri, içinde bulunduğumuz zor ekonomik şartlarda rahatlatıcı bir unsur olsa da, bu durum hem çalışanın kendi geleceğinden çalmak, hem de ihtiyat sandığı gibi iştirakçilerin geleceğinin teminatı olan fonu tehlikeye atmaktır.

Hiçbir borçlanma yapmayan hükümet, bireylerin borçlanmaya ve/veya İhtiyat Sandığı gibi tüm ülkenin gelecek garantisi olan bir fonu üzerinden düzenlemeye gitmesi, sorumluluktan kaçması, elini taşın altına koymaması demektir ki bu tavır kabul edilir değildir.

CTP, tüm bu keşmekeş ve tutarsız tavırların dışında ülkedeki çalışma yaşamının geleceğini planlamak adına sosyal diyaloğun kurulduğu, sektörel bazda Toplu İş Sözleşmesi düzeninin tartışılması gerektiği temel görüşler çerçevesinde bir çalışma yaşamı planlamaktadır.

Cumhuriyetçi Türk Partisi çalışma hayatında yaşanan çarpıklıkları, yanlışları, eksiklikleri kurulduğu günden beri emeğe verdiği değer ve genel ilkeleri çerçevesinde dün olduğu gibi bugün de söylemeye ve yapıcı muhalefet yapma tavrını halkımızın geleceği adına sürdürmeye devam edecektir.

Cumhuriyetçi Türk Partisi

22.05.2020

Bu haber toplam 2209 defa okunmuştur
Etiketler : , ,