Hüzünlü bir ödül töreninden notlar… (1)
POGO Kadın Hareketi’nin bizi ve can arkadaşımız “kayıp” yakını Hristina Pavlu Solomi Patça’yı, “kayıplar”la ilgili çabalarımız ve barışa katkılarımız nedeniyle onurlandırdığı gece, 18 Aralık 2019 Çarşamba akşamı Leymosun’da gerçekleştirildi… Ama bu gece, benim için oldukça farklı bir gece oluyor… Pek çok ödül aldım ancak bu kez durum çok farklı: Hristina Pavlu Solomi Patça’yla birlikte onurlandırıldığımız bu etkinlik benim için çok anlamlı ve gerek düzenleniş biçimi, gerekse Hristina’yla birlikte “kayıplar” konusunda son on-onbir yıldır yaşadıklarımız, yürüttüğümüz mücadele ve başardıklarımız ile başaramadıklarımız birer film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden ve gözyaşlarım sel olup akıyor… Son on yıldır belki de bu kadar çok ağlamadığım bir gece yaşıyorum, POGO’nun hakkımızda yaptığı küçük belgesel filmlerde bizi tanıyıp da hakkımızda bildiklerini paylaşanların söyledikleri olağanüstü sözcükler de kalbime dokanıyor… Gözyaşlarım bir sel oluyor ve akıyor, akıyor, akıyor… Bir ödül töreninde ilk kez bu kadar çok ağlıyorum… Yanıbaşımda Hristina…
Canyoldaşım Zeki Erkut’la gündüz vakti geldik Leymosun’a… Daha Leymosun’a girmeden, Pareklişa civarında, sonra Yermasoya civarında, Leymosun’un her tarafında oraya buraya dikilmiş o korkunç, ince uzun, gökyüzüne uzanan kulelerle karşılaşıyoruz… Bu kuleleri, “pasaport satışı” için yapıyorlarmış, ilerleyen saatlerde Leymosunlular’dan bunu öğreniyoruz. “Yatırım karşılığı Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu” dağıtılması çerçevesinde, “Kıbrıs Pasaportu alacak olanların Kıbrıs’ta daimi bir adres göstermesi” gerekiyormuş ve işte bu kulelerden daireler satın alıyorlar ama içinde asla yaşamıyorlarmış… Bu “zengin”lere ait bu kulelerdeki daireler hep boş kalıyormuş – oysa Leymosun’da kiralar çok yüksek ve gençler ev sahibi olamıyorlar – kuleler ise vahşi kapitalizmi simgelercesine her taraftan yükseliyor ve Anastasiadis hükümetinin bu uygulamaları, yoğun eleştirilerle karşılaşıyor…
Akşam, POGO Kadın Hareketi’nin Leymosun sorumlusu Valentina bizi otelimizden alıyor… Birlikte Panos Solomonidis Kültür Merkezi’ne gidiyoruz… Ödül töreni burada yer alacak…
Kapıda can arkadaşım Hristina Pavlu Solomi Patça’yla kucaklaşıyoruz… Kaç zamandır buluşamadık Hristina’yla – şimdi artık bir torunu var ve ona da bakıyor, Alzheimer’le mücadele eden sevgili anneciği Panayota Hanım’a da bakıyor… O nedenle kolay kolay Leymosun’dan ayrılıp Lefkoşa’ya gelemiyor…
Uzun zamandır Leymosun’a gelemedik ve canyoldaşımla Leymosun’u gündüz vakti gördüğümüzde, neden Leymosun’u bu kadar çok ihmal ettiğimize çok şaşırıyoruz çünkü Leymosun, bizi çok mutlu eden bir şehir… Kıbrıs’ın tek Avrupalı şehri diyebileceğimiz bir yer – düzeniyle, sahiliyle, sahil yürüyüş yoluyla… Aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir şehir – seçenekleri çok fazla… Sahil boyundaki yürüyüş yolunda kilometrelerce deniz kenarında yürüyebilirsiniz, hiçbir engelle karşılaşmadan… Veya şehir otobüslerine binip istediğiniz yere gidebilirsiniz… Leymosun son derece çok kültürlü bir yere dönüşmüş – Ruslar’ın favorisi olan bu şehirde, her milletten insan yaşıyor ve kozmopolit yapısı mağazalarına, lokantalarına, yaşam biçimine de yansıyor… Leymosun aynı zamanda Kıbrıslırum göçmenlerin en yoğun yaşamakta oldukları yerlerden birisi: sadece göçmenlerin yaşadığı Ayios Atanasios bölgesi bulunuyor ve buradaki göçmen evciklerinde ömür tüketiyor insanlar, barışı bekleye bekleye… Oysa barış her geçen gün daha fazla uzaklaşıyor Kıbrıs’tan ve sürekli gerginlik yaratılmak isteniyor… Ben hayatımın en az 40 yılını barışa adadım, barış için mücadele ettim, canyoldaşım da öyle – beni barış hareketine katan canyoldaşım Zeki Erkut olmuştu… Henüz 20’li yaşlarımda genç bir gazeteciyken, canyoldaşımla birlikte Kıbrıs Türk Barış Derneği’nin kuruluşunu gerçekleştirmiştik ve onunla birlikte pek çok barış etkinliğine imza atacaktık… Barış sözcüğünün “tabu” sayıldığı, barışı savunmanın sizi işsiz, aşsız bıraktığı günlerde, hiç yılmadan barışı savunmanın ne kadar önemli olduğunu canlı bir örnek olarak bana göstermişti canyoldaşım ve yıllar boyunca Barış Derneği’nin bültenlerini yayınlayarak, barış geceleri düzenleyerek, barışa özlemimizi dile getirmiştik – içi boş sloganlarla değil, somut isteklerle, somut taleplerle yapıyorduk bunu… Öğrenci hareketinin önderlerinden canyoldaşım Zeki Erkut’un yanıbaşında pek çok şey öğreniyordum – neyin önemli, neyin önemsiz olduğunu, neleri çevirmek gerektiğini, bültenlerin nasıl hazırlanacağını, yazışmaların nasıl yapılacağını… Barış için gecelerin nasıl düzenlenileceğini… Tüm bunları yaparken, barış mücadelesinde gelen saldırılara karşı nasıl direneceğimi, işten atılmak pahasına duruşumu nasıl koruyacağımı öğreniyordum ondan… Ondan ne çok şey öğreniyordum ve birlikte barış için, yurdumuzun birleştirilmesi için mücadelemiz, ömür boyu sürecek bir canyoldaşlığına dönüşecek ve ömür boyu bu çabamızı sürdürecektik…
Valentina’nın bizi getirdiği salon tıklım tıklım dolu – Leymosun eski Belediye Başkanı Andreas Hristu’yla eşi de burada, Larnaka’dan, Lefkoşa’dan gelenler var, Ayios Athanasios Belediyesi’nde çalışan arkadaşım Andri Zaku da burada, İki Toplumlu Barış Korosu da burada… Hristina’nın eşinin bütün ailesi gelmiş, Vassos’un ikiz kardeşiyle ve diğer kardeşleriyle tanışıyoruz… Az sonra Hristina’nın üç aylık torunu da gelecek ve onu da ilk kez görmüş olacağız bu akşam… Hristina’nın evlatçıkları da burada bu akşam…
PEO’dan çok değerli arkadaşlarım da bizi yalnız bırakmayıp geldiler – Marina Stavrinu Kuku, kızıyla gelmiş… PEO Genel Sekreteri Pambos Kiritsis, AKEL’den Neoklis Silikiotis, Stefanos ve AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu’ndan İlias Dimitriu da burada… Çok sevdiğim değerli arkadaşımız, AKEL Dış İlişkiler Bürosu’ndan Vera Polikarpu da burada… CTP’den Simge Okburan arkadaşımız da gelmiş, buna çok seviniyorum – Simge, çok beğendiğim genç bir kadın… Önü açık, ilerleyip etkisini göstereceği ortamlar bulabileceğini umuyorum… Tanıdığım, tanımadığım onlarca kişi… İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Savaş Mağdurları örgütümüz BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ’in liderlerinden Hristos Eftimiu da burada, “kayıplar”la ilgili her daim bize yardımcı olan çok değerli arkadaşımız Kiriakos Andreu da…
Derniya’nın gözyaşlarını hep içinde barındıran, evlatçıkları Derinya’dan “kayıp” edilmiş Hristalla da burada – sarılıyoruz ve o, Derinya katliamından sağ kurtulan kardeşinin Kayıplar Komitesi yetkililerine geçtiğimiz haftalarda Derinya’daki olası toplu mezar yerini göstermiş olduğunu anlatıyor ve soruyor: Kazıya başladılar mı acaba? Evlatçıklarının bulunmasını bekliyor, akrabalarının bulunmasını bekliyor bu olası gömü yerinde… Ama benim bildiğim, bu alanda henüz herhangi bir kazı yapılmamış…
DEVAM EDECEK
POGO Kadın Hareketi Başkanı Skevi Kukuma, "kayıplar" ve barış için yürüttüğümüz çalışmalar nedeniyle Hristina ve bana ödüllerimizi takdim ederken...
Domuzcular Burnu’nda bir “kayıp”tan geride kalanlar bulundu…
Lefkoşa, 19 Aralık 2019 (T.A.K): Kayıp Şahıslar Komitesi (KŞK) iki toplumlu kazı ekibinin, Lefkoşa-Kızılbaş Bölgesi’nde bulunan “Domuzcular Burnu” askeri bölgesinde gerçekleştirdiği kazıda, kayıp bir kişiye ait olduğu düşünülen kalıntıları çıkardığı belirtildi.
Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, söz konusu bölgedeki kazının sürdüğü kaydedildi.
KŞK’nin 2019 yılında 28 kişinin kalıntılarına ulaştığı ifade edilen açıklamada, adada yaşayan tüm toplumlara muhtemel gömü yerleriyle ilgili KŞK Kıbrıslırum Üye için + 357 22 400142; Kıbrıslıtürk Üye için de 181 numaralı telefonları arayarak bilgi vermeleri yönünde çağrıda da bulunuldu.
(TAK Ajansı Haber Bülteni’nden – 19.12.2019)