'İADE' İSYANI!
Bügüne kadar pekçok kazada yakınlarını kaybeden aileler İçişleri Bakanlığı önünde toplandı. Safa Güngör'ün Türkiye'ye iadesi kararına isyan etti.
Didem MENTEŞ
Değirmenlik-Girne dağ yolunda 2’si öğrenci 3 kişinin hayatını kaybettiği trafik kazasıyla ilgili 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan tır şoförü Safa Güngör’ün Türkiye’ye iade edilmesi kararı, aileleri ayağa kaldırdı.
UBP-DP Azınlık Hükümeti tarafından alınan iade kararı sonrası İlayda Yeliz Öztürk, Sude Demirkıran ve Denktaş Mutluel’in aileleri ve başka kazalarda hayatını kaybedenlerin yakınları, İçişleri Bakanlığı’na giderek eylem yaptı, alınan karara isyan etti.
Aileler, Safa Güngör’ün cezasını Kıbrıs’ta çekmesini, Türkiye’ye iade edilmemesini istedi. Bakanlar Kurulu’nun almış olduğu kararın iptalini isteyen aileler, kararın iptal edilmemesi halinde daha büyük eylem yapacaklarını aktardı.
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Gürkan Kara ile görüşen ailelerin avukatı, “iadenin durdurulmasıyla ilgili hukuki formül aranacak” dedi.
Müsteşar Kara ise “Aileler ne söylediyse o…” diyerek konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.
Davul açındı, pankart açıldı
İçişleri Bakanlığı’nda saat 10:00’da toplanan ailelere, farklı kazalarda hayatını kaybedenlerin yakınları ve sivil toplum örgütlerinden sadece Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Avcı desteğe geldi. İlayda ve Sude’nin anneleri, kaza sonrası onlarca insanın sokağa döküldüğünü ama son eyleme destek verilmemesine isyan etti.
Eylemde, Safa Güngör’ün iade kararını protesto amaçlı ‘davul’ çalınarak, “KKTC’de 6 yıl 8 ay, TC’de 2 yıl Adalet Neresinde?” yazılı pankart asıldı.
Bakanlık önünde eylem yapan aileleri, İçişleri Bakanlığı Bakanlık Müdürü Hüseyin Amcaoğlu, Müsteşar Gürkan Kara ile görüşmek için yukarıya davet etti. Ailelerin bir kısmı ve tüm aileleri temsilen avukat Muhammet Aygün Gürkan Kara’nın odasına girerek, görüşmeye katıldı. Bir saati aşkın süre müsteşarla görüşen ailelerden bazıları görüşmeyi yarıda keserek dışarı çıktı.
Öztürk: “10 tane bakan bu işi bitirdi”
İlk çıkan kişi İlayda Yeliz Öztürk’in babası Salih Öztürk, iade kararına tepki göstererek, “bakanlar bu karara nasıl imza koydu” dedi. Öztürk, “İade kararına 10 bakanın da hepsi imza atmış. Bu kadar bakanın aklı yetmez mi? Kararla ilgili konuşuldu. Kararın ne zaman geri döneceğini falan konuştular. 2 ayın içinde karar imzalandı gitti ve bu süreç oldu. Bu gördüğümüz olay tam 2 ay içinde oldu. Ne zaman geri gideceği daha belli değilmiş. Hiçbir şey yok. Tek söyledikleri bu kadar yıldır 300 kişi Türkiye’ye iade edilmiş sadece onu söylerler. Bundan sonra hiçbir şey yapacak değiliz. 10 tane bakan bu işi bitirdi. Onlar işi çözdü. Bıraksınlar bari göndermesinler!”
Aileler isyan etti
Daha sonra bir aile yakını daha dışarı çıkarak basına açıklama yaptı, “Biz cezasını burada çekmesini talep ettik. Kararı iptal ettirmeye çalışacaklar, ellerinden başka bir şey gelmiyormuş. Eğer yerine getirilmezse yapacak hiçbir şey yok. Giden geri gelmez” dedi.
Denktaş Mutluel’in annesi Naciye Mutluel ise “büyük şirketler bu araçları denemeden bu kişilere verirler. Bütün kazaları onlar yapar. Devlet ve polis denetlemez. Bir hükümeti yerdirirler bir de polisi. Gidin oraya bakın arabalar nasıl gider. Bugün benim çocuğum yarın sizinkiler. İnsanlara bir yol bile yapmadılar” dedi. Bazı aile yakınları gözyaşlarını tutamayarak, isyan etti.
Avukat Aygün: “İadenin durdurulmasıyla ilgili hukuki formül aranacak”
Müsteşar Gürkan Kara’nın odasından en son İlayda Yeliz Öztürk’ün ve Sude Demirkıran’ın anneleri, hukukçularıyla birlikte çıktı. Avukat Aygün, görüşmede “iadenin durdurulmasıyla ilgili hukuki formül aranacağını ” kendilerine söylediklerini be sürecin takipçisi olacaklarını belirtti.
Aygün, “Aileler kendi hassasiyetlerini hükümet yetkililerine iletti. İadenin durdurulmasıyla ilgili hukuki formül aranacak. Benim ve bakanlık hukukçularının da katkı koyacağı bir hukuki formül bulup, bu adımın da bir geri dönüşü aranacak. Bu birkaç hafta sürebilir. Bakanlıktan da gördüğümüz kadarıyla niyet iyi. Umarız bunu sonuçlandırırız. Ailelerin istediği sonuç alınmazsa, halihazırdaki Bakanlar Kurulu kararının iptali için dava da açılabilir” dedi.
Anneler konuştu, Müsteşar sustu
İlayda ve Sude’nin anneleri ise Müsteşarın odasından tatmin edici olarak çıkmadıklarını belirterek, “Bekleyeceğiz. Bu sefer güvenelim diyoruz, inşallah olacak. Başka yapacak bir şey yok. Sonuç alınmazsa çok daha büyük eylemler yapacağız. Susmak gibi bir düşüncemiz yok” dediler.
Bakanlar Kurulu kararının iptali için mahkeme yoluna dahi gidebileceklerini söylediler.
Ailelerin ardından basın Müsteşar Gürkan Kara’nın açıklama yapmasını talep etti. Odasının dışına çıkan Gürkan Kara basına sadece “aileler ne söylediyse o…” diyerek soruları yanıtsız bıraktı.
Aileler ne dedi? Aileler ne dedi?
İlayda Yeliz Öztürk’ün annesi Münevver Şahin:
“Vicdan azabı çekmesini istiyoruz ama bu cezasını bile çekmeyecek”
“Biz o mezarın altında çürüdük bittik, onun Türkiye’de 1-2 yıl yatıp çıkmasını istemiyorum. Doldursun 5-6 yılını, gitsin 3-5 ayını orada yararlansın ama şuan gitmesin. Hiç birşeyden yararlanmasın. Benim çocuğumun geleceği bitti, benim ve çocuğumun hayatı bitti. Babası 7/24 kızının mezarında. Ben diğer çocuğumu birine emanet edip, mezarlığa gidiyorum ve bütün gün başında bekliyorum. Bize yazık değil mi? Bu adalet nerede? Onca insan yürüdük, ben mahkemelerden buralara kadar yürüdüm, ayaklandım ama ne oldu? Kazada sadece İlayda, Sude, Denktaş yoktu yaralılar vardı. Hani yaralılar nerede, aileleri nerede? Niye bize destek değiller. Başbakan ve bakan nerede? Beni karşılarına alsınlar, bu imzaların neden sessiz sedasız atıldığını söylesinler. Onların çocukları oralarda oturmazlar. Biz 6 yıl 8 ay cezaya bile razı olduk ama kursağımızda bıraktılar. Mahkeme biteli daha ne kadar oldu? Biz bunun arkasındayız. Onun teslim edilmesini istemiyoruz. Ölüm tehdidi aldığı için iade başvurusu yapmış. Biz öldürecek olsak o zaman öldürürdük. Biz bazı şeylerden mahrum kalmasını istiyoruz. Vicdan azabı çekmesini istiyoruz ama bu cezasını bile çekmeyecek.”
Duran Gözügüzel:
“Yetkililerin biraz empati kurmalarını istiyorum”
“Maalesef yaşadığımız acıları hiçbir yetkili anlamadığı için Bu tür isyanları ve bu tür eylemlere mecbur bırakılıyoruz. Çünkü kayıp ettiğimiz canlar var. Zaten dünya geneline baktığımız zaman ölümlü trafik kazalarına verilen cezalar çok yetersiz. Maksimum 7 yıl olduğu için mahkeme o şekilde karar verdi. 4 yıl önce hayatını trafik kazasında katdeşim Ahmet Gözgüzel’i kaybettin. 2 yıl mahkeme süreci oldu ve 4 yıl verildi. Biz de aynı acıyı yaşıyoruz. Ben de ölümlü trafik kazalarına karşı çok direniş gösterdim. Hala daha gösteriyorum çünkü o acıyı hala daha yüreğimde hissediyorum ve bu acı gerçekten bitmez. Yani ben yetkililerin biraz empati kurmalarını istiyorum. Ben ülkemizde diğer sorunların görmezden gelindiği gibi lütfen bunu da görmezlikten gelmiyelim, duyarlı olalım.Kaybedilen evlattır, candır kaybedilen. Hapishanede 3-5 yıl yatacak çıkacak ve hayatına devam edecek ama bir de bize sorsunlar. Biz hayatımıza devam edebiliyor muyuz? Bir empati kurulsun en azından vicdanımızı devreye sokalım. Bu çok önemli bir noktadır ve bugün bunun için buradayım. Bu acıyı hepimiz içimizde yaşıyoruz”
Sude Demirkıran’ın annesi Yeliz Manici:
“Onlar mezarın altında çürüyor ama biz yaşarken çürüyoruz”
“Bu kadar zamandır yollar yapılacak denildi, sözler verildi. İlk zaman kazadan sonra Başbakan Hüseyin Özgürgün’e gittik ve Ocak ayında başlanacaktı denildi. Hiçbir işlem yapılmadı aaten bunların paraları çoktan verildi. Bunlar paraların hepisini güzelce yediler. Biz bugünkü eylemimizi duyurduğumuz zaman Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst dün (önceki gün) öğleden sonra internet üzerinden Eylül ayında yol çalışmalarının başlayacağını duyurdu. Amaç nedir? Bizi susturmak mı? İnsanları bu kadar ahmak sanmasınlar. Bu kadar gün niye yapılmadı açıklama? Dün (öneki gün) yapıldı çünkü biliniyordu yollar gündeme gelecek diye ve insanların susturalım diye düşünüldü. Bu konu sonuç almadan hiçbir şekilde susmayacağımızı söyleyelim, kesinlikle gönderilmesini istemiyoruz. 3 canın bedeli bu kadar! En yüksek ceza zaten 7 yıl. 7 yıl ceza bize ödül gibi geldi. Ama şimdi ne yapılıyor, ona ödül veriliyor. Türkiye’den gelsinler bütün suçları işlesinler nasıl olsa Türkiye’ye geri iade herşey tamamdır! Ama bu insanlar ne olacak? Onlar mezarın altında çürüyor ama biz yaşarken çürüyoruz”
Denktaş Mutluel’in annesi Naciye Mutluel:
“Türkiye’ye gidip kurtulmasını istemiyorum”
“Benim oğlum Denktaş kazada gitti. Onun için mahkumun Türkiye’ye gitmesine hiç razı değilim. Cezasını çeksin isterim zaten cezası azdır.”