“İbrahim Ramadan, genç kuşağa öncülük eden, yeni fikirlere çok destek veren bir yapıdaydı…”
KTAMS Eski Genel Başkanı Erdal Süreç, İbrahim Ramadan’la birlikte “BEY” yönetimine karşı sendikada mücadele günlerini hatırlıyor…
KTAMS eski Genel Başkanı Erdal Süreç, 1974’te savaş esnasında Doğruyol’da öldürülen ve Tekke Bahçesi’nde Kayıplar Komitesi kazıları esnasında beş kişilik bir mezarda kalıntıları bulunan İbrahim Ramadan’la birlikte çalışmıştı… Onlar zorlu süreçlerden geçmişlerdi: Bayraktarlık-Elçilik-Yönetim yani kısa adıyla “BEY” yönetimine karşı sendikal mücadele vermişler, Arif Hasan Tahsin’in tutuklanıp hapse atılmasına karşı tepki koyduklarında kendileri de soruşturmaya uğramışlardı… Bundan önce de başka sendika yetkilileriyle birlikte Denktaş’la bir toplantılarında maaş artışı talebinde bulunmuşlar, Denktaş bu taleplerini reddetmiş, bu toplantının notları Halkın Sesi’nde yayımlanınca, İbrahim Ramadan, Erdal Süreç ve Ali Arsun evlerinden ayrı ayrı alınarak tehdit edilmişler ve sonrasında da kovuşturmaya uğramışlardı…
Erdal Süreç’ten, İbrahim Ramadan’la ilgili hatırladıklarını kaleme almasını istedik, şu anda Londra’da bulunan Süreç, bize gönderdiği mesajda şöyle yazdı:
“İbrahim Ramadan’ı 1970’li yıllarda devlette çalışmaya başladığımda tanıdım. Tarım Bakanlığı’nda görevli memurdu, aynı zamanda KTAMS’ın da Genel Sekreteri idi. Yurtsever biri olan İbrahim, genç kuşağa öncülük eden, yeni fikir ve önerilere de çok destek veren yapıda idi… Yüksek öğrenimden gelen bizleri KTAMS’da örgütlemede öncülük etti ve kamu çalışanlarının etkili mücadelesini BEY döneminin faşist baskılarına rağmen sendikal mücadelenin başlamasında önemli görev yaptı. İlk KTAMS Genel kurulunda da İbrahim Ramadan Genel Başkan, ben de Genel Sekreter seçildik…
1973’te gerçekleşen bu olayla KTAMS kendini Denktaş ve Bayraktarlık’la mücadele içinde buldu… Önemli olaylar yaşandı ama İbrahim Ramadan’la hep birlikte yürüdük… Ancak sendikal örgütlenmenin de en etkili dönemini yaşarken 1974 harekatı gerçekleşti… Herkes cephedeydi… İbrahim Ramadan da dağda görev yaparken çıkarmanın ilk gecelerinde şehit oldu.. .O çok iyi bir insan, örgütçü, mücadeleci, gençlere inanan, onlara destek olan ve KTAMS’ın bugünlere uzanan mücadelesindeki ilk harcı koyan değerli Başkanımızdır…”
“BİTMEYEN “BEY” DÖNEMİ – KTAMS ve SİYASETTE YAŞANAN SÜREÇ…”
Erdal Süreç, “Bitmeyen “BEY” dönemi – KTMAS ve siyasette yaşanan süreç” başlıklı Mayıs 2014’te yayımlanan kitabında da İbrahim Ramadan’dan söz ediyor, ne tür mücadelelere girişmiş olduklarını, o dönemde ne tür baskıcı bir ortam içinde mücadele ettiklerini anlatıyor…
Erdal Süreç, kitabın önsözünde “Bu kitap 1973-1990 yılları arasında BEY dönemi ile başlayıp BEY’lerin müdahalesi ile sonuçlanan, KTAMS Başkanı ve Meclis’te Milletvekili olarak bulunduğum dönem içerisinde yaşanan ve bende iz bırakan olayların yazıya dökülmesidir” diyor…
Erdal Süreç’in kitabından bazı bölümler şöyle:
“Kıbrıs’ta 1956 yılına kadar Kıbrıslı Türk-Rum tüm kamu görevlileri bir çatı altında “Kıbrıs Memurin Cemiyeti”nde örgütlü idi.
1956 yılında “Kıbrıs Memurin Cemiyeti”nden ayrılan bir kısım Kıbrıslı Türk memur bazı siyasilerin de teşvikiyle, yalnızca Türkler’in üye olacağı örgütlenmeye yönelir.
14 Kasım 1956 tarihinde Lefkoşa’da Çetinkaya Türk Spor Birliği lokalinde bir araya gelen Asım Behçet, Cemal Müftüzade, Cahit Hüseyin, Fuat Sami, Hüseyin Veysi, Mehmet Selahattin, Mustafa Şükrü ve Rüstem Tatar isimli 8 Kıbrıslı Türk memur, “Kıbrıs Türk Hükümet Memurin Cemiyeti”nin kurulması karaını üretir ve 2 Aralık 1956 günü toplanan Genel Kurul’da “Kıbrıs Türk Hükümet Memurin Cemiyeti”nin kuruluşu onaylanır ve cemiyetin tüzüğünün hazırlanması kararına varılır. Cemiyetin Tüzüğü 20 Ocak 1957 tarihinde bir başka toplantıda oylanarak kabul edilir, ilk başkanlığa Cemal Müftüzade seçilir ve Mehmet Selahattin sekreter, Asım Behçet de veznedar görevine getirilir.
1 Aralık 1957 günü 500 üyenin katılımıyla yapılan Genel Kurul’da ise isim değişikliğine gidilir ve cemiyet “Kıbrıs Türk Memurlar Kurumu” adını alır. Cemiyet, faaliyetlerini 11 Nisan 1973’e değin bu isimle yürütür. 11 Nisan 1973’te gerçekleştirilen yeni bir genel kurulda ikinci kez isim değişikliğine gidilir ve sendikanın ismi “Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası” (KTAMS) olarak belirlenir…”
Erdal Süreç İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Londra’ya gitmek zorunda kalır – o dönemde TC ve Kıbrıs Cumhuriyeti arasında yapılan bir anlaşma gereği Erenköy’e çıkanlara Kıbrıs’a giriş yasağı uygulanıyormuş. O nedenle Londra’da bir yıl çalışmış Erdal Süreç ve bu yasak kalkınca, adaya dönmüş. Şöyle yazıyor:
“O günlerde gençliği adada tutmak amacıyla Erenköy mücahidi olup da mezun olanlara devlette iş imkanı sağlanıyordu. O dönemde Bakanlar Kurulu yerine Geçici Türk Yönetimi Yürütme Kurulu vardı. Geçici Türk Yönetimi Yürütme Kurulu’nda bizlere öncelik tanınacağı yönünde karar üretilmişti. Ben de müracaatta bulundum. Beni Kamu Hizmeti Komisyonu’na mülakata çağırdılar. 55 Kıbrıs Lirası gibi aylık bir ücretle görev verebilecekleri yönünde teklif aldım ve adada kalmaya karar verdim.. Bu kararımdan sonra çok kısa bir süre Lefkoşa’da Göçmen Dairesi diye bir dairede üç-dört ay çalıştıktan sonra Murakıplık, Sayıştay olarak anılır, Sayıştay Başkanlığı’nda göreve başladım ve burada da dört yıla yakın çalıştım. Sayıştay’ın etkinliği o günlerde de çok büyüktü.
Bu zaman içerisinde Memurin Kulübü – ki bugünün Amme Memurları Sendikası idi – o zamanlar Kıbrıs Hükümeti Memurları Kurumu diye de anılıyordu ve henüz sendika olmamıştı. Oraya üye olmak için müracaat ettiğimizde ise bizi kabul etmediler. Özellikle yurtdışından gelen yüksek tahsilli kişileri sendikaya üye yazmıyorlardı. Biz de o dönemde boşta kalmamak amacıyla bazı arkadaşlarımla birlikte Kıbrıs Türk Yönetimi Memurlar Sendikası diye bir sendika kurduk. Bu sendika o dönemde hem geçici ve arizi olarak çalışan personeli, hem de üniversitelerden mezun olarak gelip de Amme Memurları’na üye olamayanları kapsayan bir sendika idi. Üye sayımız 120-130 civarındaydı.
Bu yıllarda Kıbrıs’ta BEY (Bayraktarlık-Elçilik-Yönetim) dönemi dediğimiz baskı döneminde yaşadığımız için, sendikal faaliyetler de çok sınırlıydı ve bizim kurduğumuz bu sendika, daha çok üniversitelerden mezun olup gelenlerin katıldığı bir sendika olduğu için ses vermeye başladı. Yani yılların Memurin Kulübü’nden daha fazla yüksek bir sesle sorunları dile getiriyordu. Bu ses, kamuoyunda da dikkat çekmeye başladı. Gazeteler ve köşe yazıları, yayımladığımız bildirilere ve yaptığımız açıklamalara önemli yer veriyordu. ..
İşte o günlerde Kıbrıs Hükümeti Türk Memurları Kurumu Genel Sekreteri olan İbrahim Ramadan bize sendikamızı dağıtıp, Kıbrıs Hükümeti Türk Memurlar Kurumu’na yani Amme Memurları’na dahil olmamızı istedi. Bizim aktif ve faal durumumuzu görerek yapılan bu teklifin kendisi açısından, kendi kuruluna götürülüp kabul ettireceğini de belirtti. Biz bu öneriyi olumlu karşıladık. Birlik olmanın gereğini ve birlikten güç doğacağını kabullendik ve dediği gibi yaptı. Öneriyi Amme Memurları yetkili kurullarına götürdü ve ilk genel kurulda bizi yönetim kuruluna aldılar. Biz de tüm üyelerimizin buraya iltihak etmesini sağladık ve kurduğumuz sendikayı tasfiye ettik, kapattık.
Bu arada Kıbrıs Hükümeti Türk Memurları Kurumu da bu ismi ile grev yapamıyordu. Sendika olması gerekiyordu. Ve bu bir tartışma konusu idi. 11 Mart 1973 tarihinde yapılan Genel Kurul’da hem ismi Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası olarak değiştirildi ve grev hakkı da tüzüğüne alındı, hem de bu tüzükle birlikte Kıbrıs Türk yönetimindeki görev yapan tüm memurlara sendikaya üye olma imkanı yaratıldı. Yani bizlere sendika üyelik yasağı sonlandırıldı…
24 Şubat 1974 günü yapılan Genel Kurul’da İcra Konseyi yani Yürütme Kurulu şöyle oluştu:
İbrahim Ramadan, Başkan.
Erdal Süreç, Genel Serketer.
Yusuf Fevzi, Veznedar.
Ali Arsun, Mulla Mustafa Salman, Erdal Camgöz, Üye.
(Ve Mağusa, Baf, Limasol, Larnaka ve Lefke Temsicileri ve şube sekreterleri de seçildi.)
İlk Genel Kurul toplantısıyla birlikte İbrahim Ramadan Genel Başkan, ben de Genel Sekreter seçildik. Bu günlerde mevcut diğer sendikalarla sık sık bir araya gelinirdi… Adada demokratik bir ortam yoktu. Dönem “BEY DÖNEMİ” diye isimlendirdiğimiz bir dönemdi ki bu BEY dediğimiz de (B)ayraktarlık, (E)lçilik ve o yıllarda Kıbrıslı Türkler’in Bakanlar Kurulu diyebileceğimiz (Y)önetim üçlüsünden oluşmaktaydı.
Yönetimin yapılanması ise Sayın Denktaş’ın başında olduğu bir idari gruptan ibaretti. Gerçi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Küçük ve Toplum Lideri olarak Denktaş’ın etkinliği büyüktü ancak aralarındaki güç kavgası o yıllarda doruk noktasındaydı. Alınan tüm kararlarda bu üçlünün sözü geçiyordu: Bayraktarlık, Elçilik, Yönetim…
Yönetim daha çok kanun ve yasa gibi görülen konuları düzenlemeye çalışıyordu; Bayraktarlık ve Elçilik de her konuda karar veren makamlardı. Örneğin bir bütçe konusu elçiliğin onayı ile şekilleniyordu. Bayraktarlık ise tam bir keyfi durumdu. Herhangi bir kurula ve yasaya bağlı değildi. İdari uygulamaları kendi askeri disiplini içerisinde ve son derece baskıcı bir yapıyla yönetmekteydi. Kesinlikle despot bir yapı…
Örneğin istediğini askeri mahkemeye verebiliyor, istediğini affedebiliyor ya da istediği icraatları yapabiliyordu. Yani o kadar geniş yetkilere sahipti…
Ya da bir sendikanın veya derneğin ya da herhangi bir cemiyetin yazmış olduğu bir bildirisi beğenilmediğinde veya kendisine eleştiri gibi görülen cümleler içerdiğinde hemen o yazıyı yazanlar ve onaylayanlar ya içeri alınır ya da tehditle “Böyle bir bildiri yayınlayamazsınız” denerek sindirmeye çalışırlardı. Yani özetle içeriye de alınırlardı, sindirilirlerdi de…
DEVAM EDECEK