“İç piyasaya yetiştirmekte zorlanıyorum”
Yıllardır bal üretimi yapan Kırata Kasapoğlu, ülkede balın faydalarıyla ilgili bilincin yaygınlaştığına dikkat çekti, bal tüketiminin artmasından duyduğu memnuniyete işaret etti
Fehime ALASYA
Ülkede uzun yıllardır arıcılıkla uğraşan ve bal üretimi yapan Kırata Kasapoğlu, ‘Üreten Ekonomi’nin bu haftaki konuğu oldu. İç piyasadaki bal talebine yetişmekte zorlandıklarını anlatan Kasapoğlu, üretimle ilgili değerlendirmelerde bulundu, gelecek projelerini anlattı.
Ülkedeki bilincin giderek arttığından duyduğu memnuniyeti dile getiren Kasapoğlu, tüketimde de aynı oranda artış görüldüğünü belirtti. Ülkede 350 ton olan yıllık bal üretiminin 500 tona çıktığını ifade eden Kasapoğlu, tarım politikası içinde arıcılığa daha fazla önem verilmesi gerektiğine değindi.
Bal üretimi yapabilmek için öncelikle bu işi sevmenin gerektiğine dikkat çeken Kasapoğlu, ailesinden edindiği arıcılığı yıllardır severek sürdürüyor, yeni başlayanlara da her daim destek verip, yayılmasını yardımcı olmaya çalışıyor.
“Kovanlar tehlike değil, doğanın bize sunduğu nimet”
Arıcılığın doğaya bağlı bir faaliyet olduğuna değinen Kasapoğlu, kurak veya yağışlı geçen mevsimlerin dahi bu sektörün üretimini etkilediğini anlattı.
Dünyada ‘Şehir arıcılığı’ diye bir kavramın oluşturduğunu anlatan Kırata Kasapoğlu, evlerde ve bahçelerde yetişen veya alınan hazır çiçeklerin bile arıcılıkta önemli yer edindiğini anlatarak, insanların kovanları birer tehlike olarak değil de doğanın bize sunduğu nimet olarak görmesi gerektiğini belirtti.
“Devlet desteği çok önemli”
Teşvik ve desteğin artması ile üretimin de aratacağına dikkat çeken Kasapoğlu, arıcılığın bugüne dek desteksiz de olsa geliştiğini kaydetti.
Ülkedeki arıcılığın ve bal üretimini son yıllarda geliştiğine değinen Kasapoğlu, piknik bal üretimi ile otellere hizmet vermeye hazırlanıyor. Bu konuda devlet desteğinin önemli olduğunu vurgulayan Kasapoğlu, “Bu üretime başladığımız zaman bakanlık ile de görüşüp, yerli üretimi desteklemek adına ithal piknik ballarının yasaklanmasını isteyeceğiz” diyor…
“İç piyasaya yetiştirmekte zorlanıyorum”
Asıl mesleği beden eğitimi öğretmeni olan Kırata Kasapoğlu, arıcılıkla uğraşan eşinin ailesinden bu tutkuyu kapmış. Ailesinin yaptığı geleneksel arıcılığı daha modern yapmaya çalışan Kasapoğlu, Kuzey Kıbrıs Arıcılar Birliği’ne de girmesiyle bu tutkusundan kopamamış.
500 kovan ile bu işe giren Kasapoğlu, günümüzde 350 kovana sahip. Kovan sayısındaki düşüşün olumsuzluk teşkil ettiği görüşüne kapılıyoruz, Kasapoğlu hemen açıklıyor: “O dönemde 500 kovanımız vardı, güneye yeşil hat tüzüğü ile bal geçirebileceğimizi söylediler. Avrupa birliğine üretim yerimi açtım ve gerekli kurallarını yerine getirdim. Benden o yıllarda bir proje istediler. İlk arıcılık projesi yapan kişi oldum, olan sistemimi geliştirdim, her şeyi dünya standartlarında yaptım. Birlikte olduğum için tüm arıcılara da bu sistemi anlattım, sistemdeki birliğin ve beraberliğin kurulumu için çok çaba harcadım. 500 kovanla başladık, şu anda 350 kovanımız var. Kovan sayısı ile bal üretimi orantılı değil. Bunları teknik yapmak lazım…”
“En verimli dönem ilkbahar ve yaz ayları”
“Artık eskisi gibi doğa nektar kusmuyor” diyen Kasapoğlu, küresel ısınmanın her alanı etkilediğini ifade etti. Arı kolonisinin bu aylarda yumurtlama döneminde olduğunu ve saldırgan olduklarının altını çizen Kasapoğlu, çıkan arıların bal akımı döneminde, yani birkaç ay sonrasında çalıştığını belirtiyor, üretimin en yoğun olduğu dönemlerin ise ilkbahar ve yaz ayları olduğuna dikkat çekiyor.
“İç piyasaya yetiştirmekte zorlanıyorum”
Birkaç işletmenin fuar girişimleri doğrultusunda, ürünlerini Mersin üzerinden Almanya ve İngiltere pazarına ihraç ettiğini dile getiren Kasapoğlu, özellikle Türklerin yoğun alışveriş yaptığı marketlerde çok fazla rağbet gördüğünü belirtti. Kendi üretimlerinde sadece iç piyasaya yetişebildiğini ifade eden Kasapoğlu, adadaki bilinç ve tüketimin, son yıllarda arttığını kaydeden Kasapoğlu “Şahsım adına ihracat yapmıyorum, iç piyasaya yetiştirmekte zorlanıyorum. Ülkede bilinç ve buna bağlı olarak tüketim de arttı. Üretim de arttı, ülkede 350 ton olan yıllık üretimimiz 500 tona çıktı.
Eskiden nektar kaynakları fazla iken daha karlı bir işti. Bir arı kolonisi çok geniş alan istiyor, yazda bırakın çiçek bulmak yeşillik görmek bile zor oluyor. Bu yılki yağışlar da iyi, üretim bu yıl daha iyi olacak. Arıcılık fazla işgücü ve sermaye gerektirmeyen önemli bir uğraştır, bu konuda bilinç gerekli... Tarım politikası içinde arıcılığa da çok önem verilmesi gerekiyor. Bu önem son yıllarda verilmeye başladı diyebilirim. Ne kadar arı, o kadar üretim... Devlet kovan başı 20 TL destek veriyor. Yeterli olmasa da şükrediyoruz...” diyor.
“Dünya artık bala ve arıya çok önem veriyor”
Dünyada ‘Şehir arıcılığı’ diye bir kavramın oluşturduğunu anlatan Kırata Kasapoğlu, evlerde ve bahçelerde yetişen veya alınan hazır çiçeklerin bile arıcılıkta önemli yer edindiğini dile getiriyor. Bu durumun hiçbir tehlike arz etmediğine vurgu yapan Kasapoğlu, insanların bilincini arttırarak, rahatsızlıklarını en aza indirgemek gerektiğine değindi. Kasapoğlu şöyle devam etti: “Şehrin içindeki ağaçlar ve çiçekler bu konuda üretime elverişli. Dünya artık bala ve arıya çok önem veriyor. Bizde ise insanlar arılardan korkuyor ve yok etmek istiyor.
“Balın kristalize olması bozuk olduğu anlamına gelmiyor”
Ürünlerde çok fazla fiyat farkı olmadığı için ithal ürünlerle olan rekabetin, daha kolay olduğunu dile getiren Kasapoğlu, bu rekabet ile mücadele için kovan verimlerini ve iç piyasadaki tüketimi arttırmaya çalıştıklarını anlattı. Bal üretiminde karşılaşılan en büyük sıkıntının ise kristalize olmuş bal türünün olduğuna değinen Kasapoğlu, vatandaştaki yanlış bilinci ortadan kaldırmak için çeşitli kampanyalar düzenlediklerini ifade etti. “Balın kristalize olması bozuk olduğu anlamına gelmiyor. Bunu tanıtım videoları ile anlatmaya çalışıyoruz. Bazı çiçeklerden ve polenlerden dolayı bal kristalize olur” diyen Kasapoğlu, topluma bunu kabullendirmek ve bilinci yaymak için çok çaba sarf ettiklerini kaydetti.
Gelecek projeler umut vaat ediyor…
Gerekli olan malzeme temininin de adada son yıllarda yayıldığını anlatan Kasapoğlu, özellikle arıcılar birliğinde her türlü araç, gereç ve makinenin olduğunu belirtti. Arıcılar birliğini yürüttüğü iki proje olduğuna değinen Kasapoğlu, bu projelerle piknik bal üretimi ile otellere hizmet vermeye hazırlanıyor. Bu konuda devletten destek beklediklerine değinen Kasapoğlu, projeyle ilgili bilgi aktardı: “Piknik bal üretimi ile otellere de hizmet vermeye hazırlanıyoruz. Yani piknik bal dediğimiz, kahvaltılık olarak kullanılan küçük 25 gr.lık paketlerden… Bu üretime başladığımız zaman bakanlık ile de görüşüp, yerli üretimi desteklemek adına ithal piknik ballarının yasaklanmasını isteyeceğiz. Olumlu yanıt alacağımıza inanıyoruz. Bu program içinde devlete bal verene kilo başı bir TL destek veriyor, bu adım ise bize devletin diğer konularda da destek vereceğini belirtiyor.”