İÇİMİZDEKİ KAHRAMAN YOLA ÇIKABİLİR
Yıllar önce hayatımızı karartan pek çok deneyime bugün baktığımızda, o günlerdeki göz yaşlarımızı şaşkın bir hüzünle seyrediyor olabiliriz. İçinde debelendiğimiz o yangın çoktan kül olmuş, yanıp yıkılanın yerine yeni bir bina inşa edilmiş, balonuna çiçekler filan dikilmiş olabilir çünkü. Geriye dönüp düzeltemiyoruz olup biteni. Geçen geçmiş, yaşanan yaşanmış artık. Hayatımızın filmini yeniden kurgulayabiliyoruz elbet. Farklı ayrıntıları öne çıkarıp yorumu farklılaştırarak, montaj hilesiyle yeni bir film çekebiliyoruz. Bir sahnede başrol oyuncumuz gözyaşlarına boğulmuş ama ve ne yapsak silemiyoruz bunu. Elden kayıp gideni sonraki sahneye yerleştiremiyor, öleni diriltemiyoruz. Hatıralarımız böyle ama her türlü kurguyu yapabileceğimiz edebiyat adında bir büyü var elimizde. İstediğimiz rüyayı görebiliriz edebiyat uykusunda. Hakikati ve onun içindeki adaleti edebiyat sayesinde gösterebiliriz belki. En güzeli bizimle benzer deneyimlere sahip olanların içine dokunması olur bunun. Acılarımız kâğıt üzerinden bir teselli gibi bakar bize bazen.
Çok farklı bir hayatımız olabilirdi belki doğru zamanlarda doğru kararları vermiş karşımıza çıkan yol çatalında diğer istikameti seçmiş olsaydık. Konuşmak yerine uzun uzun susup bekleseydik mesela. Bazı sözleri hiç söylememiş, telefonun tuşlarına basmamış olsaydık.
Kim bilir belki de bütün bu yaşananlar aslında gelecekte daha güzel bir kıyıya çıkaracak bizi. Kaçan tren infilak edecek ve içinde olmadığımız için rahatlayacağız.
Hayat sayısız rastlantılarla bizi getirdiği yerde bir gül bahçesi serecek belki önümüze. Geriye bakınca “iyi ki” diyebileceğiz.
Önümüzde bir gelecek var. Süresini bilmediğimiz bir gelecek bu. En değerli armağanımız bugün ve bu an o yüzden. Yeniden başlayabileceğimiz, bizi huzura götürecek olanı seçebileceğimiz bir an bu. Pek de değerini bilmediğimiz bir an aslında içinde bulunduğumuz. Koşulların ağırlığı altında ezildiğimiz, belleğin labirentinde çıkış aradığımız bir an. Günlerden nasıl bir gün kim bilir yaşadığımız, hayatın nasıl bir sürprizi beklemekte bizi? Ne olursa olsun önemli olan kendi içimizde hissetmekte olduklarımız belki de. Yalnızlığımız bizi tırmalamıyorsa daha kolay baş edebiliriz onunla, kim bilir belki kalabalığa bile çıkarırız onu çok da kırılgan bir gününde değilse. Peki ya bazı mecburiyetlerimiz, bizi boğan bazı sorumluluklar, yüzünü görmek istemediğimiz halde iletişime geçmek zorunda olduklarımız, ayağımızdaki prangalar? Hepsiyle başa çıkmanın bir yolu vardır elbet. Hayatın acılar ve zorluklar getirmesinden çok onlarla nasıl başa çıkacağımızdır önemli olan. Dışardaki ağırlığa karşı vicdanımızdaki hafifliktir bizi ileriye taşıyacak olan. Vicdanımız da dışarısı da ağırdır kimi zaman ama . Böyledir hayat. Durup bakmak gerekir olup bitene. Hikayemizde bizi bağışlatacak pek çok kanıt vardır belki. Yapmış olduklarımız yapmak istemiş olmadıklarımızdır kimi zaman; sürüklendiğimiz yere gitmemek için tutunacak bir dal bulamamışızdır belki.
Bize karşı acımasız yargılarla gelenler, kara kalpliler, kıskançlık melekleri, merhamet yoksunları karşısında kanatları vardır kalplerimizin. Yenik düşmemek bizim elimizdedir çoğu zaman. Bu mücadelede onları şeytanlaştırmak en kolayıdır. Şeytanlaştırdıklarımıza karşı zalim olma yetkisini buluruz çünkü kendimizde ve onlara benzetebiliriz kendimizi. Elimizde hassas bir adalet terazisi varsa yoruluruz belki ama içimiz hafifler en azından.
Hatalar da yapabiliriz kuşkusuz. Adaletsiz davranmamız da pek muhtemeldir pek çok konuda. Önemli olan niyet etmiş olmak ve çaba göstermektir.
Geçmişin filmi orada duruyor. Düğmeye bastığımız anda yeniden ve yeniden seyredebiliyoruz onu. Gelecek ise vizyona girmemiş henüz. Güzel bir film olması olasılığı var ama her zaman. Benden kurtulamazsın edasıyla sırıtarak bakan o geçmişe rağmen değişim şansına sahibiz. Yeni bir hayat, yeni bir dünya her zaman mümkün. İçimizdeki kahraman yola çıkabilir.