İçin için çürürken
Dönüşümlü Başkanlık için ‘tamam’ dense!
Ve hatta...
“Bir dönem Kıbrıslı Türkler...
Bir dönem Kıbrıslı Rumlar...”
Peki toprak ne olacak?
* * *
Omorfo?
Olmadı Mağusa, Karpaz!
Demeye dilimiz varmasa da Girne!
Sizin “diliniz varmaz” demeye de, buraların sahipleri ne hissediyor sizce?
“Al”maya tamam da!
“Ver”irken ne?
* * *
“Kıbrıslı Türkler şeytandan ruhlarını geri almalıdır” diyor yazar Metin Münir...
Tarifi şu:
“Rumların malları ya onlara geri verilmeli ya da değerinden satın alınmalı...”
* * *
"Kendi yolumuza gideriz" diyenlerin çıkmazı tam burada...
Hele de "Birleşme" karşıtlarının...
Bir “ayrılık anlaşmaları” yok!
Bu defterler nasıl dürülecek önermiyorlar.
Yani ne “birleşme”ye teklifleri var!
Ne de “ayrılmaya...”
Talep ediyorlar sadece...
- “Garantörlük ne olacak?”
- “Peki dört özgürlük?”
* * *
Barış hayalperesti bizlerin işi daha basit!
Şunu bileceksin...
Dünyalı bir devlete dönmek istiyorsan, zorla kovduklarının bir kısmı da evlerine geri dönecek...
Elinden alınan gerçek devletin yarısını yeniden geri alırken, ellerinden aldığın toprağın en azından yarısını da yeniden geri vereceksin!
Bu kadar basit!
Ve hepsi, ne varsa, burada kalacak...
Bu adada...
Deniz de bizim olacak, toprak da...
Dağ da bayır da...
Devlet de bizim olacak sokak da...
* * *
Umuyorum ki “çoğunluk” farkındadır...
12-13 sene evvel olduğu gibi...
Yeni Kıbrıs gerçek bir gelecektir...
Elbette hiçbir doğum sancısız değildir.
Sancılar varsa, çekilecektir, birlikte...
Yoksa bu düzen “ballı” bir düzendir!
Kimse bırakmak istemez kolay kolay!
Başıboş, kuralsız, hoyrat bir düzendir!
Ayakları baş yapar bu düzen...
İnsanı “ne oldum” delisi yapar...
“Ne olacağını” hiç düşünmeden...
Ama için için “çürütür” bu düzen!
“Küf” kokar... “Eksiltir” bu düzen...
Sizi, sizden...