İÇLER ACISI
Bir zamanlar denize yakın, yeşillikler içinde, gerçek bir ‘Huzur Evi’ydi ve topluma hizmet sunuyordu
Sınırüstü Yaşlı Bakımevi’nde ortaya çıkan insanlık dramı eski Lapta Huzurevi’nin atıl binasını yeniden gündeme taşıdı.
2011 yılında asbest malzeme tehlikesi ve yüksek rutubet gerekçeleriyle boşaltılan tarihi huzurevi binasının son hali yürek burktu, buranın terk edilmesinin ardından gidilen yeni bina ise ihtiyaca yanıt vermedi.
Derya ULUBATLI
Sınırüstü Yaşlı Bakımevi’nde ortaya çıkan insanlık dramı, gözleri tarihi Lapta Huzur Evi’nin atıl durumuna çevirdi.
Yıllar önce çürümeye terk edilen, pek çok yenileme projesi yapılan, protokoller imzalanan tarihi Lapta Huzur Evi tam anlamıyla içler acısı bir durumda dökülüyor.
Lapta’da geçici bir tesiste hizmet veren huzurevi ise kapasite sorunu yaşıyor.
2011 yılında asbest malzeme tehlikesi ve yüksek rutubet gerekçeleriyle boşaltılan tarihi huzurevi binasının son hali yürek burktu, buranın terk edilmesinin ardından gidilen yeni bina ise ihtiyaca yanıt vermedi.
Lapta Huzurevi sorumlusu Mehmetali Ellidört, “Bu insanlar yaşlılıklarını mutlu ve huzurlu bir şekilde geçirmeyi hak ediyor, bir an önce binanın yenilenmesini ve hizmete açılmasını umuyorum” ifadelerini kullandı.
Sınırüstü’nde kaydedilen görüntülere de değinen Ellidört, bunun insanlık dışı bir muamele olduğunu ve Sağlık Bakanlığı’nın özellikle bu gibi vakıf kurumlarını sıklıkla denetleyerek gerekli düzenlemeleri yapması gerektiğini savundu.
Konuyu yorumlayan Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Hüseyin Akcan birkaç ay önce yenileme çalışmaları için Müteahhitler Birliği ile protokol imzalandığını ve yapının en geç üç yıl içerisinde yeniden kullanım için hazır olacağını söyledi. Kapasite eksikliğini kabul eden Akcan, “en kısa zamanda daha geniş kapasiteli bir binaya geçeceğimizi umuyoruz” dedi. Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler ise daha önce bu yapının yenilenmesi için defalarca adım atıldığını, projeler geliştirildiğini ancak hiçbirinin sonuca ulaşmadığını ifade etti. Kendi görev süresi olan 15 aylık zamanda çok ciddi bir proje geliştirdiklerini ve yenileme için önemli bir ilerleme kaydettiklerini de belirten Çeler, daha sonra görev değişimi nedeniyle projenin yeniden yarım kaldığını dile getirdi.
Ellidört: “Elimizden geleni yapıyoruz ancak bina eski, kapasite yetersiz”
Lapta Huzurevi sorumlusu Mehmetali Ellidört, 2011 yılından beri bu binada olduklarını ve yaşlıların mutlu bir yaşam sürmesi için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Her odada mini buzluk, klima ve televizyon olduğunu anlatan Ellidört, düzenli olarak odaları boyatarak binayı yenilediklerini ancak her şekilde mevcut binanın kendileri için yeterli olmadığını dile getirdi. Kapasite olarak ancak 35 kişiyi barındırabildiklerini ama bunun yeterli bir rakam olmadığını da belirten Ellidört, “bu kişilere mutlu bir yaşam verebilmek için yeni binaya geçmemiz şart” dedi.
Lapta Huzurevi Sorumlusu Mehmetali Ellidört:
“Tarihi binanın bir an önce tamamlanması bizim için çok iyi olur”
“Burada yaşlılara anne babamız gibi bakıyoruz, elimizden geleni yapıyoruz ancak bu bina çok eski ve kapasitesi yetersiz… Diğer binanın yenilenmesi bizi çok rahatlatır…”
Lapta Huzurevi sorumlusu Mehmetali Ellidört, 2011 yılından beri bu binada olduklarını ve yaşlıların mutlu bir yaşam sürmesi için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Her odada mini buzluk, klima ve televizyon olduğunu anlatan Ellidört, düzenli olarak odaları boyatarak binayı yenilediklerini ancak her şekilde mevcut binanın kendileri için yeterli olmadığını dile getirdi. Ellidört şunları aktardı: “Ben sorumlu olarak göreve geleli iki buçuk yıl oldu ancak aslında uzun yıllardır burada ambarcı olarak çalışıyordum. Sorumluluk bana verildiğinden beri burada birçok yenileme yaptık. Odaları boyadık, eşyaları yenileyerek döşedik. Tadilatlarımızı aksatmadan yaptık ancak bu bina çok eski bir binadır ve yapılan boyalar sürekli dökülüyor. Her yıl yenilememize rağmen yine de duvarlarda boya durmuyor. Bu yüzden bizim en kısa zamanda yeni bir binaya taşınmamız gerekiyor. Artık bu yeni binaya ihtiyacımız var. Şu an sahildeki eski huzurevinin tadilata alınması ve yeniden kullanıma açılması için Ekim ayında Çalışma Bakanlığı ile Müteahhitler Birliği arasında bir protokol imzalandı. Orası çok geniş bir alandır ve oranın bir an önce tamamlanması bizler için çok iyi bir çözüm yolu olacaktır. Zaten oraya bir temel atılmıştı, şimdi yeni bina çalışmaları başlayacak. Umarım bu yıl içinde tamamlanır”.
“Vakıf kurumları düzenli olarak denetlenmeli, gerekli önlemler alınmalı”
Çalışma Bakanlığı tarafından yapılan denetlemelerden memnun olduklarını ve herhangi bir korkuları olmadığını dile getiren Ellidört, “keşke her yer bu kadar iyi denetlense” ifadelerini kullandı. Özellikle şahıslara ait, devletle bağlantılı olmayan yaşlı bakımevlerinin çok daha dikkatle ve sıklıkla denetlenmesi gerektiğini vurgulayan Ellidört, Sınırüstü’ndeki bakımevinde yaşananlara da değinerek, “gördüklerimiz insanlık dışı şeylerdi… Bunu kesinlikle onaylamıyorum ve kınıyorum. Zaten sosyal medyadan da tepkilerimizi gösterdik ama bu yeterli değildir. Sağlık Bakanlığı bu gibi yerleri düzenli olarak denetlemeli, gerekirse habersiz bir şekilde gidip ne olup bittiğine bakmalı ve gerekli önlemleri almalıdır” şeklinde konuştu.
“Sadece Lapta’ya değil, diğer bölgelere de devlete bağlı huzurevleri açılmalı”
En büyük sorunun çok eski bir binada olunması ve kapasitenin azlığı olduğunu söyleyen Ellidört, şu an huzurevinde 16 erkek 14 kadın yaşlının bulunduğunu ve toplam kapasitenin 35 kişilik olduğunu belirtti. Bu sayının üzerine çıkmalarının oda sayısından dolayı çok mümkün olmadığını aktaran Ellidört sözlerine şöyle devam etti: “Bunun üzerine çıkmamız mümkün değildir çünkü odalarımızın alabileceği kişi sayısı bu kadar. Üst katlar var ancak yaşlıların ulaşması zor olduğu için oraları da kullanamıyoruz. Odalar tek, iki ya da üç kişiliktir. Bazen sorunlu kişileri tek başına yatırıyoruz ancak sayımız fazla olduğunu tekli odaları da çoğaltmak durumunda kalıyoruz. Bu yüzden aslında sadece Lapta’ya değil, diğer bölgelere de kapsamlı, devlete bağlı huzurevleri yapılmalıdır. Kapasitemizi ancak açacağımız yeni binalarla artırabiliriz. Biz bugün buradaki problemleri gidermeye çalışıyoruz, elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz ancak esas sıkıntı binanın eskiliği ve kapasite sıkıntısıdır. Senelerdir bu eksikliği dile getiriyoruz ve yeni huzurevleri istiyoruz ancak birçok başka bina yapılmasına rağmen huzurevi için bir türlü adım atılmıyor”.
“Bu insanlara mutlu ve huzurlu bir hayat armağan etmeliyiz…”
Yaşamlarının sonuna gelmiş bu insanlara mutlu ve huzurlu bir hayat armağan edilmesi gerektiğine inandığını söyleyen Ellidört, “onların bu süreyi huzurlu geçirmesini sağlamak bizler için önemlidir” dedi. Ellidört şöyle devam etti: “Biz yaşlılarımıza kendi anne babalarımız gibi bakıyoruz, 26 personelimiz var, hepsi canla başla çalışıyor. Bir aile ortamında iş yapıyoruz ve bu bizi motive ediyor. Mesai bitse bile personelimiz yaşlıları huzurlu tutmak için her şeyi yapmadan evlerine gitmiyor. Özel bakımevlerinin de bu özveriyle çalışmasını umut ediyorum”.
Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Hüseyin Akcan:
“2 kez Sağlık Bakanlığı’na konuyu ileterek harekete geçilmesini istedim ancak sanırım pandemiden dolayı bir türlü gidemediler””
“Binanın yenileme çalışmaları için protokol imzaladık… En geç üç yıl içerisinde yeniden kullanıma açacağız”
Bu göreve Mart ayında atandığını söyleyen Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Hüseyin Akcan, Sınırüstü Yaşlı Bakımevi’ndeki sıkıntıların 2011 yılından beri devam ettiğini, kendisi göreve geldiği günden itibaren konuyla ilgilendirerek gerekli raporları hazırlattığını aktardı. Akcan şunları aktardı: “Bu güne kadar sadece ben cesaret ederek bununla ilgili rapor hazırlattım ancak şu an neredeyse bu raporu hazırlattığımız için suçlu sayılacağız.
Akcan süreci şöyle anlattı:
“Bu durum ilk kez 17 Eylül’de bana aktarıldı, ben de İskele’deki amirime haber verdim. O gitti, gerekli kontrolleri yaparak bana bir rapor çıkardı. Ben de bunu 14 Ekimde Temel Sağlık’a ve Kaymakamlığa gönderdim. Aslında niyetimiz burasının kapatılması değil, iyileştirilmesiydi. Oradaki çoğu insan da hastaydı bu yüzden aslında konuyla ilgilenmesi gereken kurum Sağlık Bakanlığı’ydı. Ben iki kez Sağlık Bakanlığı’na konuyu ileterek harekete geçilmesini istedim ancak sanırım pandemiden dolayı bir türlü gidemediler”.
Kendilerinin Daire olarak huzurevleriyle ilgilendiğini, özel bakımevlerini de denetlediklerini ancak kapatma yetkileri olmadığını da dile getiren Akcan, “özel bakımevlerini gerekli olması durumunda kapatma yetkisi Sağlık Bakanlığı’na aittir” şeklinde konuştu.
“Protokol imzaladık, eski huzurevi binası 3 yıla yenilenmiş olacak”
Özel bakımevlerinde bu gibi sıkıntılar yaşanırken devletin en büyük sorununun mevcut huzurevinin kapasite eksikliği olduğuna dikkat çeken Akcan sözlerine şöyle devam etti: “Aslında şu an eski Lapta Huzurevi’ni yeniden aktive etmeye çalışıyoruz. Sonay Adem döneminde temeli atılmış ancak devam edilmemişti. Daha sonra birkaç kez daha çeşitli girişimler yapıldı ancak onlar da sonuçsuz kaldı. Biz birkaç ay önce yenileme çalışmaları için yeniden protokol imzaladık. Bu kez tamamlanacağını ve 3 yıl içerisinde daha geniş kapasiteli bir binaya geçeceğimizi umuyoruz”.
Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler:
“Sonay Adem döneminde bir temel atıldı ancak daha sonra devam edilmedi”
“Daha önce defalarca yenileme için girişimler yapıldı, temel atıldı ancak hepsi sonuçsuz kaldı. Sosyal medyada gündem olan Sınırüstü olayından sonra bu kez tamamlanacağını umuyorum…”
Lapta huzurevindeki insanların binada kullanılan asbest malzeme ve rutubetli ortam gerekçe gösterilerek eski binadan çıkarıldığını belirten eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, bu binanın yenileneceğinin söylendiğini ancak defalarca girişimde bulunulmasına rağmen bir türlü yenileme işleminin tamamlanmadığını aktardı. Çeler şunları dile getirdi: “Bu binanın yenilenmesi için çok uğraşıldı. Sonay Adem döneminde bir temel atıldı ancak daha sonra devam edilmedi. Bu insanlar da yukarıdaki binada atıl kaldı. Benim dönemimde gerekli projeyi hazırladık, ihtiyaç listesi çıktı, Mimarlar Odası ile gerekli şeyleri hazırladık. Önce bir proje yarışması olacaktı, sonra da ihaleye çıkılacaktı ama sonra o arazinin koçanının bizim Bakanlığımıza değil, İçişleri Bakanlığı’na ait olduğu ortaya çıktı. Biz o dönem Ayşegül Baybars’tan araziyi almak için işlemleri başlattık ancak 15 aylık görev süremizde tüm işlemleri yapmaya yetişemediğimiz için proje yarım kaldı”.
“Sosyal medyada gündem olduğuna göre bu kez tamamlanacak diye umuyorum…”
Bu yenileme için çok ciddi bir paraya ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Çeler, çeşitli zamanlarda Mağusa ve Lefkoşa’da da huzurevi yapılması için Müteahhitler Birliği ile üç kez protokol imzalandığını ancak her seferinde ‘para yok’ ya da ‘önceliğimiz değil’ gibi bahanelerle bu projelerin de ertelendiğini ifade etti. Çeler sözlerine şöyle devam etti: “Bizim hazırladığımız projede demanslar için ayrı, yatalaklar hastalar için ayrı kısımlar tasarlanmıştı. Bir de ‘yaşlı oteli’ gibi normal bir bölüm vardı. Burası için bungalowlar, hobi bahçeleri, isteyenlerin hayvanlarını da getirebileceği bir bölüm ve kafeteryalar da düşünüyorduk. Ne yazık ki gerçekleştirilemedi. Umarım bu kez yaparlar çünkü sürekli bu gibi işler için protokoller imzalanıyor ancak hepsi kağıt üzerinde kalıyor. Artık bakımevlerinin durumu sosyal medyada gündem olduğuna göre, bu kez tamamlanacaktır diye umuyorum”.
“Sınırüstü için rapor girişimi yaptık ancak görev değişimi olunca devamı gelmedi”
Sınırüstü Yaşlı Bakımevi’nde yaşananlara da değinen Çeler, yasada huzurevleri konusunda bir boşluk olduğunu ancak işin içerisinde yaşlılar olduğu için Sosyal Hizmetler Dairesi’nin yine de denetleme için özel bakımevlerine de gittiğini aktardı. Sınırüstü’ne de çeşitli zamanlarda gidildiğini ve rapor hazırlanmasını beklediklerini ifade eden Çeler, “daha sonra görev değişimi oldu ve rapor konusu da askıda kaldı” dedi.
Atıl durumdaki eski huzurevinin girişi uzayan bitkilerden görünmez hale geldi…