1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. İdare-i Maslahatçı Mı Olacak İnkılâp Mı Yapacak?
İdare-i Maslahatçı Mı Olacak İnkılâp Mı Yapacak?

İdare-i Maslahatçı Mı Olacak İnkılâp Mı Yapacak?

İdare-i Maslahatçı Mı Olacak İnkılâp Mı Yapacak?

A+A-

Mertkan Hamit

[email protected]

Kuzey Kıbrıs siyaseti iki meseleye dayanır. Birincisi 50 yıldır çözülemeyen Kıbrıs meselesidir. Bir diğeri ise Kuzey Kıbrıs meselesidir. Bu meselenin kaynağı Türkiye ile Kuzey Kıbrıs hakim grupları arasındaki vesayet ilişkisidir. Bu ilişki çok boyutludur. Bir taraftan Türkiye ile oluşan vasi ilişkisinden ötürü siyasi iradenin dışına çıkılarak yapılan (Ercan Özelleştirmesi) veya siyasi irade hiçe sayılarak yapılamayan (Elektrik Kurumunun Özerk Olarak Çalışması) bir çok reformu barındırmaktadır. Diğer tarafta yöneten ve yönetilenler arasındaki menfaat ilişkilerini sürdürme kaygısından ötürü yapılan (366 kişinin istihdam edilmesi) veya bu ilişkilere zarar verir kaygısıyla yapılamayan (sözleşmesi geçen 366 kişinin sözleşmelerinin uzatılması) bir çok adımı da içermektedir.

Bu örnekler varken adaletli bir yapıyı talep etmek sol siyaset için temel hareket noktasıdır.Bu noktada, Kuzey Kıbrıs meselesinin temeli olan vesayet ilişkisine daha yakından bakmak gereklidir. Adaletin tesisi konusunda kaygılarını TC ile yapılan mali protokol ekseninde dile getiren Birikim Özgür, ‘siyasi mülahazalarla mali yardım adı altında bir ülkeden başka bir ülkeye kaynak aktarma yaklaşımının yerini sürdürülebilir ekonomik yapılara geçiş için yürütülen programlar almıştır’ derken 2008 yılında Avrupa’nın birçok ülkesinde gerçekleşen finansal krizi ‘üretime dayalı olmayan şişirilmiş gelirlerin balon gibi patlaması’ olarak ortaya koymakta ve bunun üstesinden gelmek için ‘dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak ve kendi ayakları üzerinde durabilecek bir ekonomi’ yaratmaktan söz ederken, ‘2013-2015 Sürdürebilir Ekonomiye Geçiş Programının (SEGP)’ bunu sağlayacağını vurgulamaktadır.(1)

Birikim Özgür’ün ekonomik bağımsızlık üzerinden hareket eden kaygılarının ve diyalog çağrısının iyi niyetli olduğunu varsaysak, iktidar partisi milletvekili olarak ekonomi konusunda ciddi bir bilgi eksikliği olduğuve bu yüzden de hatalı yorumlar yaptığı ortaya çıkar. Bu noktada art niyetli olmadığını düşünerek,seçilmiş temsilcinin hatalarını düzeltmeyi bir görev olarak kabul ediyorum.

Öncelikle,Türkiye’nin mali yardımı siyasi bir düşüncenin sonucunda gerçekleştiği doğrudur. Bu yardımları yaparak Türkiye, Kuzey Kıbrıs’ın, alt-yönetimi olarak kalmasının bedelini ödemektedir. Aktarılan mali kaynakla adaletli bir yapı oluşturulmamış olmasının sebebleri: 1) gelen mali yardımınakılcı ve amacına yönelik kullanılmaması, 2) ahlaki istismar (moral hazard) sorunu ve 3) kapitalizmin dinamiklerinde var olan adaletsizliğin temel yansıması olarak görülmelidir.

Birikim Özgür’ün Avrupa’daki finansal krize yönelik yaptığı açıklama da doğrudur fakat eksiktir. Öncelikle,balon riski sadece üretime dayalı olmayan işlemler için değil, aşırı talepten dolayı kontrolsüz olarak üretilen ürünlerin de patlama ihtimalinde de bir o kadar olasıdır. (Örneğin ABD’deki Konut Krizi) İkincisi, mevcut kriz sadece üretimtüketim ilişkileri üzerinden açıklanamaz. Yaşanan kriz yapısaldır ve sebebi kapitalizmin iç işleyişni ilgilendirir.

Tüm bunların yanında, Birikim Özgür’ün daha vahim bir hatası daha vardır. Mali yardımın taşıdığı riskler ile finansal krizin sonuçlarını birbirine karıştırmış olmak ne ekonomiye, ne de akla yatkındır.

Birikim Özgür yazısında herşeyi karıştırmakla kalmayarak, birbiriyle doğrudan ilişki kuramayacağımız bu duruma yönelik olarak sunduğu çözümün anahtarı olan SEGP’i göstererek hatalı bir öneri ortaya koymaktadır. Yazısında,TC’den alınan mali desteğin azaltılması talebi, kamu harcamalarındaki kesintileri de meşrulaştırılırken,TC tarafından Kıbrıs Türk toplumunun siyasi iradesi dışında dayatılan 2013 – 2015 Sürdürebilir Ekonomiye Geçiş Protokolünü merkeze alması manidardır.

Oysa ki adı geçen protokol:
• Kıbrıslı Türk siyasi iradesini yok sayarak oluşturulmuştur.
• Mali bağımlılığı, devletlerarası olarak değil piyasa mekanizması dahilinde oluşturarak vesayeti güçlendiren bir niteliğe sahiptir.
• IMF’nin dayattığı yapısal uyum paketleri ile örtüşmektedir ve bu uygulamalar yoksullaşmayı ve eşitsizliği arttırmaktadır (2)
• Üstelik sürdürebilir ekonomiye geçiş paketlerinin yaratıcısı olan IMF dahi bahsi geçenuygulamaların sürdürebilir ekonomik iklim yaratma konusunda başarısız olduğunu kabul etmiştir. (3)
Bu noktada, bütün bu yanlışlar salatasının ardından, Birikim Özgür’e kendi sorusunu sormakta yarar var: idare-i maslahatçı mı olacak inkılâp mı yapacak?

----------------------

Notlar

(1) Özgür, B. İdare-i Maslahatçı Olmayalim, YeniDüzen, 20.01.2014
(2) Carol Welch, Structural Adjustment Programs & Poverty Reduction Strategy, Foreign Policy in Focus, Vol 5, Number 14, April 2000
(3) IMF admits: we failed to realise the damage austerity would do to Greece, Guardian, 05.06.2013. Erişim: http://www.theguardian.com/business/2013/jun/05/imf-underestimated-damage-austerity-would-do-to-greece

Bu haber toplam 1613 defa okunmuştur
Gaile 249. Sayısı

Gaile 249. Sayısı