
İfade ve Basın Özgürlüğü mü? ‘Mış’ gibi yapmak mı?
Bugün Kıbrıs’ın kuzeyinde bir konu hakkında ne düşündüğümüzü sosyal medyada paylaşırken kaçımız iki kere düşünmüyoruz?
Canan Onurer*
cananonurer84@gmail.com
Demokrasinin temel taşlarından biri… diye başlayıp daha sonra kendimin bile tatmin olmadığı girişi 3-4 kez değiştirdim…
Benden istenen ifade ve basın özgürlüğü hakkındaki bu makaleye hayal kurarak başlamak istedim sonra…
Fikirlerin serbestçe ifade edilebildiği, eleştirinin cezalandırılmadığı bir ortam hayalini kurmaya çalıştım ama karşıma kocaman bir kale kapısı gibi: ‘sadece özgürlük’ çıktı.
Ve ister istemez “Özgür olmayan bir toplumda ifade veya basın özgürlüğünden ne kadar bahsedebiliriz?” sorusu geldi aklıma.
Bana sorarsanız, Kıbrıs’ın kuzeyinde özgürlüklerimizin güvence altında olmadığı apaçık ortada.
Fakat ‘mış’ gibi yapmak da adetimiz olmuş…
Herkes her şeyi biliyor, fakat kimse hiçbir şey konuşmuyor…
Kıbrıs’ın kuzeyinde ifade özgürlüğü kâğıt üzerinde var gibi görünse de, pratikte ciddi ihlallerle karşı karşıya kalıyoruz.
Hukuki süreçlerin belirsizliği, eleştirel gazeteciliği hedef alan davalar ve siyasi baskılar, özgür basının önündeki en büyük engeller olarak karşımıza çıkıyor.
Özellikle son zamanlarda Basın-Sen Başkanı Ali Kişmir davasında da görüleceği üzere, sosyal medya paylaşımları nedeniyle açılan davalar ve medya kuruluşları üzerindeki baskılar, düşünceyi özgürce ifade etmenin giderek zorlaştığını gözler önüne seriyor.
Bu meseleye bir de kanıt ekleyelim mi? Daha doğrusu anlattıklarımızı destekleyelim.
Örneğin Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) her yıl yoğun çalışmalar sonucu hazırladığı rapora geçmeden önce, RSF’in Yayın Yönetmeni Anne Bocande’nin ifadelerini sizinle paylaşmak isterim.
“Dünya nüfusunun yarısından fazlası 2024'te sandık başına giderken, RSF, 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nin ortaya koyduğu endişe verici bir eğilim konusunda uyarıyor: Endekste ayrıntılı olarak ele alınan beş göstergeden biri olan siyasi göstergede düşüş yaşanıyor. Devletler ve diğer siyasi güçler, basın özgürlüğünü koruma konusunda giderek azalan bir rol oynuyor. Üstelik bu güç kaybı, gazetecilerin rolünü zayıflatan ya da onları taciz ve dezenformasyon kampanyaları yoluyla medyayı araçsallaştıran daha düşmanca eylemlerle de birlikte ilerliyor. Oysa, bu isme layık gerçek gazetecilik, herhangi bir demokratik sistemin işleyişi ve siyasi özgürlüklerin hayata geçirilmesi için vazgeçilmez bir koşuldur.” (Bocande, 2024)
Peki rakamlara baktığımızda ne görüyoruz?
Son beş yıla bakalım. Neden beş yıl diyorum? Çünkü Kıbrıs’ın kuzeyi, 2020 yılında artık kimsenin inkâr edemeyeceği yoğun bir müdahale altında cumhurbaşkanlığı seçimi geçirmiştir.
2020 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti, 79,55 puanla 180 ülke arasında 27. sırada yer alırken, Kuzey Kıbrıs ise 70,21 puanla 77. sırada bulunuyordu.
2021’de Kıbrıs Cumhuriyeti, 80,15 puanla bir sıra yükselerek 26. sıraya çıkarken, Kuzey Kıbrıs 70,21 puanla yine bir sıra yükselerek 76. sıraya yerleşti.
2022 yılı, her iki ülke için de kritik bir dönem oldu.
Kıbrıs Cumhuriyeti, 65,97 puanla 65. sıraya gerilerken, Kuzey Kıbrıs 61,08 puanla 81. sırada yer aldı.
2023’te Kıbrıs Cumhuriyeti, 68,62 puanla 180 ülke arasında 55. sıraya yükselirken, Kuzey Kıbrıs 61,73 puanla 76. sırada yer aldı.
2024 yılına gelindiğinde ise Kıbrıs Cumhuriyeti, 63,14 puanla 65. sıraya gerilerken, Kuzey Kıbrıs 56,72 puana düşerek 90. sıraya kadar gerilemiş ve kritik bir düşüş yaşamıştır. (Reporters Without Borders)
Hadi dürüst olalım…
Bugün Kıbrıs’ın kuzeyinde bir konu hakkında ne düşündüğümüzü sosyal medyada paylaşırken kaçımız iki kere düşünmüyoruz?
Ya da şöyle soralım: Bir gazeteci olarak her aklımdan geçeni yazabiliyor muyum?
Cevabı hepimiz biliyoruz:
Hayır.
Çünkü biliyoruz ki bazı konulara girmek, bazı insanları ve özellikle ‘bazı zamanlarda’ eleştirmek başımıza iş açabiliyor.
Burası küçücük bir ada ve bu küçücük adada koca koca planlar, yolsuzluklar, siyasi rant uğruna usulsüzlükler ve dengeleri bozacak daha birçok unsur yaşanmakta…
Bu olumsuz unsurların odağında ise bir üçgen var. Bermuda Şeytan Üçgeni değil elbette bahsettiğim.
Fakat siyaset, medya ve sermayenin iç içe olduğu ve tüm kamuoyunu da bir girdap misali içine çeken bu üçgen, önce klavyesinin başına oturan meslektaşlarımı etkilemekte.
Peki, hâl böyleyken, patronun bir telefonla sansür uyguladığı, gazetecinin “Bu haberi verirsem başım derde girer mi?” diye düşündüğü bir yerde basın özgürlüğünden bahsetmek gerçekten mümkün müdür?
Ve en kötüsü de otosansür!
Otosansür artık içselleştirilmiş durumda.
Eskiden bir gazeteci baskıya maruz kalınca direnirdi; eskiden, ‘Haberimin arkasında durdum!’ diye bir söz vardı.
Şimdi ise gazeteciler, haberin başına oturduğunda kendi kendini sansürlüyor.
Hiç kimse ona “Bunu yazma!” demese bile, o zaten nerede durması gerektiğini biliyor.
Ve en büyük tehlike de burada!
Peki, tüm bunların karşısında ne yapmalıyız?
Öncelikle, son dönemlerde çokça ifade edildiği gibi, ifade ve basın özgürlüğünü savunmak sadece gazetecilerin değil, tüm toplumun sorumluluğudur.
Demokratik bir yapı oluşturmak için eleştiriye açık olmak, farklı fikirlerin özgürce tartışılmasını sağlamak gerekiyor. Hemen ‘Hakaret ifade özgürlüğü kapsamına girmez!’ şeklindeki karşı cevabı duyar gibiyim.
Hemen cevaplayalım:
HAKARET, İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİLDİR!
Şimdi devam edecek olursak, hukukun basın özgürlüğünü güvence altına alması ve keyfi sansür mekanizmalarının ortadan kaldırılmasının yanında bana sorarsanız en önemli unsur, gazetecilerin ekonomik bağımsızlığının güçlendirilmesidir.
Para için bugün sağ, yarın sol parti lehine yazılar yazılmasının; bir robot gibi sorgulamadan, klavyeden çıkan işin ‘gazetecilik işi’ sayılmasının önüne, ancak ve ancak gazetecilerin kendi içinde özerk bir yapıda mesleklerini icra etmesi geçebilir.
Bunun yanında belki de son söz:
Özgürlük, ancak ona sahip çıkıldığında anlamlıdır.
Susmayan bir toplum yaratmamız gerekiyorsa, görüp bildiğimiz yanlışlara karşı durmayı daha toplumsal hâle getirmemiz gerektiği düşüncesindeyim.
Çünkü, bugün sustuğumuz her gerçek, yarın ifade özgürlüğümüzü tamamen kaybetmemize neden olabilir.
Kaynaklar
Reporters Without Borders, URL: https://rsf-org.translate.goog/en/2024-world-press-freedom-index-journalism-under-political-pressure?_x_tr_sl=en&_x_tr_tl=tr&_x_tr_hl=tr&_x_tr_pto=tc
Reporters Without Borders, URL: https://rsf.org/en/index?year=2024
*Kıbrıs Postası Dijital Yayınlar Koordinatörü
