1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. İflas ve çözüm!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

İflas ve çözüm!

A+A-

Faiz Sucuoğlu’nun Türkiye’yi yöneten kadro ile sıkıntılı olduğu bir iddiadır…
Veya bir saptamadır…
Bir tahmindir…
Ama güçlü bir tahmin!
Çünkü “görüntü” ne yazık ki öyledir!

-*-*-

Ayrıca, mevcut hükümetin çok zorda olduğu hatta eğer bugün belediyeler konusunda muhalefet, sendikalar ve bazı belediye yönetimleri ile uzlaşı sağlanmazsa; hafta sonunu göremeyeceği iddiası da “güçlü bir tahmin”dir!

-*-*-

Bu hükümet, mevcut zam şampiyonluğunun, bazı atama alçaklıklarının ve ayyuka çıkan “yalan”ların yükünü kaldıramaz…

-*-*-

Ancaaaak; hükümet düşerse, ülke refaha mı kavuşur?
Bu sorunun yanıtı net değildir…

-*-*-

Matematik, Tufan Erhürman başkanlığında bir koalisyonu elbette mümkün kılar ama asıl önemli olan hükümetin değişmesinden çok; statükonun devrilebilmesidir…

-*-*-

Statüko; Sucuoğlu, Erhürman, Özersay, Atağolu, Arıklı tanımaz!
Tıpkı, Denktaş, Talat, Eroğlu, Akıncı ve Tatar’ı tanımadığı gibi!

-*-*-

Haaa bazen, bazıları iki adım daha yukarı, üç adım daha ileri adım atabilir ancak sonuçta statüko, yani Psefto Gratos ya da Klefto Gratos oradadır…

-*-*-

Türkiye, çözümsüzlüğü kendi elini güçlendiren koz olarak kullanır, gerisi tamamen hamasi saçmalıklardır… Bizdeki hükümetler de, en fazla, “biz maaşları kendimiz ödeyebiliyorduk, Türkiye’ye hiç el açmadık” kadar başarılıdır.

-*-*-

Dolayısıyla, Kıbrıs sorunu çözüme kavuşturulmadığı sürece; kızıyorsunuz biliyorum ama Türkiye’nin “sömürgeci tavrı” devam ettiği müddetçe, hiçbir yere varılamaz…

-*-*-

Hazır yeri gelmişken, bir konuya daha değinmek istiyorum…
Tayyip Erdoğan konusu…
Kelimenin tam anlamıyla “tek adam rejimi” kurmuş durumdadır…
Türkiye, kesinlikle “Otokrasi” ile yönetilir haldedir…

-*-*-

Bu yapının değişmesi, Türkiye’nin “demokrasi”ye geri dönüşü elbette elzemdir ve Erdoğan’ın ilk seçimi kaybetmesi, otokrasinin yıkılmasının ilk adımı olur…

-*-*-

Ancaaak, Tayyip Erdoğan’ın gitmesi demek; Kıbrıs sorunu açısından başımızın göğe ereceği, federal Kıbrıs’ın kurulacağı anlamına gelmez.
Çünkü, Selahattin Demirtaş dışında, rakip olarak adı geçenlerin tümü; Kıbrıs meselesine, Erdoğan’ın baktığı çözümle alakalı pencereden dahi bakmaz.
Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu veya Meral Akşener’in “Kıbrıs” siyasetleri, olağanüstü seviyede “cahil”dir…

-*-*-

Efendim, “T.C. Dışişleri Bakanlığı var, olaya anında hakim olacak çok değerli ve tecrübeli diplomatlar bulunmaktadır” mı diyeceksiniz?
Bir yere kadar bu saptamaya katılırım ama Türkiye’de örneğin Erdoğan’ın yerine Kılıçdaroğlu’nun gelmesi demek; dinciler yerine üniformalıların gelmesini de içeren bir anlamsız ve bizim için değersiz değişim olur.

-*-*-

Bu yazdıklarımdan; “Aman sakın Faiz Sucuoğlu istifa etmesin” ya da “aman ha Erdoğan’ı değiştirmeyin” sonuçları çıkmasın sakın… 
Demek istediğim; KKTC’de temel sorun statükonun değiştirilememesi; Türkiye’de bizim için temel sorun ise Erdoğan’ın en güçlü alternatifinin, Kıbrıs’a bakarken, “Neo Nazi” noktasına gelmesidir…

-*-*-

Ne mi düşünüyorum?
KKTC’de, olağanüstü bir geçiş hükümetinin kurularak; konsensüsle bu acil durumun atlatılması gerekmektedir…
Kendi ayaklarımız üzerinde durabilmeliyiz…
Kıbrıs sorunu, tüm Dünya’ya meydan okuyan salakça ve ayrılıkçı imkansızlık hayalleri ile değil, federal bir çözümle neticelendirilmelidir…
UBP de, CTP de, HP de, DP de, YDP de bu noktaya gelmek zorundadır…
Aksi takdirde, Sucuoğlu Cuma günü “istifa ettim” derse; bu ülkenin olası B, C, D planlarını kaldırabilecek bir yapısı söz konusu değildir…
Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

İflas budur işte…
Yeniden yapılanma yani “Kıbrıs sorununun çözümü” gerçekleşmeyecekse; bir yerden gelecek kredi ile aynı sistem, aynı yöntem, aynı ürünler, aynı fabrika, aynı tarla, aynı traktör, aynı kafalarla bir şey olmaz!
Bir veya bilemediniz iki yıl sonra yeniden iflas kaçınılmazdır… 


KKTC’nin en büyük 
çıkmazı: Vergi adaletsizliği!

KKTC adı verilen ve içinde yaşamaya zorunlu bırakıldığımız sözde devletin en başta gelen sıkıntılarından biri vergi adaletidir…
Daha doğrusu “vergi adaletsizliği”…

-*-*-

Vergi adaleti nedir?
Efendim, toplum içerisinde daha çok kazananın, daha çok vergi vermesidir!
Ülkenizde büyük ve özellikle çok uluslu şirketler varsa, onları en adil şekilde vergilendirebilmektir…

-*-*-

Bu dengeyi çok iyi kurmak, hükümetlerin görevidir… 
“Vergi koyarsak yatırımlar gider” korkusu söz konusudur… 
Veya “yüksek vergi, yatırımcı kaçırır” endişesi…

-*-*-

KKTC, 1974’ten bu güne, hep bu kafayla yönetildi…
Bir çok yabancı şirket ya da yatırımcıya, elektrik ücreti affı dahil olmak üzere; çeşitli ayrıcalıklar tanındı.
Ve bu yabancı yatırımcılar içerisinde, Merit Grubu’nu tenzih ederim, doğru ve dürüst bir şekilde vergi veren olmadı… 

-*-*-

Toplum çok küçük… 
Ve vatandaş vergi adaletsizliğini çıplak gözle görüyor…
Haliyle devlete olan güveni sarsılıyor…
Çünkü vergi vermeyenlerin neredeyse tamamı; son zamanların önemli modası mutlaka dincilik yapıyor… Ya da her dini ya da milli günde iş yerlerini bayraklarla donatıyor!

ekran-resmi-2022-04-11-13-53-14.png

YORUMSUZ… New Statesman’e konuşan Amerikalı 93 yaşındaki ünlü düşünür Naom Chomsky’ye (Fotoğrafta) göre “iklim krizi ve nükleer savaş tehdidi nedeniyle insanlık tarihinin en tehlikeli noktasına yaklaşıyoruz... Şu anda Dünya'daki organize insan yaşamının yok olma olasılığıyla karşı karşıyayız…”

Bu yazı toplam 2283 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar