İHA-SİHA, UBP-HP
Ülkemiz Kıbrıs’ta bir bunlar eksikti. Şimdi bu önemli eksiğimizi de giderdik. Artık Geçitkale havaalanımızdan silahlı, ya da silahsız ama insansız hava araçları havalanacak.
KKTC Başbakanı Ersin Tatar “Türkiye talep etti, biz de hemen bakanlar kurulunu topladık ve verdik” dedi.
Bu ne hız sayın Tatar?
Biraz naz yapsaydınız.
Karşılığında biraz para isteseydiniz.
Güzelim havaalanını öyle ya beleşe verdiniz gitti. Hem de beş kuruş almadan.
1980’li yılların başında bu havaalanı zaten bu amaçla inşa edilmemiş miydi?
O dönemin gazetelerine bakarsanız buranın askeri amaçlarla inşa edildiğini ve özellikle “Akdeniz’in doğusunda batmayan uçak gemisi” olarak nitelenen ülkemiz Kıbrıs’ta yeni bir askeri havaalanı olduğunu yazıyordu.
Elbette o dönemde insansız hava araçları henüz keşfedilmemişti. Bu nedenle savaş uçaklarının, yani F16’ların iniş-kalkış yapabileceği geniş uçak pistleri inşa edilmişti.
O yıllarda, Ercan’ın bakıma alındığı kısa bir dönem burası sivil amaçlarla kullanıldı. Sonra da terkedildi. 2010 yılında ise kargo uçakların iniş-kalkışı için işadamı Asil Nadir’e uzun vadeli kiralandı. Ancak çeşitli nedenlerle kiralayan şirket buraya hiçbir şey yapmadı.
12 Aralık 2019 tarihinde Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri hükümete bir yazı göndererek bu havaalanının kendilerine verilmesini talep etti.
UBP-HP hükümeti de hiç gecikmeden 13 Aralık 2019’da bakanlar kurulunu toplayarak “mücbir sebepler” gerekçesiyle işadamı Asil Nadir’in sözleşmesini askıya aldılar ve emri yerine getirdiler.
Burası bağımsız bir devlettir.
“KKTC’yi biz kurduk, biz yaşatacağız” ya da “KKTC forever” yani “KKTC sonsuza kadar” dediğinde bir harmanlık yer isteyen UBP ve hükümetten gitmemek için artık UBP’nin koltuk değneği olmaktan başka bir yolu kalmayan HP aldıkları emri anında uyguladılar.
Bu durumda biz neden başbakan, başbakan yardımcısı, bakan, milletvekili seçelim?
Eğer iktidarda olanların görevi emirleri uygulamaksa seçime ihtiyacımız yoktur. Atarsınız Ankara’dan bir vali, ya da kaymakam ona emredirsin, o da gereğini yapar.
UBP-HP, İHA-SİHA kararından sonra Ankara’ya çağrıldı. Bu çağrı için herkes değişik bir yorum yaptı.
Kimileri “hükümette kriz var da onun için ikisi birden Ankara’ya çağrıldı” dedi.
Kimileri de “Geçitkale’ye yalnız İHA ve SİHA’lar değil F16’ların da konuşlanması için çağrıldılar” dedi.
Başka bazıları da ekonomik nedenlerle çağrıldıkları yorumunu yaptı.
Ankara dönüşü kameraların karşısına geçen Ersin Tatar da “Ekonomik Protoklü” ele aldıklarını ve protokolün muhtemelen Ocak ayı sonunda imzalanacağını müjdeledi.
Çünkü UBP Genel Başkanı’na göre biz Kıbrıslı Türkler yalnızca ekonomik protokolün imzalanmasını ve bunun arkasından da Türkiye’den oluk oluk para akıtılmasını bekliyoruz.
Bu küçücük ülkemizde savaş hazırlığı yapılırmış, İHA ve SİHA’lar, bomba ve füzeler bizim başımıza düşecekmiş bizim umurumuzda değil. Türkiye’den oluk oluk para gelecek ya bu bize yeter de artar bile.
Gerisini boş verin nasılsa bize bir şey olmaz. Daha geçenlerde Dikmen ve Taşkent yöresine düşen S200 füzesi kimsenin kılına zarar vermemişti. Nasılsa bizim verilmiş sadakamız var.
***
Genelde bu İHA ve SİHA’ların Geçitkele havaalanına konuşlanmasını ve burasının askeri hava üssü olmasını savunanlar “Rum tarafı da İsrail’den İHA aldı, ayrıca güneyde İngiliz üsleri yetmezmiş gibi, Fransa ve ABD’ye de üs kurma izi verdi” diyorlar.
Sanki onlar doğru yapmış gibi biz de Türkiye’ye burada üs kurma izni verdik.
Onlar İHA aldı, biz hem İHA, hem de SİHA getirdik, onlar üs izni verdi, biz de verdik.
Peki bu soğuk savaş yıllarının silahlanma yarışı değil mi?
Bunun kime ne yararı oldu?
Dünya’da bu silahlanma yarışı sonucunda milyonlarca suçsuz, günahsız insan yok olmadı mı?
Silahlanma yarışının sonunun olmadığını, ama sonuçlarının çok ama çok kötü olduğunu hala bilmeyen mi var?