İki basın toplantısı, iki farklı açı…
Yaşadığımız coğrafyadaki her siyasi sorun ya da açmazın sebebi 'irade' meselesidir.
"Kıbrıs sorunu" denen karmaşık siyasi sorunun temeli de aslında 'irade' paylaşma/paylaşamama kavgasıdır.
Bakmayın siz uzun uzun yazılan, çizilenlere, aslında temel mesele; Kıbrıslı Rumlar ile Türklerin adayı birlikte yönetememe ya da farklı bir bakış açısı ile Kıbrıslı Türklerin iradesinin, yönetme erkinin elinden alınması sorunudur.
Yılların geçmesi ile Kıbrıs sorununa ek bir ‘yavru’ sorun da baş göstermiştir, "Kuzey Kıbrıs Sorunu"…
İlk kez duymuş olabilirsiniz ama adanın kuzeyinde yaşadığımız her sorunun temelinde de bu 40'lı yaşlardaki Kuzey Kıbrıs Sorunu vardır.
Eskisine nazaran daha yeni olan bu genç siyasi sorunda da temel irade meselesidir, vesselam.
Siyasal mücadelede, politik her adımda, her siyasal veya yönetmeyi ilgilendiren durumda bu kez bu yeni sorun ve türevleri karşılar sizi adanın kuzeyinde…
İrade, yönetebilme, siyasi erk mücadelesi…
***
Dün iki farklı basın toplantısı vardı.
Biri, pandemi koşullarına rağmen klasik, hatta klasikten öte 'kahvaltılı basın toplantısı'ydı, Merkez Bankası yönetiminin…
Bir diğer basın toplantısı ise Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Benli'nindi… Benli'nin toplantısı COVID- 19 şartlarına uygun, internet üzerinden Zoom programı üzerinden gazetecilere bağlandığı teknolojik ortamdaydı…
Başkan Benli, makamından Zoom isimli program aracılığıyla internet üzerinden bir grup gazeteciye görüntülü ulaşarak düzenledi bu yeni model basın buluşmasını…
Katıldığım iki basın toplantısında dinlediklerim, tam da yazının başından bahsettiğim irade sorununa örnekler teşkil eden cinstendi.
***
Takip etmişsinizdir, Gönyeli Belediyesi "her eve fiber optik kablo ile internet" projesinde ciddi bir adım atmış, bu konuda Ulaştırma Bakanlığı ile protokol imzalamıştı.
Gönyeli Belediyesi, 25 Şubat 2020’de Bakanlar Kurulu’nda onaylanan ve 29 Haziran 2020’de Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ile Gönyeli Belediyesi arasından imzalanan protokol ile “Eve Kadar Fiber Optik” ihalesine çıkmıştı.
Uygulama ile Gönyeli'deki evlere ve iş yerlerine fiber optik kablo ile hızlı internet sunulacaktı.
25 Şubat 2020'de bu özel projeye onay veren Bakanlar Kurulu 10 Ağustos 2020’de projenin kararını iptal etti!
Mevzuatımız gereği böylesi bir ihaleye Bakanlar Kurulu'nun onay vermesi gerekiyor, ne acı…
Peki ne olmuştu da nam-ı diğer Bakanlar Kurulu onay verdiği kararı geri çekmişti?
Maliye'nin kasından para mı çıkacaktı? Hayır!
Belediye bu projeyi kendi öz kaynakları ile hayata geçirecekti.
İşte tam da bu noktada irade sorunu ya da iradeyi elden alma sorunu kendini gösterdi.
Başkan Benli dünkü basın buluşmasında Ulaştırma Bakanı'nın kendisine saydığı gerekçelerden tatmin olmadığını söyledi.
Ahmet Benli, bu özel projenin siyasi istikrar sorunu nedeniyle ertelendiğini, ancak yakın gelecekte olması için çabalayacağını anlattı dün…
"Biz bu projeden vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz" diye de üstüne basa basa söyledi.
Hatta Benli, "Biz vazgeçsek bile, çağın gereği bu, çağ bize bunu dikte ediyor, bunu insanımız istiyor, yapmak gereklidir" diye de ekliyor.
Başkan Benli, fiber optikle ilgili AB hedeflerini de belediye olarak takip ettiklerini, AB'nin 2020 hedefleri içerisinde de buna ait detaylar yer aldığını anlattı bize…
Yol kaldırım gibi ‘üst yapıya’ ek olarak, kanalizasyon, su gibi alt yapının içerisinde artık fiber optiğin de bulunduğunu örnekleri ile detaylandıran Benli, bu projeyi Gönyeli'ye kazandırmakta ısrarcı…
Açıkçası bir Lefkoşalı olarak hep kıskandım Gönyeli'yi… Şimdi bu proje olmadı ya, hoşuma gitti (!) :) Şaka şaka! Tabii ki şaka yapıyorum ancak belli ki hükümet edenler, gerçekten kıskanmış Gönyeli'nin bu projesini…
Engellemek için ne varsa yapmışlar.
Oysa ki, daha kısa bir süre önce, basının da önünde Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan ile Gönyeli
Belediye Başkanı Ahmet Benli bir de sözleşme imzalamıştı.
Ne oldu da iptal yolunu seçti hükümet, anlamak güç…
Gerçekten basit bir kıskançlık olabilir mi bu?
Ahmet Benli "gerekçeleri beni tatmin etmedi" diyor.
Bu kadar basit mi bu işler?
Benli'yi tatmin etmeyen gerekçeler arasında “yakın tarihte ülke genelinde fiber optik çalışma olacağı, ülke geneline fiber optik ağ kurulacağı için Bakanlar Kurulu Gönyeli’ye ayrı bir projeyi gerek görmemesi” de var.
Bu noktada Benli'ye sordum, “İleride ülke genelinde böylesi bir proje yaygınlaşırsa, Gönyeli'nin buna erken geçmesi bir sorun teşkil eder mi?” Hayır etmez!
Peki o zaman neden?
Hükümet yapacakmış! Bak sen!
Hangi hükümet? İmar Planı'nda birbirini yiyen hükümet mi?
5 ayda pandemi kliniğinin temelini atamayan hükümet mi?
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra ömrü olmayan hükümet mi?
Belli ki hükümet edenler CTP'li bir belediyenin kendilerinin yapamadığını yapmak istemesine içerlenmiş, bunun başka bir izahı olamaz.
Kısacası bir irade sorunu, bir irade meselesi…
***
Merkez Bankası Başkanı'nın klasikten de öte basın toplantısına geçelim…
Oysa ki davetiyede "pandemi kuralları uygulanacaktır" yazılmıştı, ben de merak etmiştim.
Bir kere toplantı geç başladı, bu kötü.
İkincisi "gelmeyen bazı gazeteciler" beklendi, bu da orada olanlara saygısızlık.
Üçüncüsü pandemi kuralları filan yok, dip dibe masa etrafında buluşulmuş, üstelik kahvaltı servisi de var, maske filan hikaye…
Böylesi bir dönemde Merkez Bankası gibi bir kuruma yakıştıramadığım, virüsün kolaylıkla yayılacağı bir toplantı yaratılmış. Umarın artık bu dönemde bu anlayış terk edilir.
Neyse, içeriğe geçelim, KKTC Merkez Bankası Başkanı Rifat Günay, yukarıda saydığım irade sorununa işaret eden bazı örnekler verdi dün…
Önemli tespitleri var başkanın, not ettim.
Neler dedi?
- “KKTC’de para politikası yok, bu yüzden krizlere tepki veremeyiz, cevap verebilmek için bütçe güçlü olmalı ama şu anki bütçeyle cevap veremeyiz, kaynak ihtiyacı Türkiye’den karşılanıyor. Ödemelerin yüzde 85 civarı maaş ödemelerine gidiyor” dedi.
Başka?
- "Alacakların tahsilinde sorunlar var, dava süreçleri uzun"
- "Bankaların kredi için likidite ihtiyacı yok"
- "2018-2019 arasında tahsili gecikmiş alacaklarda artış yüksek."
Aslında işin özü şu…
Bankalarda para var, hem de fazlasıyla, bu para kredi olarak kullandırılmalı.
Dahası kredileri ödemede de sıkıntılar dikkat çekiyor, ödeme süreçleri, bunların takvimlendirimlesi ve mahkeme süreçleri uzadıkça uzuyor, soruna el atılmalı.
Merkez Bankası Başkanı Rifat Günay'ın anlattıkların özünde de aslında bir irade sorunu var.
Birilerinin iradeyi eline alıp, sorunları çözmesi gerekiyor.
Zaman zaman Ersin Tatar’ın da şikayet ettiği bankalardaki o büyük para piyasaya yansıtılmalı, düşük faizle reel sektöre kullandırılmalı.
Kredilerin ödenmesindeki zorlukların önü açılmalı, yargı süreçlerinin uzaması engellenmeli…
Dövize filan ise müdahale edemeyiz, elimiz kolumuz bağlı…
Özeti bu…
***
Yazının başında da dediğim gibi iki basın toplantısı ve iki farklı izlenim var önümde bugün…
Bir tarafta Ahmet Benli var, iradeyi eline almak için çabalayan, sorunları çözmek için adeta savaşan bir siyasetçi profili, diğer tarafta da Merkez Bankası gibi bir kurum var, sorunlara işaret eden irade gerektiren noktada da siyasi erke dikkat çeken 'öneren' işaret eden bir yapı…
Sorun iradedir, dostlar, iradeyi ele alma, yönetme sorunudur.
Meselelerimizi çözmenin yegane yolu budur, başka yolu yok.
"Kuzey Kıbrıs Sorunu" bize bunun için bir mücadele alanı yaratıyor, bir de yol gösteriyor.
Bu yol da o kadar kolay yürünecek bir yol değildir.
O kesin…