1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. İKİ DİLLİ OKULLAR: AVRUPALI LİSELERİ
Sami Özuslu

Sami Özuslu

İKİ DİLLİ OKULLAR: AVRUPALI LİSELERİ

A+A-

alman-usuilu-yazi-dizisi-web-006.jpg

Almanya'nın Kıbrıs Büyükelçiliği ve Goethe Enstitüsü'nün davetiyle geldiğimiz Berlin'de bir okuldayız. Ağustos ayının sonları ama okullar
açık. Almanya'da yaz tatili 8 hafta sürüyor. Havalar sıcak olduğundan eğitim öğle saatlerinde bitiyor. Serinleyince tam gün mesai başlayacak.
Burası iki dilli bir lise... Almanca ve Lehçe konuşabilen çocuklar eğitim görüyor. Çoğunlukla Polonyalı ailelerin çocukları devam ediyor bu
okula. Karma evliliklerden doğan çocuklar da var. Alman öğrenciler de tabii... Ayrıca mülteci ailelerin çocukları da okula gidebiliyor. Her
iki dili de bilmeleri ya da hazırlık sınıfından geçmeleri koşuluyla...
'Avrupalı liseleri' diye adlandırılan iki dilli okullar sadece Berlin'de var. Yaklaşık 10 yıl önce başlayan bir model bu. Almanca-Türkçe,
Almanca-Arapça, Almanca-Fransızca gibi, toplamda 9 lisede iki dilli eğitim veriliyor.
Pratikte 'iki dilli ders' nasıl olur sorusunun yanıtını, misafir edildiğimiz bir sınıfta gözlemliyoruz.
Toplam 14-15 öğrenci var sınıfta. Öğretmen birşeyler anlatmaya başlıyor çocuklara. Biz anlamıyoruz tabii. Çünkü Polonya dilinde, yani Lehçe konuşuyor. Öğretmen de, derste söz alan öğrenciler de...
Sonra aniden dil değişiyor!
Birkaç cümle dışında konuşup anlayamasam da, bu dil Almanca...
Ders artık Alman diliyle işleniyor.
İki dilli okullarda dersler yüzde 50 bir dilde, yüzde 50 diğer dilde veriliyormuş. Böylelikle çocuklar hem her iki dili de ana dilleri gibi kullanabiliyorlar, ama hem de her iki dildeki üniversitelere gidebilme
imkanı yakalıyorlar.

toplu-foto.jpg

IRKÇILIĞA TOLERANS YOK

Okuldaki öğretmenler de kozmopolit. Almanlar ve Polonyalılar çoğunlukta olsa da, farklı ülke ve toplumlardan öğretmenler de görev yapıyor.
Farklı etnik gruplardan gelen öğrenciler arasında kültürel uyum sorunu, ırkçı yaklaşımlar zaman zaman sorunlara yol açabiliyor. Okul idaresinin bu konuda hiç toleransı yokmuş. Olası sorunlar anında alınan tedbirlerle büyümeden sonlandırılıyormuş.
İkinci Dünya Savaşı'nda Naziler'in işgal ettiği, milyonlarca insanı katlettiği bir ülkeden söz ediyoruz. Tarih yakın, yaşananlar hala sıcak.
Her yanda Hitler kurbanlarının mezarları, onların anısına dikilmiş acı yüklü eserler var.
Polonyalılar ile Almanların bu kadar yakın teması 2004 sonrasında, yani Polonya'nın AB üyesi olmasıyla hızlanmış. Fransızlar'la da kanlı bir geçmişleri var Almanların ama Kömür Çelik Birliği'yle başlayan, Avrupa Ekonomik Topluluğu'na dönüşen ve günümüzde AB'ye evrilen uzun bir işbirliği süreci birçok yarayı kapatmış durumda. Polonya ile öyle değil tabii...

"AŞK SINIR TANIMAZ"

Dolayısıyla iki dilli okullarda eğitim kalitesi kadar çocukların ve de ailelerin 'ötekini anlama ve kabullenme' sürecinden de geçtiğini söylemek yanlış olmaz.
Bu hassas durum nedeniyle, özellikle tarih derslerinde işlenen konuların herhangi bir tarafı incitici olmamasına dikkat ediliyormuş.
Sohbet etme fırsatı bulduğumuz öğrencilere şöyle bir soru soruyorum:
"Öteki toplumdan kız ya da erkek arkadaşı olan var mı?"
Önce gülüşüyor gençler, bazıları "Evet" diyorlar.
Peki aileleri ne der bir Polonyalı gencin bir Alman sevgilisi olmasına? Ya da tersine?
Veciz bir laf ediyor Polonyalı olduğunu söyleyen liseli kız:
"Aşk milliyet ve sınır tanımaz!"
Bu cümle her şeyi izah ediyor zaten…
Bu 'karma' okulun önünde 'karma' bir anı fotoğrafı çektiriyoruz. İçinde Alman da var, Polonyalı da...
Ve biz Kıbrıslılar.
Ortaya 'çok karma' bir resim çıkıyor.

(BİTTİ)


avrupali-okulu-1-001.jpg                                              

Bu yazı toplam 2250 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar