İki dudak arası biat
“Turist vizesi” 90 güne kadar veriliyor.
Eğer ihtiyaçsa…
Ama diyelim ki gelen turistin bir haftalık otel rezervasyonu var, o zaman vize de bu süreye göre ayarlanıyor.
İşin mantığı açık: Turist turistliğini bilmeli!
Öyle “tatile geldim” diyerek kalmak olmamalı…
* * *
Birisi eğer "inanç turizmi" yapacaksa...
Çok samimi söylüyorum, o nasıl bir turizmdir, bilmiyorum.
Ama diyelim ki, geldi, "Hala Sultan Tekkesi"ne gidecek.
Ya da bir "dergah" ziyaret edecek...
Niye 1 sene ülkede kalması gerekiyor?
Nasıl bir "turizm modeli"dir bu ki bir turistin, bir sene ülkede "ikamet" etmesi gerekiyor?
Başbakan'ın ya da Turizm Bakanı'nın bir fikri var mı acaba?
Bilgiyle, bilimle, akılla, evrensel ölçütle tarifi mümkün bir açıklama istiyoruz.
* * *
“İkamet İzinleri ve Vizeler Tüzüğü” sessizce değiştirildi demiştik.
Tüzüğün amacı aslında ülkeye girişleri ve ikameti kurallara bağlamaktı…
Biraz daha detay çalıştık.
“Aslında neler oluyor” merak edenlere…
1. Ülkeye girişlere hangi koşullar altında izin verileceği tüzükte belirlenmişti, buna “Bakanın uygun göreceği kişiler” ibaresi eklenerek takdir siyasi kişiye bırakılmıştır.
Tüzükte ‘Baş Muhaceret Memuru’ yazıyor ya, o aslında Bakandır!
2. Polisin belirlediği sürenin hangi koşullar altında uzatılacağı yine tüzükte belirtilmiştir buna da “bakanın uygun göreceği kişiler” ibaresi eklenerek bakana 90 güne kadar bu süreyi uzatma yetkisi verilmiştir.
3- Tüzükteki yapılan değişiklikle “inanç turizmi çerçevesinde dini ibadet yerlerini ve dergahları ziyâret etmek için gelecek yabancılara bir yıla kadar izin verilmesi” öngörülmüştür ancak dergahın tanımı yoktur.
4- Mevcut tüzükte ülkeye film çekmek ve belgesel yapmak için gelecek tüm yabancılara 1 yıla kadar izin verilmesi öngörülmüştü, yapılan değişiklikle TC yurttaşlarına özel izin şartı da kaldırmış, doğrudan muafiyet sağlanmıştır.
* * *
Bir noktayı daha anımsatalım.
"Muhaceret Dairesi"nin müdürü de yok şimdi!
Müdür, müsteşar oldu.
Bakan, müsteşar bu işleri yürütüyor.
“Gelen evrak” Bakanlar Kurulu’nun önüne taşınıyor.
Tüzük değişiyor.
Vasiler onaylıyor.
Çoğu karar “iki dudak arasına” bırakılıyor.
“İrade” paspas yapılıyor, “biat” ediliyor.