“İki lider, iki toplumdan kayıp yakınlarıyla bir araya gelmekten neden kaçınıyor?...”
*** EDON, CTP Gençlik ve İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Katliam Kurbanları örgütü “Birlikte Başarabiliriz”in organize ettiği “Kayıplar: Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın Ortak Acısı” başlıklı etkinlikte konuşan “kayıp” yakını Leyla Kıralp’tan iki lidere çağrı:
“İki lider, iki toplumdan kayıp yakınlarıyla bir araya gelmekten neden kaçınıyor?...”
EDON, CTP Gençlik ve İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve Katliam Kurbanları örgütü “Birlikte Başarabiliriz”in organize ettiği “Kayıplar: Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın Ortak Acısı” başlıklı etkinlikte konuşan “kayıp” yakını Leyla Kıralp, iki toplum liderine çağrıda bulunarak “İki lider, iki toplumdan kayıp yakınlarıyla bir araya gelmekten neden kaçınıyorlar?” dedi. Leyla Kıralp 11 Şubat 2016 akşamı ara bölgede gerçekleştirilen etkinlikte yaptığı konuşmada şöyle dedi:
“Sevgili arkadaşlar,
Kayıplar konusu, 50 yıllık Kıbrıs sorunu görüşmelerinde, liderler tarafından ne yazık ki görüşme masasına konmamıştır.
Her iki tarafın liderleri kayıpları ve yakınlarını 21 Aralık, 15-20 Temmuz gibi günlerde sahte gözyaşı ve hamaset nutuklarıyla hatırlamışlardır.
50 yıldır hala daha bulunamayan kayıp şahıslar vardır. Bunların bulunması için liderler ne yazık ki gereken duyarlılığı göstermemişlerdir.
Yaptıkları sadece temennidir.
Huzurlarınızda her iki lidere de kayıpların bulunması, kayıp yakınlarına maddi manevi tazminat ödenmesi, Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu oluşturmaları için çağrı yapıyorum.
Elbette ki mal mülk konuları da önemli konulardır. Ama kaybedilen bir insanın değeri terk edilen maldan daha değersiz değildir.
Ve bunun pazarlığı yapılamayacak kadar önemli ve hassas bir konudur.
Bu ülkede barış yapılması gerçekten isteniyorsa liderler her iki toplumdan da oluşturacakları bir oluşumla her iki toplumdan da özür dilemedirler.
Liderler birçok sosyal etkinliğe birlikte giderek güzel fotoğraflar vermektedirler
Peki, her iki toplumun kayıp yakınlarını biraraya getirip sorunlarını dinlemekten neden kaçınıyorlar?
Ben da bir kayıp yakınıyım. İlk eşimi akrabalarımı ve köylülerimi kaybettim.74 de yaşadığım acılar nedeni ile Kıbrıslırumlara öfke duyuyordum.
Bu öfke yaşadığım acıdan daha fazla benim sağlığımın bozulmasına neden oldu.
Ama herşeye rağmen hayat devam etti. Ve gün geldi anladım ki nasıl ki hastalandığımız zaman bedenimiz bu hastalığı yenmek için mücadele vermek zorundadır, hastalığı yenmezsek ölecek veya sakat kalacağız, işte bu bilinçle içimdeki Kıbrıslırumlara ait öfkeyi yenmeyi başardım.
Ve öfkenin yerine sevgi koydum. Affetmeyi koydum. Affetmek yaşananları unutmak veya onaylamak değildir. Affetmek geçmişi değiştirmez ama geleceğe sağlıklı adımlarla ilerlememizi sağlar.
Sevgili arkadaşlar! Şunu bir daha belirteyim ki gerçeklerle yüzleşmeden, özür dilemeden, affetmeden barış mümkün değildir. İsterseniz her gün binlerce güvercin uçurun binlerce zeytin ağacı dikin. İçiniz başka diliniz başka söylerse Barış mümkün olamaz.
Hepinize teşekkür ediyorum ve müsadenizle sevgili Yusuf Hayakoğlu’nun şu mısralarıyle sözlerime son vermek istiyorum
şu dağlarda kar olsaydım,
bir asi rüzgar olsaydım
arar bulurmuydun beni
sahipsiz mezar olsaydım…”