İki lidere 11 Nisan çağrısı...
Bugün Rum meclisinde alınacak milli günlerin kutlaması Eğitim Bakanlığı’nın yetkisine bırakan yasa değişikliği sonucu Elam’ın yarattığı kriz ortadan kalkmış olacak. Böylece müzakerelere 11 Nisan Salı günü saat 10.00’da kaldığı yerden yeniden başlanacak.
11 Nisan Kıbrıs’ta çok önemli bir yıldönümünün tarihidir. 11 Nisan 1965’de Kıbrıslı Türk Derviş Ali Kavazoğlu ile yoldaşı Kıbrıslı Rum Kostas Mişaulis faşistler tarafından katledilmişti. Katliamla ilgili bilinen tek fotoğrafta iki yoldaş arabada kucak kucağa kanlar içinde yatıyor.
O yıllarda Kıbrıs genelinde Türkler ve Rumlar arasında çatışmalar sürerken Kavazoğlu ile Mişaulis barış içinde bir arada yaşamayı savunuyorlardı. Bu mücadelenin bedelini hayatlarıyla ödediler.
Önümüzdeki Salı günü bu iki insanın katledilişinin 52. İnci yıldönümüdür. İşte bu günün anısına iki lider “iki toplumun ortak yurdumuzda barış içinde birlikte yaşaması” için birbirlerine doğru küçücük birer adım atsınlar.
Örneğin Anastasiadis “tamam Mustafa desin, ben siyasi eşitlik adına dönüşümlü başkanlığı kabul ediyorum, gel süreleri konuşalım” desin. Akıncı da “tamam Nikos, ben de toprak konusunda bir adım daha atıyorum şurayı da Kıbrıs Rum devletinin yönetimine bırakıyorum” desin.
Olmayacak bir şey mi istedim?
Aksine olması gerekeni söylüyorum. Eğer bu ülkede çözüm ve barış isteniyorsa iki taraf da önce bu niyetle masaya oturacak ve masada gerekliği esnekliği gösterecek. Yoksa iki taraf da bulundukları noktadan bir milim ilerlemeden çözüm bulunacağını bekliyorsa bu mümkün değildir. Aksine bu tavır statükonun devamından başka birşeyi getirmez.
Liderler Salı gün sabah kaldıkları yerden yeniden başlayacaklar. Muhtemelen önce yeni görüşme takvimi oluşturulacak. Bence önemli olan takvim değil, müzakere sürecidir.
Müzakerelere ara verildiği dönem liderlerin, özellikle Akıncı’nın bazı açıklamaları önceki sürecin son döneminde işlerin eskisi kadar iyi gitmediği yönündeydi.
Akıncı o günlerde bir demecinde “Masada kendi kendimizi tekrar etmekten usandık, bıktık. Siyasi eşitliğimizin en temel göstergesi olan etkin katılım ve dönüşümlü başkanlıkla ilgili hala ayak sürüyorlar” demişti.
Anastasiadis de yine o günlerde bir demecinde “azınlıkla çoğunluğun eşit olamaz” biçiminde müzakere zeminine aykırı sözler söylemişti.
İşte beni asıl rahatsız eden bu ifadelerdi. Liderler bu tür söylemlerden kaçınmalıdır. Bunun müzakerelerin devam edip etmemesi ile bir ilgilerinin olmaması gerekir. Bu ülkede ortak bir devlet kurmaya çalışırken birbirimizle didişmememiz gerekir.
Kavazoğlu ve Mişaulis birlikte ölüme giderken bir tek amaçları vardı iki toplumun barış içinde birlikte yaşaması. Bu amaçla kendi düşüncelerini Kıbrıslı Türk gençlere anlatmak için onlarla buluşmaya gidiyorlardı. Faşistlerin kendilerine hain bir pusu kurduklarından haberleri yoktu.
Elbette bir gün böyle bir kalleş pusu ile karşılaşacaklarını biliyorlardı. Ama 11 Nisan 1965 gecesi kurulan pusudan habersizdiler.
Barış içinde birlikte yaşama ülküleri uğruna kucak kucağa katledildiler. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
Liderlere çağrımı da yineliyorum. Bu özel günde onların anısına küçücük birer adım atın. Bu sizi yüceltir.