Tam da aynı güne denk geldi.
Hükümet ortaklarından biri ‘kurultay’ yapıyor ve karantinada olması gereken bir üye, binlerce insan arasına karışarak oy kullanıyor.
Polis adeta yalvarıyordu:
“Sokağa çıkma yasağı başladı evinize gidiniz!”

*  *  *

Norveç’te Başbakan’a Covid-19 önlemlerine uymadığı gerekçesiyle ceza kesen polis de bir konuşma yapmıştı:
“Norveç halkının salgına yönelik önlemlere olan güvenini korumak için kuralları ihlal eden Başbakan Solberg'i cezalandırmamız gerekiyor.”

*  *  *

“KKTC” sadece dünyada değil Kıbrıs’ta da “devlet” olarak görülmüyor.
Yanlış anlaşılmasın, adanın tümünden değil kuzeyden söz ediyorum...
Çünkü hiçbir otoritesi, tutarlılığı, adaleti, evrensel hukuk değerlerine saygısı yok.
“Yokluk”la meşhur!

***

Yasayı “yasa yapıcılar” çiğniyor.
Bizzat kendileri!
“Gala” derler süklüm püklüm göz yumarlar.  “Eylem” görünce ürkerler. “Kurultay” diyerek insan sağlığını hiçe sayarlar.

***

Çok uzağa gitmeyelim.
O kurultayda yarışan adaylardan biri hiçbir kritere uymadan yurttaş yapılmıştır.
Bir “devlet”in en temel simgesi yurttaşlık böylesine basitleşince, “yurttaşlık hakkı” da anlamını yitirir elbette...

***

Salgını yöneten Bakan “sabıkalı”, o bakanı görevlendiren Başbakan “atama”, o Başbakan’a hükümeti kurma görevini veren Cumhurbaşkanı “uzaktan seçtirilmiş.”
Bu gerçekleri de herkes çok iyi bilir!
Bal gibi bilir.

***

Ortaya bir sandık kurmak, dağda bayrak boyamak, eşe dosta dünüre makam devşirmek, irade pazarlamak, toprak yağmalamak, damardan milliyetçilik yüklemek ve nutuk atmakla geldiğimiz yer burasıdır.
Ada yarısında “talimatsız seçim”i unuttuk neredeyse! Hatta talimatsız hayatı...
Dibin dibinde “bölük pörçük” savruluyoruz.
Ne batıyor, ne çıkıyoruz!
Umut yağmalıyoruz.