İki Protokol, İki Esir, Sıfır Sonuç, Bir Ders…
Tatar-Özersay Hükümeti ileTürkiye’nin MHP destekli AKP Hükümeti arasında 2020 yılı için geçerli olacak ve yaklaşık 2.3 milyar TL hacime sahip Mali-Ekonomik İşbirliği Protoklu Ramazan Bayramı’nın son günü olan 26 Mayıs’ta imzalandı. İmzacı tarafların bu protokolu uygulamak için birbirlerine karşı taahhütleri var; AKP Hükümeti’nin Tatar-Özersay Hükümeti tarafından yapılmasını istediği işlerle ilgili de bir eylem planı var.
Bunun benzeri geçen yıl, dört aylık Tatar-Özersay Hükümeti ile AKP Hükümeti arasında ve 20 Temmuz’da da yaşanmıştı; ne hal ise hep bir bayram tatili gününe denk geliyor… O protokolun hacmi yaklaşık 1.2 milyar TL diye konuşulmuştu; ekinde de iddialı ve takvime bağlanmış bir eylem planı vardı. Buna göre, Tatar-Özersay Hükümeti yıl sonuna kadar, yani beş ay içinde yaklaşık altmış işlemi gerçekleştirecekti… Bu protokolun dönemi bittiğinde, AKP hükümetinin söz verdiği mali katkının askeri ilgilendiren kısmı geldi, gerisinden ise kayda değer bir katkı olmadı. Ancak, Tatar-Özersay Hükümeti de, bu süre içinde gerçekleştirmeyi üstlendiği eylem planından da kayda değer bir iş çıkarmadı. Ayrıca, taraflar gelecek 2 yıl için yeni bir protokolu da Ekim 2019 ayında tamamlamış olacaktı. Konunun reklamlar bol, icraatı boş oldu…
2020 yılına girerken ne protokol vardı, ne de Türkiye’den para… Covid-19 vurdu; KKTC hükümetinin gelirleri yarılandı, genel ekonomi çöktü ama sağlık daha önemli idi. Taraflar 2020 yılı protokolünü dert edinmedi. Tatar- Özersay Hükümeti parasızlıktan kıvrandı, Türkiye para gönderecek diye reklamlar gene yapıldı ama icraat gene boş idi… Taa ki Avrupa Birliği Kıbrıslı Türklere 5 milyon euro tutarında bir katkı yapacağını açıklasın… Türkiye’den de mali katkının başlangıç vuruşu yapıldı ama top orta sahada döndü durdu… Taa ki Avrupa Birliği 11 milyon euro tutarında yeni bir katkı yapacağını duyursun… AKP Hükümeti de apar-topar 2020 yılı protokolu işini bitirip, Tatar- Özersay Hükümeti’ne bayramlık olarak imzaya açtı… Reklamlar gene bol, icraatın dolu-boş olması yıl sonunda görülecek; geçen sefer yıl sonuna beş ay vardı, bu sefer yedi ay var… Ve işin garip tarafı, ekli eylem planında öngörülen işlemler ise sadece on yedi. Geçen protokolun altmış kadar işleminin pek azı ve yarım-yamalak yapılmıştı ama bu sefer süre iki ay daha uzun olmasına rağmen, sadece on yedi işlem… Bir de, protokolun 2.3 milyar TL tutarındaki hacmi bol bol reklam edildi ama, bunun 1.4 milyar TL kısmı zaten KKTC’nin 2020 yılı bütçesinde var idi… Yani, Covid-19 salgınının KKTC ekonomisine yıkımı için ilave tutar sadece 900 milyon TL kadar…
Protokolun imzalanacağını son anda öğrenen Başbakan Tatar, protokoldan habersiz olduğu iddialarına yanıt olarak, parasal hacim dışında içeriği daha önceden bildiğini söyledi… Şifre işte bu sözlerde… Belli ki bir süreden beri taraflar protokolu sonuçlandırmak için görüşüyordu ama anlaşamadılar çünkü geçen yılın protokolunun iş planından kalanlar Tatar-Özersay Hükümeti tarafından ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde devam ettirilemezdi. Yani şimdi sırası mıydı, örneğin şu işleri yapmanın?!:
- Yeni Toplu İş Sözleşmesi imzalanmadığı durumlarda, eskisinin getirdiği ek tahsisatların devam etmemesi için yasal değişiklik yapılacak
- Teşvik indirimi ve istisnalar, gelir elde edecek şekilde, yeniden düzenlenecek
- 2019-2020 eğitim yılında okul öncesi eğitiminde tam gün eğitim yapılacak
- Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı OECD ortalamasına getirilecek
- Vergiden muaf olan emeklilerin ikinci iş yapması halinde vergi muafiyetinin kaldırılacağı düzenleme yapılacak
- Kayıt dışı ekonomi ile mücadele eylem planı geçirilecek
- Yerel yönetimleri yeniden yapılandıracak yasa meclise sevk edilecek
- Özel Eğitim Tüzüğü çıkarılacak ve Özel Eğitim hizmetleri buna göre uygulanacak
- Kıb-Tek’in faaliyetleri (üretim-iletim-dağıtım) ayrıştırılacak, personel maliyetleri azaltılacak
- Liman İşçileri Şti’nin imtiyazları kaldırılacak; Limanların ve Telekom’un Kamu-Özel Ortaklığı ile işletilmesi için ihaleye çıkılacak
Belli ki Başbakan Tatar bunları yapmaya kalkışması halinde, Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedeceğini AKP Hükümeti’ne anlatmış, protokolda bunların yer almamasında ısrarcı olmuş ve başarmak için de AKP Hükümeti’nin Akinci fobisini kullanmış; AKP Hükümeti de Başbakan Tatar’a esir kaldı… Sonuçta, AKP Hükümeti de, kendince son şeklini verdiği protokolun, parasal tutarını bile konuşmadığı Tatar’a imza törenini bir saat kadar önce haber vermiş… Çünkü protokolun içeriğinde, Tatar- Özersay Hükümeti’ni esir alan maddeler var. Örneğin, her bakanlıkta üç kişilik bir ekip oluşturulacak ve onların denetimi olmadan icraat yapılamayacak;
TC Elçiliği yönetiminde olan Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi’nin onayı olmadan protokolda öngörülen işler yapılamayacak, KKTC’nin kendi bütçe gelirlerinden protokol kapsamına benzeyen projeler de bu Ofisin onayı olmadan uygulanamayacak, ARMA dedikleri ajans bu yapının odağında olacak… Yani, Tatar-Özersay hükümetini de AKP hükümeti esir aldı…
Bu iki esir bir icraat yapar mı?! Önyargılı olmamak gerek ama bu iki esir, birbirinden kurtulmak için kavga eder ancak ve birbirlerine bu nedenle düştükleri esaretten kurtulmadıkça da icraat boş, para yok; reklamlarla idare edecekler… Cunhurbaşkanlığı seçimleri mi?! Kıbrıslı Türkler iki esire bir ders verecek…