1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. İki taraflılığın normalleştirilmesi…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

İki taraflılığın normalleştirilmesi…

A+A-

Bölünmüş küçücük bir adada aşklar da bölük pörçük yaşanmak zorundadır ne yazık ki!..

İlişkiler, dostluklar, arkadaşlıklar, sevgiler…

Zaman geçtikçe kalıplaşır, kanıksanır ve de alışılır artık bölünmüşlük…

Adamız gibi ortasından ikiye ayrılmış Lefkoşa’daki kontrol noktaları ve başka yerlerdeki kontrol noktaları artık alışılmış bir durumun çok da fark edilmeyen bir akışı gibidir…

Evden çıkıp işe gider gibi, yolda yürür gibi, sabah yataktan kalkıp yüzünüze bir avuç su sıçratır gibi…

Yürürsünüz Lokmacı’ya doğru… Uzun yoldan geçeceksiniz diğer yarıya… Eliniz uzanır hemen cebinizdeki kimlik kartınıza… Çünkü normal! olan budur… Anormal olan kimliksiz geçmektir.

Beklemez, ummaz, aklınızdan bile geçirmezsiniz kimliksizliği… Belki de geçirirsiniz bir anlığına ama hemen normale döner! Çünkü normal olan kimliğinizi çıkarıp kulübenin içindeki polise vermektir onu…

“Geçebilirsiniz” der belki polis ama onu demeye bile gerek duymaz çünkü normal akışa göre zaten öyle olmalıdır… Gerek yoktur bir şey demeye…

Siz öğrenmişsinizdir, kimlik çıkmıştır, polise uzatılmıştır, polis bilgisayarda bir iki tuşa vurmuştur, kimliğinizi geri vermiştir, siz de onu alıp yürümüşsünüzdür… Normal bu olmuştur artık…

Kermiya’da da normal odur artık… Arabadan uzatırsınız kimliğinizi, aynı işlemi yapar polis, diğer yarıya geçersiniz, orada da kimliğinizi verirsiniz… Bu kez ikinci kimliğinizi… Oradan da geçersiniz görevli memurun yüzünüze bakmaya dahi gerek duymadığı bir kontrol noktasından… Dönüşte diğer yarıda kimliğe gerek yok ama bu yarıda yine var…

Normalleşmek denen şey bu olsa gerek… Biz böyle normalleşiyoruz… Hatta o kadar ki normali fazlaca yaşamak için kontrol noktalarını da çoğaltıyoruz, kontrol noktalarındaki kontrol kulübelerini de… Normali daha çabuk yaşamak için…

***

Kermiya’da sürekli sıkışmalar olur… İki tarafta da… Bu tarafta polis kulübeleri genelde iki iken diğer yarıda (bu yarı-diğer yarı demek zorundayım, anlatabilmek için) hep birde kalmıştı… Belki de sıkışıklığa rağmen ikiye çıkarılmamasının sebebi bu normalleşmeyi! yaşamamak içindi. Yani kulübelerin güney tarafta da çoğaltılması bölünmüşlüğün kabulünü, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin diğer tarafında, kuzeyinde başka bir devletçiğin olduğunun kabulü gibi bir şey demek olabilirdi Kıbrıslı Rumlar için… Sıkışıklığa rağmen artırmadılar, “Ben Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarında neden başka bir devlet varmış gibi polis kontrollerini çoğaltayım” direnişi sürdü ama şimdi o da oldu. Direniş bitti.

Sıkışıklığa, tepkilere dayanılamadı ve normalleşmeyi daha iyi yaşamak için o tarafta da kulübeler ikiye çıkarıldı. Henüz kimlik uzatmadım hizmete girmediği için ama belki de bugün-yarın açılır.

Normal yaşam, kolay yaşam, sıkıntısız yaşam mı dediniz! İşte size en güzelinden… Fazla kontrol noktası… O kontrol noktalarında bize sunulan hizmetler… Hızlı geçiş, hızlı geliş… Bir taraftan bir tarafa geçişe fazla beklemeden, hızlı servis. Tarafların normalleştirilmesine farklı bir bakış. 


Arı yoksa hayat yok

Yaşamı en güzel anlatan fotoğraflardan biri… Bal arısının çiçeklerden polen toplaması, başka çiçekleri aşılaması, başka hayatlara can vermesi, bal yapması, petek örmesi, işçilik yaparak kolonisine hizmet etmesi… Bir çiçeğin tozunu toplamaya çalışan arıyı gördüğümde Einstein’ın söyledikleri aklıma geldi. Albert Einstein arının önemini şöyle anlatmış; “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa, insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan, insan olmaz.” Biz ne yapıyoruz peki! Bir arı gördüğümüzde korkuyor ve o korkuyla o arıyı öldürüyoruz veya başkasına öldürtüyoruz. Oysa hayata hayat katan bir canlıyı öldürdüğümüzün farkında değiliz… “Bir arı öldürmekle ne olacak ki” diyebiliriz ama bunu herkes söylerse ne olacak peki? Bir arının midesi bir toplu başı büyüklüğündeymiş ama bazı arı topluluklarının günde bir kilo bal üretebildikleri de biliniyormuş. Hele bir de bir işçi arının ömrü boyunca bir çay kaşığının 1/12’si kadar bal toplayabildiğini öğrendiğimizde arı topluluklarındaki verim hızını düşünebilmek çok zor.


Elektrikte de yaz mesaisi

Bugün kamuda, 16 Mayıs’ta da elektrikte yaz mesaisi başlıyor. Yani elektriğin yaz tarifesi… Üç zamanlı uygulamada daha kış tarifesine alışamadan yaz tarifesi geldi bile… Artık ucuz saatler 22.00 yerine 23.00’ten sonra olacak. Şükür ki bu ucuz tarife sabah 07.00 yerine 09.00’a kadar olacak… Öyle olunca gece yetiştiremediyseniz işleri, sabah erken kalkıp yine çamaşır veya bulaşık makinesini kurabilirsiniz!

 


Hükümet heyecanı

Bugün bir de partilerle görüşmesi başlıyor Cumhurbaşkanı’nın… UBP büyük bir heyecanla bekliyor görevin kendisine verilmesini… Anlamakta zorlanıyorum UBP’nin hükümet heyecanını!.. Hükümet, hizmet etmek içindir, çalışmaktır, zoru kolaylaştırmak, üretimi artırmak içindir… UBP’nin heyecanı hangisi içindir acaba! Ya HP! Onun UBP ile hükümet heyecanı nedendir diye bir acaba da oraya eklemek isterim.


Güç insanı yoldan çıkartır; mutlak güç ise insanı tamamen sapıttırır.

Lord Acton

 

Bu yazı toplam 1432 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar