İki ucuz, bir pahalı
Kıbrıs'ta iki ‘ucuz’ vardır.
Biri, insan hayatı!
Bir diğeri, sigara!
***
Şimdi diyeceksiniz ki, bir de “siyaset” vardır...
Bu liste uzar, gider.
Hiç bitmez tartışma...
***
Et pahalıdır mesela!
Temel gıdalardan biri ya, güneyin neredeyse iki katı...
Süt de öyle...
Pek çok markette biradan dahi pahalı.
Üstelik “yollara” dökülür hükümete kızınca, Meclis önüne boşaltılır mesela!
***
Et, süt pahalıdır da...
Tiryakiler için bir cennet burası...
İngiltere'de 40 liranın üzerindeki tütün, bizde 11 lira civarı, güneyde 14, 15.
Şimdi bunu "sigaraya yeni fonlar eklensin" diye de yazmıyorum.
Ama neyin ucuz, neyin pahalı olacağını bilmeliyiz birlikte...
***
Et pahalı dedik ya, insan et değil elbette!
O ucuz.
Her ay, iş kazalarından biri ölüyor.
Artık “kurumsallaştı” bu yapı.
Her ay, her ay, her ay....
2016’da 7’nci işçi de öldü...
Daha 20 yaşındaydı...
Peki niye çok fazla 'gürültüsü' olmuyor?
Çünkü bu insanların çoğu yabancı iş gücü...
Emekçi... Göçmen... Fukara...
Adanın ‘şaşalı’ gündemi dışında bu isimler.
Cenazesinin nereden kalktığı, nereye gittiği dahi bilinmiyor.
Ölümünden daha çok organları konuşuluyor.
***
"Yasalar"a aldırış etmeden istediği kadar kat çıkan, canının çektiği yere bina yapan ve siyasetçileri iki parmağı arasında oynatan müteahhitler mi korkacak iş güvenliği yasasından yoksa günde on iki saat güneşin altında beyni sulanan işçiler mi?
Tümü "göstermelik" önlemler var.
İnanarak değil "iş ola" yapılan.
***
Türkiye’de daha bir ucuz ya insan hayatı.
Tesellimiz bu...
Orada ne varsa, ağır ağır, azar azar!..