1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. İki vücudun iletişimi… İki bedenden bir hareket… AŞKIN DANSI TANGO
İki vücudun iletişimi… İki bedenden bir hareket… AŞKIN DANSI TANGO

İki vücudun iletişimi… İki bedenden bir hareket… AŞKIN DANSI TANGO

İki vücudun iletişimi… İki bedenden bir hareket… AŞKIN DANSI TANGO

A+A-

Stella Aciman

“Tango çoğu zaman melankoliktir, çıkış kültürüne baktığınız zaman büyük ekonomik buhranlardan sonra Amerika’ya göç eden Yahudilerin, Endülüslü Arapların ve diğerlerinin yeni umutlarla gittikleri ülkede yaşadıkları hayal kırıklıklarının yarattığı bir müziktir. Daha sonra Amerika’da çekilen bir film ile dünyaya yayılmaya başlıyor. Ağır argo sözler içerdiği, ayak takımının müziği olarak kabul edildiği için önceleri Arjantin’de bile kabul görmeyen tango müziği daha sonra Amerika’da çekilen bir film ile dünyaya yayılmaya başlıyor. Tango müziğinin oluşumuna baktığımızda Almanlar bandeneonu üretmişlerdir. Fakir kiliselerde org görevi görsün diye yapılmıştır. Alet çalanlarla Uruguay’a, Arjantin’e gitti ve tangonun vazgeçilemez bir enstrümanı oldu. Yahudiler kemanı sokmuştur tangonun müziğine, tutkulu kısmı büyük oranda Yidiş müziğiyle bağlantılıdır. Endülüs’ten giden kısmı arabesk kısmını oluşturmuştur. Dolayısıyla aslında hiç fark etmeden dünyalı bir müzik ortaya çıkmıştır. O yüzden insanlar arasında çok kolay kabul edilmiştir çünkü herkes kendinden bir şey bulur bu müziğin içinde… “ Ve karşınızda bir tango müziği ve dansı tutkunu Mustafa Elmas!

Kendinizi tanıtın dersem…
Ben Mustafa Elmas, Hacettepe Konservatuarı’nın orkestra şefliği ve bestecilik bölümünden 1999 komutanlığını yaptım. 2005 yılında bu görevden ayrıldım ve öğretmenliğe geçtim. Şimdi Güzel Sanatlar Lisesi’nde orkestra şefliği yapıyorum. YDÜ’nin müzik öğretmenliği bölümünde de yarı zamanlı olarak ders veriyorum.

Tango ne zaman girdi hayatınıza?
Konservatuardan mezun olduktan sonra genç bir orkestra şefi ve besteci olarak geldim ülkeye. Beste yapsanız çalabilecek bir orkestra yok. O yıllarda eşimle bağımsız olarak Carlos Saura’nın Tango filmini izlemiştik. Zaten konservatuarın son senesinde tangoya ciddi olarak merak salmıştım. Dönünce de kendi etrafımızda bulunan 8-10 arkadaşla yapabileceğimiz ve dünyaya taşıyabileceğimiz bir müzik türü olarak tangoya 1999 yılının yazında başladık. 2001 yılının sonuna doğru bir buçuk saatlik konser verecek repertuara sahip olduk. O zaman açılabildiğimiz yer Türkiye’ydi ilk yurtdışı bağlamında. Oradaki tango okullarına bir maille Kıbrıs’ta bir tango orkestrası olduğumuzu ve oluşabilecek bir ortamda konser vermek istediğimizi yazdık. Bir okuldan olumlu cevap geldi, hemen dokuz kişilik orkestramızla uçtuk İstanbul’a. Her türlü masrafımızı da onlar karşıladı. Daha Kıbrıs’ta hiç konser vermeden İstanbul’da konser vermek bizim için çok iyi bir motivasyon oldu.

TURNE

Beğenildiniz mi?
Evet, çok güzel tepkiler aldık ve akabinde aynı yılın Temmuz ayında Uluslararası İstanbul Tango Festivali yapılmaya başlandı ve bizim orkestra bu festivalin yedi yıl boyunca resmi tek orkestrası oldu. Daha sonra bizlerle irtibata geçmeye başladılar ve bu bağlamda Ürdün, İspanya, İsveç, Norveç gibi ülkelerde konser veren bir orkestramız var. Tangoda hem dans hem de müzik olarak çok güçlüyüz.

Kaç kişiden oluşuyor orkestranız?
Şu anda beş kişiyiz. Keman, bandeneon, piyano, kontrbas ve solistten oluşuyor.

Kıbrıs’ta yaptığınız etkinliklere dönersek…
Kıbrıs’ta bu güne kadar yedi tane uluslararası festival, 15’ ten fazla daha küçük çaplı festival, dünyaca ünlü hoca getirip buradaki öğrencilere ders verdirme, orkestra getirtip buradaki müzisyenlere eğitim imkanı sunma, sayamayacağım kadar hayır kuruluşunda, yerel festivallerde, Mağusa Festivali’nde verilen sayısız konserler, Larnaka ve Limasol’da konser ve sahne gösterileri… Ve sürekli olarak da her hafta yaptığımız tango dersleri var. Her ay Bedesten’de bir milonga gecemiz var. Bu milonga gecelerinde destek bulabilirsek, yeterli olduğunca kimi zaman yurtdışından dansçı ünlü bir çift konuğumuz olur, bu kişiler ülkemiz tangocularına eğitim de verirler. Bazen de dünyaca ünlü bir tango orkestrası olur.

KIBRIS VE NEWYORK

Amacınız nedir?
Tango adına dünyanın en büyük şehirlerinde en kaliteli ne varsa biz bunları ülkemize kazandıracağız. Ve ülkemizde tango yaşantısı Newyork’da yaşandığı gibi yaşanacak.

Maddi boyutu nasıl hallediyorsunuz?
Biz Tango Kültür Sanat Derneği olarak çalıştığımız için kar amacı gütmüyoruz. Bu binada tango hobisinin çalışmalarını yaparız. Üyelerimizden topladığımız aidatlarımız var. Müzik çalışmalarından gelen aidatlarımız var. Bu toplanan paraların hepsi dernek bünyesinde kalır. Buranın kirası ödendikten sonra kalan parayla çeşitli etkinlikler yaparız. Tamamen gönüllülük üzerine kuruludur burası ve hiç kimseye bir ücret verilmez. Buraya emek veren herkes zaten tangoyu çok seven insanlardır. Biz de yaptığımız tüm faaliyetlerden onların ücretsiz faydalanmasını sağlarız.

MEMURDAN BOYACIYA

Tangoya ilgi nasıl?
Aslında şikayet edemeyeceğim kadar güzel… Kültür sanattan çok fazla anlamayan bir halkımız olmasına rağmen gelen insanların profili çok güzel. Pozitif insanlar gelir genelde, tango seven insanlar meraklı insanlardır, verilenle yetinmezler, daha fazlasını soruşturan araştıran insanlardır. Bu insanlarla çalışmak çok keyiflidir. 14-15 yaşındaki lise öğrencisinden 70-75 yaşındaki emeklilere kadar, kamu çalışanlarından, boyacılara kadar… Yani bize gelen insanların tek bir ortak noktası var aslında; ayrım gözetmeksizin hayatlarına uzun süreli bir hobi katmak isterler. Çünkü tango eğitiminin sonu yoktur. İnsanlar haftanın bir gecesi dilediği kişiyle dans etmek için burada buluşur. Keyifle dans edilir, çayımızı kahvemizi içeriz, sohbetimizi yaparız ve kafamızı bu ülkenin sorunlarından arındırmış olarak evimize gideriz.

Şu anda kaç kişi var tango yapan?
Şu anda devam eden kırkın üzerinde insan var, tangoya başladığımız günden bu güne kadar binin üzerinde insana eğitim vermişiz. Değişken bir topluluktur. Uzun yıllar sürecek bir hobiyi sürdürmek çok kolay değil. Buraya başlayan her on çiftten yılsonunda bize bir çift kalırsa bu bizim için çok önemlidir. Bizden önce kuzeyde de güneyde de tango eğitimi veren bir okul yoktu. İlk biz eğitim vermeye başladık, ilk sınıfımıza baktığımız zaman ders alanların %90’ı şu anda kendi okullarında eğitim veriyorlar. Ki bu da bize gurur veriyor. Bizim kurumumuz tek sertifikalı kurumdur, uluslararası tango eğitmenliği sertifikamız var ki bu sertifika 3 yıldan önce alınamaz.

Tango derslerini kim veriyor?
Genellikle eşimle birlikte veriyoruz. Bu arada bizim gözetimimizde eğitim veren asistan eğitmenlerimiz var.

Siz nerede öğrendiniz?
Demin sözünü ettiğim İstanbul konserinden sonra oradaki organizatör, “biz sizi İstanbul’a getirdik, siz de bizi Kıbrıs’a getirin de ders verelim” dedi. Kıbrıs’a döndük, “biz oraya 9-10 kişi götürdük, 2 kişi de biz getirebiliriz” dedik. Gittik bütün Latin dans dersi veren okullarla görüştük, anlattık ama hiçbiri ilgilenmedi. İş başa düşünce bütün akrabaları, yeğenleri, arkadaşları toplayarak 70 kişiyle2001 yılında Kıbrıs’taki ilk tango workshop’unu gerçekleştirdik. Bize dört günde, günde 9 saat ders verdiler. “Eksiklik hissettiğiniz anda İstanbul’a gelecek, eksikliği tamamlayıp dönecek ve ders vermeye devam edeceksiniz” dediler.

İKİ BEDEN BİR HAREKET

Tango sizin için ne ifade ediyor?
Tango yeni bir dille iletişim kurmaktır. Felsefik, sanatsal, kültürel alt yapısını bir tarafa bıraktığımız zaman çünkü orada çok büyük bir derinlik var ki insan oraya girdiğinde kaybolabilir. Benim için çok basite indirilmiş haliyle, hani insanlar ölürken gözlerinin önünden mutlu zamanlar bir film şeridi gibi akar geçermiş derler ya, işte biz o kareleri çoğaltmanın yollarından bir tanesinin tango olduğunu düşünürüz. Biz tangoda hiçbir şekilde sabit bir figür öğretmeyiz, tamamen fizik kurallarını ve iki insan vücudunun birbiriyle nasıl iletişim kuracağını öğretiriz. İki bedenden nasıl bir hareket doğabileceğini, işbirliğini öğretiriz. Bunu gerçekleştirmek için öncelikle karşınızdaki insanı kabullenmeniz, saygı duymanız ve o insanla mücadele değil işbirliği yapmanız gerektiğini kabul etmeniz gerekir. O yüzden tangoya geldiğiniz zaman öğreneceğiniz en az şey dans etmektir derler. Vücut kontrolü; hangi kası nasıl çalıştırırsınız, ne olur? Biz o kası hareket ettirdiğimizde karşımızdaki insanda nasıl bir etki yaratır? Tango bir etki tepki işidir. Mesela hata yapıldı; Kim yaptı, sen yaptın… Yapılan her hatayı görmezden gelip bir sonraki adıma devam edebilmektir. Tango doğaçlamaya dayalı bir danstır, yani sabit bir figür yoktur. Siz bedeninizi belli bir açıyla bir tarafa hareket ettirirsiniz, partneriniz size uyar. Bir tango müziği üç dakikadır ve çok büyük konsantrasyon gerektirir. Her partnerle üç parçalık süre dans etmek zorundasınız ki bu dokuz dakika eder. İşte o dokuz dakika yaptığınız danstan başka hiçbir şey düşünemezsiniz.  Tangonun çok ciddi kuralları vardır.

İstediğiniz kişiyle dans edebilir misiniz?
El Cabaseo diye dansa davet ritüeli vardır.  Dans etmek istediğiniz kişinin önüne gidip dans edelim mi diye soramazsınız. Çünkü istemezse sizi reddetmek zorunda kalır siz de ayakta kalırsınız. Dans etmek istediğiniz insanın fark ettirmeden gözlerini yakalamaya çalışırsınız. Siz ona bakarsanız o da size bakarsa büyük ihtimalle sizinle dans etmek istiyordur demektir. Beş-on saniyelik bir bakışmadan sonra yine bir bakışla o kişiyi dansa davet edersiniz. O oturduğu yerden kalkar, siz yerinizden kalkarsınız pistte buluşulur. Şayet bir taraf gelmezse diğer taraf yürüyerek tuvalete veya dışarıya gider…

Arjantin’e gittiniz mi?
Hayır, gitmedim… Gitmek için de bir gerek duymadık açıkçası. Turistik olarak gidilebilir ama kalburüstü hocaların hepsi şu anda dünyayı gezmekte. Tangonun kökenine baktığımızda sadece Arjantin’de değil aslında Uruguay’da, Montevideo’da gelişmiş olduğunu görürüz. Ve ilginç olan; tango müzisyenlerine baktığımız zaman %80’den fazlasının Uruguay’dan çıkmış olmasıdır. Uruguay’da yetiştiler oradan Arjantin’e geçtiler çünkü işin piyasası, kültürü Uruguay’da olmasına rağmen parasal piyasa hep Arjantin’de gelişti.

Bu haber toplam 2549 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 212. Sayısı

Adres Kıbrıs 212. Sayısı