İki yüzlü Dünya!
İsrail çok güçlü bir devlet!
Hatta eminim bana katılacaksınız, Dünya’nın en güçlü devleti!
-*-*-
Neden?
Anlatalım nedenini...
İsrail Devleti yöneticileri, başta başbakanları olmak üzere neredeyse tüm hükümet üyeleri; normal şartlarda tutuklanıp savaş suçundan yargılanmalı...
-*-*-
Uluslararası İnsan Hakları Örgütü gibi örgütler, yasadışı işgal, Filistinlilere karşı işlenen her türlü suçlar, yasadışı yerleşim, yasadışı nüfus aktarımı gibi çeşitli nedenlerle İsrailli yöneticiler hakkında işlem başlatmak için uğraşmalı...
Uğraşmıyor!
Veya uğraşamıyor!
-*-*-
İsrail aleyhine ne bir soruşturma başlatılıyor, ne ambargo var, ne de herhangi bir tutuklama emri...
-*-*-
Tam tersine, Avrupa Birliği ve Amerika, İsrail hükümetini desteklemeyi sürdürüyor...
İngiltere, Fransa gibi ülkeler İsrail’e, Filistinlileri daha güzel vursunlar diye silah satıyor!
-*-*-
Şimdi; bu yukarıda ismini saydıklarımın tümü; Rusya’yı, Ukrayna konusunda ezmeye çalışıyor...
Putin ile küstü ve konuşmuyor...
Putin’i cezalandırmak için uğraşıyor...
-*-*-
Ve kızacaksınız eminim ama, aynı devletler; Kıbrıs konusunda Türkiye’ye de pek fazla bir şey söylemiyor...
-*-*-
Ancaaaaak; bakın size bir şey hatırlatayım...
Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu gibi isimler, LGBTI bireyler için son dönemde ağza alınmayacak hakaretler etmeye başladı...
Bunlar, çok yüksek bir olasılıkla, seçimi kazansalar da kaybetseler de Avrupa’ya giremeyecekler...
Erdoğan ve Soylu’nun LGBTI bireyler için söyledikleri, faşizmin zirvesidir ve tabii ki Avrupa’ya kesinlikle sokulmamaları hatta tutuklanmaları bile kaçınılmazdır ama Kıbrıs konusunda Türkiye yöneticilerine “ufaktan bazı eleştiriler” dışında tek bir şey söylenmiyor!
-*-*-
Hatta, daha da acısı var; Kıbrıs konusunda bu ülkede yaşadığımız baskı ve acımasız hakaretlere bile, Avrupalı ya da İngiliz diplomatlardan en küçük bir “açıklama” işitmiyoruz...
-*-*-
Şu sorular bence önemli:
Bir: Türkiye, o kadar olmasa da Batılılar için bir miktar “İsrail gibi” mi?
İki: Biz de İsrailli mi olmalıydık?
Üç: LGBTI’ların hakları elbette çok önemli ama Kıbrıslı Türklerin haklarından daha mı değerli!
-*-*-
Bunları neden mi yazdım?
Bir Pazar günü, evde oturur veya bir yerlerde dinlenir ve bu yazıyı okurken, “Dünya’daki eşitsizliği, hipokrasiyi, güçlü olmayı, daha güçlü olmayı düşünelim” diye!
-*-*-
İsrail çok güçlü, kimse dokunmuyor...
Rusya’yı ezmeye çalışıyorlar...
Türkiyeli yöneticilere, Kıbrıs’la ilgili pek bir şey söylemiyorlar ama LGBTI tartışmaları konusunda aynı Türkiyeli yöneticileri önümüzdeki dönemde ciddi sıkıntılar bekliyor...
Ve bunları yazmak, bana ilginç geliyor...
Harry Maguire
gibi bir devlet!
Manchester United’ın ve İngiliz Ulusal Futbol Takımı’nın oyuncularından Harry Maguire için yapılan bir espri var...
30 yaşındaki bu ünlü futbolcu, daha çok kendi takım oyuncularına faul yapıyor!
Ve rakip gol atamazsa, kendi kalesine gol atabiliyor!
-*-*-
Yani bu oyuncunun takıma hiç bir faydası olmadığının iddia edilmesi bir yana; ciddi zararı olduğu hep söyleniyor...
-*-*-
Şu andaki siyasetimizi düşünün!
Cumhurbaşkanı da hükümet de aynı Maguire gibi...
Ülke ekonomisine zararları var...
Kıbrıs Türk toplumunun en önemli geleceği olması gereken “çözümü” tamamen engellediler...
Ya bir birilerine çelme atıyorlar; ya da kendi kalemize gol!
Bu adamları ve içlerindeki çok az kadını kesinlikle değişmek lazım!
-*-*-
Bakın; çok önemli bir göstergedir...
Başka bir partiden siyasete giren biri; bir sonraki seçimde partisini değişebiliyor...
Yeniden aday olmak için!
Bunlardan bu ülkeye hiç bir hayır gelmez!
Bunlar ancak Türkiye’nin oyuncağı, kuklası, papağanı olabilir!
Sen doktor musun lan?
Tayyip Erdoğan’ın sağlığının bozulduğunu yazdım...
Bir miktar trol kardeşten tepki aldım!
Bir tanesi sordu: Sen doktor musun lan?
-*-*-
Çok haklı ve doğru bir soru aslında!
Ama sonundaki “lan” kelimesi, bu soruyu soranın da; doktor olup olmamama bağlı olmaksızın, aslında Erdoğan’ın sağlığıyla ilgili olarak ciddi anlamda endişeli olduğunu ispat ediyor!
-*-*-
Çok karışık bir cümle oldu ama “Erdoğan’ın sağlığı bozuk” diyenlere hakaret yağdırmak; sağlığın bozuk olduğunun ispatıdır!
-*-*-
Sen doktor musun lan?
Bu soruya, soruyla da karşılık verebilirdim; “peki sen doktor musun?”...
Ama soranın kim olduğu bile belli değil!
-*-*-
Üstelik, Erdoğan destekçilerinin büyük çoğunluğu, “üfürüp iyileştiren hacılara” ciddi anlamda inandığı da gayet açık!
Soruyu “lan” eklemesi ile soran kızgın trol kardeşe, “büyücüyüm lan” veya “üfürükçüyüm ulan” dersem ne yapacak?
-*-*-
Erdoğan’ın yürüyüşü...
Erdoğan’ın konuşması...
Erdoğan’a canlı yayın sırasında “bir şeyler olmuş olması”...
Bu “bir şeylerin” gizli tutulması...
Doktor olsanız da olmasanız da, sağlığıyla ilgili endişelerinizi veya şüphelerinizi haklı çıkarıyor...
-*-*-
Ve sadece söylediğim şudur:
“... Erdoğan seçilmemeli... Çünkü seçilirse Türkiye demokrasisi zarar görecek hatta sonlanacak... Şeriat tehlikesi de var... Bunlar siyasi ve demokratik tercih meselesi... Ama hepsinin ötesinde, bir lider sapasağlam olmalı, Erdoğan değil!
-*-*-
Meseleye insani açıdan yaklaşacak olursam, yazacağım tek bir mesaj var; “Geçmiş olsun, en erken bir zamanda iyileşir ve inşallah yarıştan çekildiğini açıklar...”
Nasıl stres atılır? Önce Gönyeli Avcılık Atıcılık Kulübü ile Avcı Fişekleri’nin birlikte organize ettiği atış yarışmasına katılırsınız (Merhum Gönyeli Muhtarı Selçuk Amcaoğlu 1. Anı Turnuvası)... Sonra beş ayrı istasyonda, yaklaşık 30 fişek atarsınız (Bedava – sponsorumuz Avcı fişekleri, teşekkürlerle)... Yanınızda bir biriyle yarışan, şakalaşan başka atıcılar da olur... Kahkahalarla şakalarını dinlersiniz... Muhteşem sporcuların, her uçan tabağı parçalayışını keyifle izlersiniz... Sonra fotoğraftaki 9 yaşındaki çocuk gibi onlarca daha çocuğumuzun, büyük dedeleri, dedeleri, babaları gibi ava düşkün olduğunu ve süper atışlar yaptığına tanık olup, “avcılık bu toplumun temel gelenek ve göreneklerinin en başındadır; yok oluşumuzu durduran bir spordur” deyip, stersinizi bir günlüğüne de olsa atarsınız...