MECLİS kürsüsünde cesur bir çıkış yaptı, yine, Doğuş Derya:
“İkinci iş” meselesi.
Ancak konuya “vekillerin” ikinci işinden girdi ki, devede kulak!.
Elbette önemli…
Hem “siyasi” yönüyle, hem de “imam-cemaat” dengesinde!..

***

Meclis’te kaç isim var, “ikinci iş”i nedeniyle “haksız rekabet”e yol açan?
Bir göz gezdirdim, çoğu doktorlar olmak üzere, dört bilemedin beş…
Peki sokakta?

***

Bugün, “ikinci iş” nedeniyle öylesine büyük bir “kayıt dışı” ekonomi var ki, “kaçak işçi”den dahi fazla!
“Özel sektör” emekçileri “sıcak” vergi ödüyorlar, ‘trak’ yani, cepten…
Ve karşılığında, hiçbir vicdana sığmayan bir ‘adaletsizlik’, her anlamda.

***

Bir ‘özel’ öğretmenin, ne rekabet şansı vardır, ‘devlet okulu’ndaki öğretmenle!...
Peki bir ‘serbest’ hekimin!..
Telefon Dairesi’ndeki memurla, rekabet şansı var mı ‘sahada’, özel bir teknisyenin?
Hele de ‘maaş + emeklilik’ garantisi gibi bir güvence varsa..
Eğer ‘kamuda ikinci iş’ engellense, en az bini aşkın yeni insana iş alanı açılır, Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nın “Kayıt Dışılık” raporuyla da nettir bu durum…
Ekonomiden kaçırılan para, cabası…

***

Hani kimi yasalarımız vardır ya, “Bu yapılamaz” der de..
“Yaparsa ne olur”a yanıt vermez!..
Oysa “Kamu Çalışanları Yasası” net!..
Yasanın 41. Maddesi der ki, “Kamu görevlileri, tüm zamanlarını kamu hizmetlerinin yürütülmesine ve görevlerinin yerine getirilmesine ayırmakla yükümlü olup, çalışma saatleri içinde veya dışında ücretli veya ücretsiz bir iş tutamazlar ve serbest meslek yapamazlar…”
Aynı yasanın 85/1991 e maddesine göre “Ticaret ve kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağına aykırı davranışlarda bulunmak”, kamu görevinden çıkarmayı emreder…
Yasa var da ne olur yani !?
Üstelik, her bir çalışan bu yasayı ‘ezberleyerek’ sınavla girer işe !..

***

Albert Einstein, deliliğin tanımını şöyle yapar:
“Sürekli aynı şeyleri yapıp, farklı sonuçlar beklemek!..”
Yani, sonuçlar değişsin istiyorsak, yaşam değişmelidir, önce…