1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. İkinci Yarı Başladı
Salih Sarpten

Salih Sarpten

İkinci Yarı Başladı

A+A-

Zil çaldı ve okulların ikinci dönemi başladı… Okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise ve meslek liselerde öğrenim gören yaklaşık 45 bin öğrencimiz bugün 2012-2013 öğretim yılının ikinci yarısına başladı…

 

Bu 45 bin çocuk ve genci, nitelikli birey yapmak için eğitim adına ortaya koyduğumuz uğraşların ilk yarısında pek de iyi bir performans gösterdiğimiz söylenemez… İkinci yarı daha iyi mi olacak dersiniz yoksa ilk yarından beter mi?

 

Okul, belirli amaçlar gerçekleştirmek üzere meydana getirilmiş sosyal ve açık bir sistemdir. Hiç kuşku yok ki bir çocuğun kişiliğin şekillenmesi ailede başlar. Ancak bu kişiliğin bedensel, zihinsel ve duygusal olarak belirli bir olgunluğa ermesi ve vatandaşlık eğitimi ile şekillenmesi okulda olur. Dahası okul, çocuğun gerek ailede gerekse diğer çevrede informal yolla edindiği eksiklik ve yanlışlıkları da düzeltmekle sorumludur… 

 

İşte çocuğunuz bu anlamdaki gelişimine bakarak ilk yarıda ne derece başarılı bir eğitim-öğretim aldığına karar verebilirsiniz. Böylelikle eğitim-öğretim ikinci yarınsında da nelere daha çok önem vermeniz gerektiği ortaya çıkacaktır.

 

İşte tam bu noktada anne-babalar için bazı önemli noktaları hatırlatmak isterim. Çocukta ya da gençte aşağıdaki gelişmeleri gözlemleyemediyseniz eğitim-öğretimin ilk yarısını başarısız geçirdiniz demektir. Bu yüzden ikici yarıda yaşanması muhtemel olumsuzluklara şimdiden tepkinizi koyun.

 

İşte başarılı geçmiş bir okul yaşamının göstergeleri:

Çocuğunuzun, kendi yeterlilik ve benlik değerleri oluşturacak, yetenek ve becerilerinde gelişmesi…
Özellikle ergen öğrencilerde, saygın bir rol model seçebilme becerisi göstermesi…
Kendi yaş ve ilgisine uygun sorumluluk alma kapasitesi…
Bilinçli bir eleştirme özgürlüğüne ve yetkinliğine ulaşması…
Sinema, tiyatro, konser, spor karşılaşması gibi sosyal ortamlar katılma isteğinin artması…
Çevre duyarlılığı, kişisel bakım ve gelişimine önem vermesi, yaşlı ve engelli yardım etmesi gibi değerleri kazanması…
Gülümseme, etkili dileme, göz kontağı kurma gibi basit iletişim becerilerini kurması…
Yaratıcı düşünme, problem çözebilme, olaylara ve olgulara farklı açılardan bakabilmesi…

Okulda öğrendiklerimiz, aslında geleceğimizdir. Bu yüzden iyi bir gelecek için iyi bir okul yaşamına ihtiyaç vardır. Bu yaşamı sağlamak için de sadece tek bir yarı kaldı… Umarım bu ikinci yarı, ilk yarıyı aratmaz…

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

BURAYA DİKKAT

 

 

Ya Din Ya Felsefe

 

ÖSYM'den yapılan açıklamaya göre YÖK'ün, ortaöğretim kurumlarında “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” dersini almak zorunda olmayan veya farklı müfredatla alan öğrencilerin, 2013-YGS Sosyal Bilimler testinde yer alan “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” sorularından muaf tutulmasına ve söz konusu öğrencilere “Felsefe” alanından 5 soru sorulmasına karar verdiği bildirildi.

 

Açıklamada öğrencilerin izleyeceği yol şöyle anlatıldı:  2013-YGS sosyal bilimler testinde toplam 45 soru bulunacak. Cevap kağıdında bu test ile ilgili alanda 45 cevap alanı yer alacak. Tüm 2013-YGS adayları ilk 35 sorunun tamamından sorumlu olacaklar.  Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini yasal olarak almak zorunda olan tüm adaylar Sosyal Bilimler testinin ilk 40 sorusunu cevaplandırmakla yükümlüdür. Bu durumdaki adaylar 41., 42., 43., 44. ve 45. Felsefe alanı sorularını cevaplandırmayacak ve cevap kağıdının ilgili alanında herhangi bir işaretleme yapmayacaklar. 

 

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini yasal olarak almak zorunda olmayan veya farklı müfredat ile alan öğrenciler sosyal bilimler testinin ilk 35 sorusunu cevaplandırdıktan sonra aynı testin 41., 42., 43., 44. ve 45. Felsefe alanı sorularını cevaplandıracaklar. Bu adaylar, cevap kağıdında 41., 42., 43., 44. ve 45. cevap alanlarını dolduracaklar. Bu durumdaki adaylar, soru kitapçığındaki 36., 37., 38., 39. ve 40. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanı sorularını cevaplandırmayacaklar, cevap kağıdının ilgili alanında herhangi bir işaretlemede bulunmayacaklar.

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

ANLAYANA - GÜLMECE

 

Müziğe Yetenekli Kim var?

Okul müdürü, telaşlı vaziyette sınıfa girer ve hemen sorar;

-      Müziğe yetenekli kimler var?

Sınıf içerisinden dört öğrenci el kaldırır... Müdür;

-      Aferin... siz dördünüz aşağıya inip piyanonun taşınmasına yardım edin...


--------------------------------------------------------------------------------

BİLİYOR MUYDUNUZ?

 

Çocuğunuz Ne Oynasın?

Bugünkü bilgilerimize göre öğrenme, beyinde bir değişiklik meydana getirmektir. Başka bir ifadeyle, bir çocuk ne kadar çok şey öğrenirse beyninde o kadar çok ve belirgin izler oluşur. Bu izlerin de en kalıcıları oyun oynarken gerçekleşir. Çünkü çocuklar bu sırada oynamakla öğrenmek arasında ayrım yapmazlar, oynarken öğrenirler.

Çocuklar oyun oynarken kurallara uymayı ve aynı zamanda diğer oyuncularla birlikte kuralları değiştirmeyi öğrenirler. Yoğunlaşmayı ve bütün güçleriyle bir hedefe doğru çalışmayı denerler. Diğerini dışarıda bırakmadan kazanmayı da, kaybetmeyi de, mutlu olmayı ve saldırganlaşmadan öfke veya başarıyla baş etmeyi öğrenirler. Oyun oynarken kendilerini sosyal bir toplumun parçası olarak yaşarlar, kurallara göre davranmayı öğrenirler. Sorumluluk ve dayanışma, saygı ve adalet duygusu geliştirirler. Duyularını geliştirir, kaslarını, hareketlerini ve becerilerini alıştırırlar.

Peki, ama çocuklar artık hangi oyunları oynuyorlar? Lingiri, pirili, ya da beş taş… Yoksa bunlardan daha farklı oyunlar mı?

Ne yazık ki sokak oyunlarının yerini artık dijital oyunlar aldı… Hem apartman duvarları ile örülen kentsel yapılaşma hem de teknolojik gelişme elektronik oyunları kaçınılmaz kılıyor… Artık hemen her evde en az bir tane; cep telefonu, bilgisayar, oyun tableti (PSP), oyun istasyonu (play station) veya benzeri dijital cihaz var. Bir de bunlara internet bağlantısı eklenince korkunç bir dijital oyun dünyası evlerimizin içine giriyor.

Günümüzde; 1 milyarın üzerinde kişi dijital oyun oynuyor. İnsanlar giderek daha küçük yaşta elektronik oyunla tanışıyor (4-5 yaş). Tek bir oyuna ait (Angry Birds) yıllık ekonomik sektör 75 milyar doları buluyor. Facebook kullanıcıların %80’i bu siteyi oyun oynamak için kullanıyor…

Şimdi karar sizin, çocuğunuz ne oynasın?

Bu yazı toplam 1798 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar