‘İkincilik’ yarışı ve iç hesaplaşma
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin yavaş yavaş sonuna geliyoruz.
Ve bu sürecin tamamlanmasının ardından, siyasi partilerin şu an itibarıyla beklemede duran ‘sorunları’, yeniden gündeme gelecek.
Cumhurbaşkanlığı seçimi, hemen bütün partiler açısından benzer bir ‘örtü’ işlevi görüyor aslında.
En çok da CTP açısından.
Cumhuriyetçi Türk Partisi içerisinde uzun süredir devam eden, son iki genel seçimde hararetlenip, geçtiğimiz yaz yapılan yerel seçimde ise iyice ayyuka çıkan sorunlar, Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle ‘bir köşeye’ itilmiş durumda.
Sibel Siber’in adaylığı üzerinden yaşanan tartışmalar ve Sibel’in adaylığına karşı çıkan grupların muhalefeti de, ‘partinin esenliği’ adına bir kenarda ‘bekletiliyor’.
Siber seçimi kazanırsa, ne âlâ.
Bu ikinci ‘mesele’ kendiliğinden ortada kalkar.
İlk ve ‘esas’ mesele kalır geriye ancak olası bir seçim ‘başarısı’, uzun süredir çözüm bekleyen sorunların görünürlüğünü gölgeleme riskini de beraberinde taşır ve açıkçası uzun vadede CTP bundan daha da zararlı çıkabilir.
Göreceğiz.
Ama eğer Siber seçimi kaybederse, hâlihazırda var olan parti içi sorunlara, Siber karşıtlarının yeniden ve muhtemelen daha kuvvetli biçimde su yüzüne çıkacak muhalefeti de eklenecektir.
Bu sürecin CTP için çok zor olacağı kesin.
Ama zor da olsa bu hesaplaşmanın bir an önce yapılması gerekiyor.
Sorunların çeşitli sebeplerle ötelenmesi, kısa dönem kârı çünkü sadece.
***
CTP kadar olmasa da, TDP için de bu seçim sonrası önemli.
Toplumcu Demokrasi Partisi, yerel seçimlerdeki ufak sayılabilecek oynamanın dışında, uzun zamandır oy oranında kayda değer bir artış yakalayabilmiş değil.
Ne Mehmet Harmancı’nın Lefkoşa Belediye Başkanlığı seçiminde aldığı oylar ne de Mustafa Akıncı’nın bu seçimde alacağı oylar, TDP adına sağlıklı birer gösterge.
Dolayısıyla önce Harmancı, şimdi de Akıncı’nın sahip olduğu popülariteyi esas alarak yoluna devam edecek bir TDP’nin, önümüzdeki genel seçimde umduğunu bulabilmesi, kolay olmaz.
Toplumcu Demokrasi Partisi’nin de Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu her ne olursa olsun, Akıncı kazansın ya da kaybetsin, en kısa zamanda kendini, daha çok seçmen için iyi bir alternatif olabilecek seviyeye taşımak adına kolları sıvaması gerekecek.
***
Ancak...
Son 3 haftaya girerken gözlemim odur ki, CTP için de TDP için de yarış, artık biraz da ‘ikincilik’ yarışına dönüşmüştür.
İlk tur seçim sonuçlarında adını Eroğlu’nun ardına yazdıracak olan parti, ikinci tur hakkını kazanmak kadar, diğer adayı (Siber’i ya da Akıncı’yı) geride bırakmanın da ‘zaferini’ kutlama eğilimindedir.
Siber’i/Akıncı’yı geride bırakma ‘yarışı’, bu iki sol cenah için o denli bilenmiş haldedir ki, bu ‘hedef’, neredeyse esas yarışın önüne geçmek üzeredir.
Ve açıkçası ‘SOL’un bu yarışı, barındırdığı tüm ideolojik tehlikeler bir yana, CTP’nin ve TDP’nin kendi içlerindeki sorunları ve sıkıntıları perdelemelerinin de bir aracı haline dönüşmeye meyillidir.