İklim adaleti için “Kazma Bırak!”
Geçtiğimiz Eylül ayında Kıbrıs’ın her iki tarafından, Yunanistan ve Türkiye’den ekoloji aktivistlerinin dahil olduğu bir kampanya başlatıldı. Toplamda 68 örgütün dahil olduğu “Kazma Bırak” kampanyasının amacı Karadeniz, Akdeniz ve bölgedeki fosil yakıt aramalarına karşı ses yükselmek, farkındalık yaratmak ve barıştan yana tavır almak.
İklim felaketlerinin artmakta olduğu, küresel sıcaklıkların her yıl rekorlara koştuğu ve aşırı hava olaylarının toplumsal/bireysel yaşantılarımıza yansımasının şiddetlendiği bir dönemde Akdeniz’de fosil yakıt aramalarına başlanması, hem bölgeyi barıştan daha da uzaklaştırmakta hem de iklim ve doğa üzerinde yeni bir savaş başlatmak anlamına gelmektedir.
Kıbrıs’ın tam ortasında olduğu ve tüm tarafların adeta görünmez bir savaşın öznesi haline geldiği koşullarda, bugün artık iklim adaleti ile toplumsal/bölgesel barış talebi hiç olmadığı kadar iç içe geçmiş ve acil bir duruma gelmiştir.
Kazma Bırak kampanyası kendisini ilan ettiği duyuru metninde aynen şöyle demekte:
“Bu petrol ve gaz rezervleri için birbirimizle savaşmamıza gerek yok. Bölge için sürdürülebilir bir enerji politikası oluşturmak ve iktidarların her halükârda yeraltında bırakılması gereken kaynaklar üzerinden birbirleriyle savaşmalarını engellemek için halklar olarak bizler birlikte hareket etmeliyiz. Hükümetlerin Birleşmiş Milletler çatısı altındaki “iklim zirvelerine” katılması ve emisyon azaltma sözü vermesi, ardından yer kabuğunun altından daha fazla fosil yakıt çıkarmak için birbirleriyle yarışa girmeleri apaçık bir ikiyüzlülüktür. Türkiye devleti hükümeti, Karadeniz’in Türkiye kontrolündeki bölümünde bir doğal gaz keşfi yaparak bunu bir “müjde” olarak duyurdu. Akdeniz’de, tüm kıyı devletleri ve bazı büyük güçler, deniz altındaki fosil yakıt rezervleri üzerinden birbirlerine savaş tehdidinde bulunuyorlar. Tehlike saçan bu çekişmeler, ülkelerimizdeki tüm halkların güvenliğini tehdit etmektedir. Toplumsal ihtiyaca göre değil, kâra göre belirlenen enerji politikaları, hem halklar açısından enerjinin pahalanmasına hem de karabasan gibi büyüyen bir iklim felaketine neden oluyor.”
Açıklamada devamla, “Enerji projeleri için yerel ve bölgesel çevrenin tahrip edilmesini durdurmalıyız. Enerjinin dağıtımında kâra değil, toplumsal ihtiyaçlara göre dağıtımla enerji adaletini sağlamalıyız. Enerji üretimini ve dağıtımını yeniden kamu mülkiyetine alarak enerjideki özel mülkiyete dayalı fırsatçılığı sona erdirmeliyiz” denilmekte.
Kısa bir sürede 68 imzacı örgüte kadar ulaşan Kazma Bırak kampanyası bileşenleri geçtiğimiz gün bir zoom üzerinden Türkçe ve Rumca ortak bir basın açıklaması yaparak, bölgedeki fosil yakıt aramalarının getireceği toplumsal ve ekolojik yıkıma dikkat çekti.
“Aynı coğrafyada yaşayanlar olarak kaderimiz ortak”
Toplantıya Türkiye’den katılan Onur Yılmaz, “Aynı coğrafyada yaşayanlar olarak kaderimiz ortak” diyerek bölgede ortak bir mücadelenin ihtiyacına dikkat çekti. Yılmaz ayrıca petrol aramalarının sanıldığı gibi halkın refah gelirini yükseltmeyeceğini, bir avuç zenginin varlığına varlık katacağını belirtti.
“Petrol, hiçbir petrol üreten ülkenin halkına refah getirmemiştir”
Bir diğer katılımcı olan ve Yunanistan’dan ses veren ekoloji aktivisti Emmanuela Terzopoulou da bölgedeki savaş gemilerine işaret etti, tüm tarafların savaş çığırtkanlığı yaptıklarına vurgu yaptı. Terzopoulou sözlerinden öne çıkanlar şöyle: “Hükümetlerimiz savaş gemilerini Akdeniz’e çıkartsalar da görüşme masasında otursalar da bir şey açık: Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz rezervlerinin kontrolü için aralarındaki rekabet, barış için de çevre için de tehlikeli bir tehdit. Bizleri bu rezervlerin kontrol edip işletilmesinin her ülkenin ulusal çıkarı olduğuna ikna etmeye çalışıyorlar. Yalan söylüyorlar. Petrol, hiçbir petrol üreten ülkenin halkına refah getirmemiştir. Tersine, çevresel felaketlere, yolsuzluklara ve otoriter yönetimlere neden olmuştur.”
Terzopoulou bir şeye daha dikkat çekiyor, o da Yunanistan’da 2021 bütçesinden silahlanma harcamalarının %30 artması ve sağlık harcamalarının ise %16 azalması.
“Gaz ve hidrokarbon aramalarını durdurun”
Basın toplantısına Kıbrıs’ın kuzeyinden is YKP’den Murat Kanatlı katıldı. YKP, Akdeniz’deki fosil yakıt aramalarına dair net tavır alan ve başından beri karşı çıkan az sayıda odaktan biri. Kanatlı konuşmasında barışın değerinin Kıbrıslılar tarafından çok iyi bilindiğini kaydetti, Akdeniz’deki savaş tamtamlarına karşı bölge halklarının ortaya ortak irade koyması gerektiğinin altını çizdi. Ada ülkelerinde ekolojik yıkımların yarattığı tehditlere dikkat çeken Kanatlı, “Küresel iklim krizlerine karşı sesimizi ve dayanışmamızı hep birlikte artıralım. O yüzden bizler de savaşlara ve ekolojik yıkıma karşı Türkçe ve Rumca konuşan Kıbrıslılar olarak ‘Gaz ve hidrokarbon aramalarını durdurun’ diyoruz” dedi.
Büyük tehdit
Kıbrıs’ın güneyinden Myrto Skouroupathi ise konuşmasında fosil yakıt aramaları için yapılan Çevre Etki Değerlendirmesi’nin hiçbirinin ulusal güvenlik bahanesiyle kamuoyuna açıklanmadığına dikkat çekti, bölgede meydana gelebilecek bir kazanın adanın turizmini derinden etkileyebileceğine vurgu yaptı. Skouroupathi Anastasiadis’in söylemleri ile pratiklerinin çeliştiğine de vurgu yaparak, Kıbrıs’ın ‘sıcak noktada’ olduğun bundan dolayı iklim değişikliği açısından fosil yakıt çalışmalarının hem iklim hem de çevre açısından büyük tehlike barındırdığını söyledi.
İklim adaleti için
Kazma Bırak kampanyası henüz yolun başında. Ortaya hem etik hem de politik bir tavır koyuyor ve bölge halklarının barış ve iklim için ortaklaşa mücadeleye davet ediyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde barış ve federasyon yanlısı merkez partilerin dahi bu barut ve petrol kokan kirli ve tehlikeli oyuna dahil olup yıkımdan yana tavır aldığı günlerde iklim adaletine dair ses yükseltmek çok önemli. Çünkü iklim adaletinin tesis edilemediği bir coğrafyada herhangi bir barış durumundan da söz edilemez.